Yaşamak için yemek; yemek için yaşamak diyen bir telaffuzda belki de hiçbir şey olmaz. Gibi gözükse de bu söylem kendi etrafındaki kısır döngülü tavafı nedenle düşünceyi çıkmaz sokağa götürür. Üstelik böyle si bir söylem gelişmişle gelişmemiş ülke arasındaki farkın nüansına dönüşür. Bu söz,  "her şey Allah’tan” demeyle özdeşleşen bir tükenmişlik sendromundan kaynaklıdır.

Evet, "belki her şey Allah'tandı. Evet, "yaşamak için yiyorduk". Ancak yemek için değil de, yediğimiz nedenle de yaşıyorduk. Allah’tandı diyen söze; yiyorduk diyen söze; yaşıyorduk diyen söze; nasıl Allah’tandı? Nasıl yaşıyorduk? Neden yiyorduk?" gibi soru cümleleri eklemeliyiz. Soruları hikmetinden sual olmaz diye kestirip atınca; kısır döngüye (fasit daireye) düşüyorduk.

Yani nasıl gibi sorularla kendimize düşünce ve eylem alanı açıyorduk. Araştıran, buluşçu olan, gözlem eden deneyi de bu söylemlere eklememiz gerekir! Aksi halde “Allah’tandır” gibi sorgusuz sualsiz kabul edilmiş kuru söylemler içinde, bir kanıksama ve kendi kendimize uyuşmaktan başka bir şey çıkmaz.

İçinci nedenlere kapılmaktan ötürü "her şey Allah'tandır" ifadesine ne? Nedir? Nasıl? Neden? Gibi soru sözcüklerini getirsek te soruya yanıt vermekte hayli sıkıntılar olacaktır.

Her şey Allah’tandır demesinin deneyi, gözlemi olamayıp; bu tür ifade sel söylemlerin açıklanması yoruma bağlıdır. Yanıtları hep tartışmalı olacaktır. Bu tür söylemler tamamen soyut ve sanal düşünce çıkarımları nedenle üzerinde uzlaşılamayan bir inanç olacaktır.

Bu tür inanmalar kendi kendisini yatıştırıcı söylemlerdir. İnançlar en az enerji harcama düzeyi içinde olmanın kendi kendisine tiril hareketi olan düşünsel çevrimine bir tavaf merkezi olacaktır. İnançlaşma fazla bir enerji harcama yorulması yapmadan ve kısa yoldan kendi kendini ikna etmenin gayretiydi.

İnançlaşma, bir düşünce ve söylem çevrimi içinde sonu gelmez düşünce çağlamalarına düşmeden kendimizi sorgulara kapamaktı. Elbette düşünce açmazları karşısında bir süreliğine bu da bir yoldur. Fakat kişisi düşünceyi değil de kolektif düşünmeyi böyle nadasa alırsak bu yol çıkmaz sokaktı.

Çünkü açmazlar karşısında toplum ya bir yol bulacaktı. Ya da yeni bir yol yapacaktı. Nadasa bırakıcı inancı düşünce köleci oluşmanın sorgulayıcı düşüncelere kapanma yatkınlığıydı.

Kolektifi oluşu anlamak yorucu ve karmaşık gelen bir düşüncedir. Mülk sahibi gibi yalın bir düşünce ekseninde kendisine pay çıkaracak keyfi bir iç seslendirmesinin akış kolaylığı vardır. Çünkü her boşluk alanı oluşan sorular mülk sahibi El ‘in iradesiyle; El ‘dendi denmekle doldurulur.

Mülk sahibi bir dolgu malzemesidir. Her şey El ‘dendi denen nedenle düşünce sukut eder. Her şey El ‘dendi denen yerde sorumluluklar, bağlanımlar çıkarılır, Çıkarılanlar yerine keyfi nedenle kişilerin tamahça hoşlan ışı (hedonizmi) konur.  Böylesi dolgularla bencil-egoist olma iştahının peşine düşülür.

