Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 6.11.2022
Okunma Sayısı : 651
Yorum Sayısı : 4
‘’vatandaş  Türkçe  Konuş !’’ Kampanyalarından Kürt Tilkisi, Ermeni  Koyununa...
‘’VATANDAŞ TÜRKÇE KONUŞ !’’ KAMPANYALARINDAN KÜRT TİLKİSİ, ERMENİ KOYUNUNA...---3. BÖLÜM--
Atatürk döneminde Türk dilini yabancı dillerin ( Özellikle Arapça ve Farsçanın ) boyunduruğundan kurtarmak için bilimsel bir çalışma yapılması gerekiyordu. O sebeple de bu çalışmanın istenilen sonucu vermesi için 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu( O günkü adıyla Türk Dil Tetkik Cemiyeti) kuruldu. Bu kurumun kurucusu ve onursal başkanı Mustafa Kemal Atatürk, hami(Koruyucu ) başkanı İsmet inönü,ilk kurum başkanı Samih Rıfat, başlıca üyeleri ise Ruşen Eşref ( Ünaydın ) , Celal Sahir Erozan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu idi. Genel sekreter ise Agop Martaryan adında dil bilimci bir Ermeni vatandaşımızdı.( Burada bir yanlışı düzeltelim: Agop Martaryan ( Dilaçar) Hiç bir zaman Türk Dil Kurumu başkanı olmadı. Ama hep böyle bilinir. )
Türk Dil Kurumu, 26 Eylül 1932’de ilk kurultayını yaptı ve bu kurultaya Genel Sekreter Agop Martaryan’ın yanında Stephan Gurdikyan ve Kevork Şimşekyan adlı Ermeni vatandaşlarımız da katılmıştı. Yani Türk dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için sadece Türk şair ve yazarları yetmiyordu Ermeni bilim adamlarının da yardım ve desteği gerekliydi. Hatta bu o kadar gerekliydi ki Agop Martaryan, 1932’den ölüm tarihi olan 1979 senesine kadar 47 sene Türk Dil Kurumunun genel sekreteri ya da bu kurumda bir kürsüsü olan onursal genel sekreter olarak görevini sürdürdü. Nice hükumetler değişti ama Agop Martaryan değişmedi. ( Toplam 35 Hükumet değişti ama onun bir ayağı hep Türk Dil Kurumunda oldu. Hep bu kurumda, masa başında ölmek istese de 84 yaşında Cerrahpaşa Hastanesinde hayata gözlerini yumdu. )
Pardon yanlış söyledim. Agop Martaryan da değişti... 1934 Yılında o Mustafa Kemal’e ‘’Atatürk ‘’ soyadını verdi, Atatürk de ona ‘’ Dilaçar’’ Soyadını...
İlginçtir, Türkiye’de dilimizin mutlaka yabancı dillerin boyunduruğundan arındırılması çalışmaları yapılırken bir Yahudi vatandaşımız olan Moiz Kohen de kendince ‘’ Vatandaş Türkçe Konuş !’’ Diyordu. Hem de kendi toplumu olan Yahudilere... Yahudiler mutlaka Türkçe konuşmalıydı. Adam Türk’ün Yeni Amentüsünü bile yadı. Bu üstün gayretleri onun da Munis Tekinalp ad ve soyadı ile ödüllendirilmesini sağladı.
Bir başka Yahudi vatandaşımız ve dil bilimci olan Avram Galanti ( Bodrumlu ) ‘’ Yahu yapmayın. Dilde sadeleşme böyle olmaz. Bu yaptığınız Türkçeye çok büyük zarar verir.’’ Diye dil çalışmalarına itiraz edince üniversite kadrosu dışına sepetlendi. Yani hükumet dil konusunda çok kararlıydı ve en küçük bir muhalefete bile tahammülü yoktu. Oysa Avram Galanti de Musevi toplumunun Türkçe konuşmasını istiyordu. Neyse..İleride değeri anlaşıldı ve Niğde Milletvekilliği ile ödüllendirildi
Dil çalışmaları öylesine hararetli bir şekilde yürütülüyordu ki bazen Atatürk’ün de katıldığı toplantılarda gece başlayan tartışmalar sabaha kadar sürüyordu.
