Aklıma düşersin;
Güneşin ışıkları sarsar benliğimi
Ellerim bir fırtınaya yelken açar
Kirpiklerin çıkışır yağmurların
arasından
Şaşırıp kalır
Ne yazacağımı bilemez olurum
Sadece adın dökülür dudaklarımdan…
Aklıma düşersin;
Ruhumu incitir postal izleri
Tankların namlularından geçer on
iki eylüller
Temmuz bütün soğukluğuyla gölgeler geceyi
Mart eskilerde kalsa da
Yirmi sekiz şubatlar sorar bilmeceyi
Ay yıldızın altında sayıklarım
Kavuşacağımız günleri…
Aklıma düşersin;
Gülüşün en parlak ışığı andırır
Sözlerin bestelenmemiş şarkı
Nasıl anlatsam anlatılmaz bir destandır bakışların
Kirpiklerin can almaya meyillenmiş birer ok
Nefesin bir ateş gürlemesi
Ah sana teslim olmak
Bir Yusuf bilmecesi…
Aklıma düşersin;
Bütün çiçekler gölgene koşar,
Yüreğim rehindir nefasetine
Toprak yağmura düşer
Sema bağrıma
Âşıklar ölmez demişti bir bilge
Artık ölümsüz bir bahtiyarım…
Aklıma düşersin;
Yüreğim kelebek çırpınışı
Bitmez geceler…
Âdem Efiloğlu