Kaç basamak çıkıyorum gölgemden? Gövdemdeki hayalet düzenin ezberini şaşırmış zamansızlığı saatin kendini hayat geçtiği bir gecede, susmaktan vazgeçmek hakkı kalıyor bana. Hayat, iki dirhem bir çekirdek üstünü giyinmiş; fırsatların andan bağımsız hasrete davet olduğu masada kendimle toplantıdayım. Kurtarıyorum, hazıra konan ve unutulan gemilerimi. Yelkenlinin kardeşi sayıyorum sahiplenip mutluluk olmasını dilediklerimi.

Sahilden bir izdiham sokağı yankılanıyor, sokak konuşuyor hecenin gece fırtınasıyla. İnsan, kendinden kaçıp yine kendine döndükçe fark ediyor, birinde var olmak kendinden başka yerde olduğun gerçeğini kabul etmektir. 

Sözüm, tam da yıldızlara karşı. Okey taşları gibi diziliyor bahtım; gerçek bir sevginin şen ocaklarında kestane pişirmeliydim sevdiğime. Kışın ayazında dahi donmamalıydı, aşk, ısıtan bir battaniyeyken kimseye üşümeme izin verme dedirtmemeliydi gerçek olan. 

Gecenin tozunu alıyorum. Bilmiyorum, mutlu muyum? Sevilmek, öz kardeşi olsa da sultan kalbimin; mayında kalbimin yarısını yarasıyla kaybetmiş gibiyim. 

Başka olsun isterdim, gerçeğin çayında yudumlanan sevap olmak isterdim. Geçici bir heves ve kendine doğru esen bir rüzgâr değil de ömrün çizelgesinde ayıba kaçmadan dinlenen ve hiç unutulmayan bir şarkı olmak isterdim.

Sesi, romatizmalı kalbime iyi geldi. Özgür kuşlar kafeslerinde kalmayı tercih ettiler. Çünkü kalbim onlardan önce zaten uçuyordu. Bilmiyorum, neyin yokluğu ve neyin var olmayan varlığıyla mesut olmalı insan?

Olması için direten dualar ederken 'âmin' gözyaşlarının karanlık perdesi çekilirken güne, sulu boyalarla kirlenen zamansızlık mı olmalı?

Kaç müzik çalınmalı ve kaç yaprakta bir adama bir ömür sadık kalmalı? Kalbi çıldırmış satırlar böylesi bir lüksün şahanesi değil mi?

Gözden önce hep gönül sevmeli. Bunu anlamıyor insanlar. Kalbi ve özü kirlenmeden, kirletmeden sevebilmek mayasına çalınan aşk iksirince kabul edilmemişler ordusunda asker olmayı yeğleyemiyor bir türlü insanlar. Bir, "günaydın" konsa sabahın gelgitlerine, sadık kalplerin kış çayı olsa gün aymak.

Otuz üç yerimden yaralıyken, otuz dördüncü yaradan men edildim. Mutlu olmak istiyorum yetinebildiklerim ve yetebildiğimle. 

Kalem, Sabahattin Ali'nin Sırça köşkünde kaybolmaya müsait. Vermem, kalemimin kalemtıraştan açıla açıla küçücük kalmış olan o son kurşununu bile. Sevda böyle değil. Sevemiyor kimse gerçekten. Bağımsız kadehlerde sarhoş olmayı ve hep aynı kadehten içmeyi bilemiyorlar.

Öz suyum, alkolsüz sarhoşluğum; bir başkasının saadet ceremesinde acılar yokuşunda yorulmadan tek bana yürüse kalbin. Adım koşar, fıtratı denizde yosun olan kaderin Allah kabul etsin yazısı olurum.

Göz, öz seçer. Bugünü varlığının şahane mutluluğu ile bitirdim. En azından günün en sıcak kârı kalbimde.

Titriyor yaprak gibi, adının karakollarından saklanıyorum. Bir tutuklansam müebbetim.

Geceler aksi şeytan değil bugün, peki sen kimlerlesin? Bir yerde kalmak lüksün yok mu sahi?

Kalbinde tek bir kalbi yaşatmak cesaretin yok mu?
En bağımsız sözden en bağımsız öze sanatçıyım.

Fırça darbeleri üstümü başımı lekeledi. Kalemimle kurtuldum. Ressam geleceği, yazar kalemimle yok ettim. Şimdi ve şu an, hep ama hep ve her an sadece ben olabilir miyim? Bir tek ben nefes alabilir miyim kalbinin mısrasında?

Edebiyat abdestini alıyor, yalan olmasa mutluluklar.
Dönemeçte kader gibi seni gördüm. Noksan nefret, yoksan sevmek; hiç yoksan sevmek oldu... Yani, varlığın ve yokluğun nefretten, kova bulup nefrete su döktü. Ben nefret etmemeye programlı; varım yoğum sevmek; sadece beni sevebilmek ömründe yeşerebilsen benimle...

Dilara AKSOY
( Gece Konuşması başlıklı yazı dilara aksoy tarafından 10.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.