Peki neyi tartışıyorlardı?
Hemen bir örnek vereyim:
Mesela Arapça bir kelime olan ‘’Akıl’’ kelimesinin yerine konması gereken en uygun öz Türkçe kelime hangisidir? İşte bunu ve buna benzer şeyleri tartışıyorlardı
İşin kötüsü bir sürü alternatif buluyorlardı. Bulunan alternatif bu kadar çok olunca tartışma da saatler hatta bazen günler boyu sürüyordu.
Evet... Bir Türk, öz Türkçe konuşmak için Arapça olan ‘’Akıl’’ yerine aşağıdakilerden hangisini kullanmalıydı?
an
arga
ay
ayla
bilik
boğuş
es
is
kapar
ok
ön
on
oy
öğ
ök
sağ
uğak
us
üğ
‘’Sırf bu kelime için iki sene tartışıldı.’’ desem eminim kimse inanmaz ama işin doğrusu buydu. İki sene içerisinde de her yazar yukarıdakilerin hangisi kendisine daha hoş geliyorsa onu kullandı ‘’ Akıl ‘’ kelimesi yerine.
‘’Akıl’’ kelimesi yerine ‘’ Us’’ kelimesinin kullanımına ancak 1934 yılında karar verildi.
Türk Dil kurumu iki senelik bir çalışma sonunda ‘’Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılılıkları’’ ya da kısaca herkesin ‘’Tarama Dergisi’’ dediği bir sözlük çıkardı. Ancak bu Atatürk’ün beklediği şey değildi. Kısaca dağ fare doğurmuştu. Zira ‘’ O öz Türkçe değil, bu öz Türkçe değil.’’ Derken Türk Türk dilindeki toplam kelime sayısı 8.000’e inmişti. 1901 Yılında Şemseddin Sami’nin yayın hayatına soktuğu Kamus-u Türkî’de bile 29.038 ana kelime varken şimdi Türkçenin sadece 8.000 kelimeye inmiş olması Mustafa Kemal’i oldukça kızdırsa da aslında ‘’ Onu da atalım- bunu da kaldıralım.’’ olayını başlatan da kendisiydi maalesef. Öyle ki kendi adı olan Mustafa Kemal’in ‘’ Mustafa ‘’ kısmını, yani anne ve babasının koyduğu asıl adını, Arapça olduğu için hiç kullanmayan, ‘’Kemal ‘’ kısmını da 1934’den 1937 Yılı sonlarına kadar – Öz Türkçe olduğu iddiasıyla- ‘’ Kamâl’’ olarak kullanan bizzat kendisiydi.
Yine de kızmıştı Atatürk, en az 300.000 Kelimelik bir Türkçe sözlük beklerken koskoca Türkçenin sadece 8.000 kelimeye inmesine... O öfkeyle Falih Rıfkı Atay’a ‘’ “Dili bir çıkmaza saplamışızdır. Bırakırlar mı dili bu çıkmazda? Hayır. Ama ben de işi başkalarına bırakmam. Çıkmazdan biz kurtaracağız ” Demiştir.
Yani vatandaşın tamamını öz Türkçe konuşturayım öz Türkçe yazdırayım derken bir çıkmaza sokulduğunu Atatürk de kabul etmektedir. Ancak anlaşıldığı üzere bu çıkmaza sokmada kendisinin herhangi bir payı olduğunu düşünmemektedir.
Peki Atatürk, Türk dilini bu çıkmazdan kurtarabildi mi? Yoksa işler iyice Arapsaçına mı döndü?
Henüz ‘’ Güneş Dil Teorisi’’ Diye bir şeyden bahsetmediğime, yani bir sonraki bölümde Güneş Dil Teorisinden bahsedeceğime göre artık siz karar verin işler düzeldi mi yoksa daha da Arapsaçına mı döndü?
( ‘’vatandaş Türkçe Konuş !’’ Kampanyalarından Kürt Tilkisi, Ermeni Koyununa... başlıklı yazı Sami Biber tarafından 6.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.