Şiirleri kilit altında tutulmuş ürkek ve nazenin kavuşmaların polarını giyip kavuşamamak toslayışlarında çiçekçi kız olup bir gülü çok gördüğü yerdeyim. Denizim yok, gökyüzümü parşomen kağıtlara çizip imzamı boş kagıtlara atıyorum. 

Nazım Hikmet çıkıyor uyak imdatlarımda karşıma. Salçasını çok atmışım sevmenin, beni uyarıyor kan sanıp dava güder sevda diyor. Yürüyorum, kimsesiz bir sokaktayım. Camekanlarında dükkanların, yansımam bile yok. Bir acayip meraktayım. Neredeyim, kimdeyim, yokuş aşağı yürüdüğüm topuklularla düşmekten korktuğum günlerde başka nedenlerle yüreğimi burkmuşum. Eklemli solculara denk gelip faşist abdestini almaya çalışırken mutlu sevmenin, burkulmuş. 

Hiçbir yere ait değilim. Şu bank, şu toz toprak, şu sonbahar yaprağı istiyor mu beni? Kalpleri çarpıyor mu kendimden kaçıp onlara giderken? Ses duymuyorum. Hiç kimseye ait değilim, hıçkırıklar midemin hazımsızlık telaşından kendini benden atıverdi. 

Karşılaştım, Ümit Yaşar Oğuzcanla. Denemelerimin şekerinin ayarı kaçmış, itiraflarım sersefil hükümet sokağında bir çocuk gelin olmuş. Acımam. Kalbim burkuldu, hissedemem ben artık. Çoğalamam, azalamam, sevemem say; Ümit Usta. Yaşayan ise bir senin ümidin olsun.

Tanrımla karşılaştım, röportaj veriyordu biz soysuz insanoğluna. Gazetelerde yazmayan duygu cinayetlerinden dem vuruyordu. Bedene değil, yüreğe bakın, atan bir kalbi öldürmek de cinayettir diyordu. Melek kavşağında yavşağına denk geldim tüküren dünün. Oysaki melekleri görecektim, yol yanlışa çıktı şimdi kamufle edilmiş bir cinayetim.

Yüreğimi elime verip tanesi bir liraya gitmez oyuncak saydılar. Camlar kırıldı, Azrail ilk kez can almak için değil, yüreği kurtarmak için hamle yaptı.
İsrafil sur'a şimdi üflemesin. Maç düdüğü sanıp gol atarlar hayallerime, gerek yok. Hiçbir yere ait olamamak nedir bilir misiniz? Dikenimin bile bir yeri yok. Soframda ölen karıncaların, gözümün önünde intihar eden martıların, suçsuz yere idam edilen uğur böceklerimin bile bir kabri yok. Bana ait olan bir masal yok. Ara verdim, soketini çıkardım bugunün bekleyişinin, beklemiyorum artık. Kalbimi alsam, alabilsem kâfi. Öcü şirketlerin manyetik yaralayışlarında kabul edilmiyor misafirlerim.

Cinnet, cennet, medet ve hasret. Zokayı yuttuk.
Röportajın bittiyse lütfen Tanrım, yardım et.

Dilara AKSOY
( Cinnet Cennet Medet Hasret başlıklı yazı dilara aksoy tarafından 28.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.