Açlık (enerji sağlama ve enerji dönüşümü) dediğimiz mana duyumuydu. Açlık ile mana hayatın ve türlerin üzerinde akışladır. Açlık ve mana kolektif yapıların, kolektif bilincin, kolektif zekânın, kolektif davranışın; kolektif inşa sisteminin, korunmanın temelidir.

Hayatın enerji sağlama ve enerjiyi harcama işi; yine hayatın beslenme, savunma, barınma, neslin devamı gibi korunucu bencil oluşları içinde, kendi içimizdeki yasaların korunmasına doğru olacaktı.

Enerji sağlayıcı ve enerji düzenini koruyucu yasalar tekil kişi üzerinde dışa doğru sirayet eden akışıyla kişinin edinici, korucu süreçler eksiğini, kişilerin birbiri üzerinde tamamlatacak çevrimleriyle; kişilerini kolektif yasaların bağdaştırıcı eğimi içine sokacaktı.

Cılız akan bir su akıntısına sağdan soldan cılız akışlar eklenirse (bağıtlanırsa) cılız akış gürleyerek akan hızlanmaya dönüşür. İşte kolektif bir cılız akış olan avcı toplayıcı akışa; güvenlik sağlayan korumacı zaman, yavru bakımı yapan bakıcı zaman vs. türü zaman akışları da eklendiğinde kolektif alanın eylem ve düşünceleri de hızlanır.

Çünkü kolektif bağlaştırıcılar enerji sağlama, enerjiyi tüketme süreçli korunum dürtülerini; eş anlı başlatmakla kolektif süreci hızlandırmıştı. Enerji sağlama ve enerji tüketimi sırasındaki kişi endişeleri kolektif bağ içinde güvenliğe dönüşüyordu. Kolektif polar bağlar kişi için enerji sağlamayı ve enerji tüketmeyi yarınlar için de garanti ediyordu.

Açlık; mana algısı nedenle var değildi. Aksine enerji çevrimi belirişler deki maddi algılarımızla, vardı. Mana maddi algılı inşa ile birlikte vardı. Ve madde ve mana eşanlı yaşanan bir eylem deneyimi olması ile vardı. Örneğin, kolektif alanın değiştiren dönüştüren basıncı nedenle kolektif alanın manası vardı.

Elmanın yenmesi kişisi deneyimdir. “Bir devre içinde gelen akımlar giden akımlara eşittir” söylemi hem bir kolektif öğrenmedir. Hem de bir kolektif deneydir. Kolektif yapıların kesikli sürekli deneysel ve kolektif çıkarımları vardır.

Bu kolektif çıkarımlar nedenle kolektif yapılar tasarım yapıp içinceci davranırlar. İçinci düşüncelerimiz kolektif etkiden ötürü bizlerde kolay öğrenme yatkınlığına dönüşürler. İşte kolayca groteski mana anlayışı içine de yerleşecek olan bu içinceci kalıp anlayışları köleci sistemle modülasyonlara uğrar.

İçinci kalıp anlamalı sözler köleci ve maksatlı ifadelerle kişi düşünmesi içinde "elma insanın yemesi için" yaratılmış demekle içinci anlayış inançladır. Kalıp öğrenmeyi veren içinci anlayışlar tasarım yapan kolektif alanın içinciliğinde doğmuştular. Değilse aslan ceylan benim için diye ceylan peşinde koşmaz.

Kolektif sürecin düşünce deneyimi içinde yaşamış olan kişiler ancak bir olgu ve olayı vukuundan önce düşünür. Tasarlar. Simülasyonunu yapar. Amaçlı (içince ye göre) düşünür. Unutmayın ki tasarım yapmak kolektif yapılarla var ve tasarım kolektif yapılarla kesikli süreklilikler kazanır.
( İttifaklar Birer Referans Noktasıydılar 75 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 22.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.