Yolum düştü birgün ata yurduna
Gurbetten sılaya varayım dedim
Hemi tanışına hemi yâdına
Hüzünden bir köprü kurayım dedim.
 
Yağmur yağıyordu inceden ince
Ruhumu okudu kendi dilince
Kurumuş iğdeyi birden görünce
Dalına bir fiske vurayım dedim.
 
Şu yıkık minare boynunu bükmüş
Yılların kederi omzuna çökmüş
Şurda yaşlı çınar yaprağın dökmüş
Varıp da sebebin sorayım dedim.
 
Niçin akmaz suyu yastadır pınar
Hani nerde bana havlayan çomar?
Koyun, keçi, kuzu, sığırla davar
Bir tutam yeşil ot vereyim dedim.
 
Dökülmüş yapraklar bak kırılmış dal
Boynu bükük lale, gözü yaşlı gül
Kekikler kokmuyor ağlıyor sümbül
Koklayıp bir demet dereyim dedim.
 
Bir haber yok bülbül meçhul diyarda
Gözü yok artık al, kırmızı, morda
Dediler "kanadı kırık, çok zorda 
Sessizce izini süreyim dedim.
 
Başları dumanlı boranlı dağlar
Bostanlar, bahçeler, yemyeşil bağlar
Gönlümde kurduğum tahtlar, otağlar
Görünce yanında durayım dedim.
 
Eyvah! artık hepsi olmuş virane
İçinde kalmamış sağlam bir hane
Nerde dağ başında yetişen defne
Alıp da yarama sarayım dedim.
 
nuri baş
( Yolum Düştü Ata Yurduna başlıklı yazı NURİ BAŞ tarafından 2.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.