16/1

"Ha büfe açık" söylemi, bir otelde, bir konaklama yerinde ya da bir yemekli toplantıda yiyecek içeceklerin istendiği gibi seçilip; istendiği gibi yiyeceklerden istendiği kadar alınmasına izin verilen söz ve davranış yerlerini anlam eder.

"Büfe açık" söylemi; büfenin açık olduğunu gidip alış veriş yapılabileceğini belirtir. İşte biz "açık büfe" söylemindeki anlamı "büfe açık" söylemindeki anlamla eşleştiriyoruz. Ya da diğerini açık büfe sözündeki anlamla aynılaştırıyoruz.

Bu da şu demek "Ha İlah, Ha El-İlah" denilen akıl oyunları içinde ilahtaki tüm kavramlarla El, eşleştiriliyordu. Bu eşleştirme sonrasında zenginden alıp fakire veren Robin Hood yani kolektiften alıp seçilmiş kişilere veren El, bu kez tersten Robin Hood olup fakirden alıp zengine veren Robin Hood oluyordu.

Kurgucuların akıl oyunu içinde El anlayışı; İlah'ın kendi kolektif sahipliğini ortaklaştırması gibi düşünülürse de; El sadece kulluğu ortaklaştırıyor, kişileri kullukta eşitliyordu. El ‘in gizli anlamı açık büfede kâr yapan, kazanç gözeten ticareti öven bir El tutumuydu.

Bu "Ha ilah, Ha El-ilah" gibi bu sözlerde "aynı anlamlılık" varsa da; yılların yüz yılların kurguladıkları akıl oyunların da olduğu gibi gizlenmiş atıfla; farklı anlamları da, vardı.

Ha İlah Ha El söyleminin açık anlamı içinde El 'i ilah gibi ortaklaştıran irade sahibi olmasını anlıyorlardı. Oysa El; İlah gibi ortaklaştıran, ortaklaştıran iradesine ortaklar tanıyan, biri olmayacaktı.

El ‘in kurgucuları El 'in mülkü demekle mülk üzerindeki kolektif mülkiyet ortaklaşmasını kaldırmayı gizliyorlardı. Ve El 'in mülkü kavramında El 'e, mülkünden istediği gibi mülk dağıtacak olma, iradesini gizliyorlardı.

Ha "Ali kel ha Kel Ali" söyleminde de anlam aynılığı varsa da, yakın kalabalıktaki birine "Ali sadece sen gel" anlamına "Ali gel" diyebilmenin anlam ayrılığı vardı. Pek çok aynı cümle anlam ayrılığıyla cümlede kullanılır.

Daha açığı El tanımı kulağımızı ters taraftan göstermek gibi El, ters tarafta ilah tanımı üzerinde dolaşıp ilahtan yansımalar almanın içinde ilahın tersi olan anlamla El 'e mülkün sahibi olmanın bir yeni anlamı kazandırılıyordu.

16/2

Bu söylemler içinde anlam yanıltmaları vardı. Anlamlarda yapılan illüzyonlar içindeki gizleneni tuzak kuranlar dışında pek pek kimse göremiyordu. Vaaz söylemlerini dinleyen kurgudan habersiz kişiler El-İlah söylemi içindeki El ‘i, yine İlahlar üzerinde anlıyorlardı.

Vaazlar içinde geçen El mana söylemi İlahların kolektif paydaşlıkları üzerinde anlatılıyordu. Vaizi dinleyenler El 'i, İlahların meslek öğreticilikleri üzerinde anlıyorlardı. Kısaca söylersek kişiler El ‘i; kolektif özneli İlah sıfatları içinde göz önüne getiriyorlardı.

Tuzak kurucular dışındaki kişiler El söyleminde başka bir şey anlayamıyorlardı. Sanki karşı tarafın niyeti yokmuş gibi kolektifi kişiler pek pek niyet okuması yapamıyordu.

Bu tarz konuşma ve fikir jimnastiği içindeki konuşmalar; tuzağa düşecek olanlara haliyle zararsız görünüyordu. Bu dinletiler içinde El, İlah gibi yeti ve yetkileri olmasını söyleyen bir fikir tartışması olarak ortaya kondu.

Buna göre El de, ilah yetkili olup; EL_İLAH sahiplik sıfatıyla Ha El ha İlah diye söylense de akıl oyunlarının sonunda ilaha ait yetki ve donanımların yine İLAHA bırakılacak olması asıldı. El sözcüğü ayrı anlamla ifade edilmediği sürece yetki ve yaptırım gücü ilahta olacağı için, ilah kardeşlerin kaygısı yoktu.

Böylece gizli gündemi olan birkaç İlah kardeşler, birçok ilah kardeşlere karşı bu tür El stratejisi akıl oyunları içinde kendilerine düşünsel-söylem sel ve eylemsel HAREKET ALANI açacaktılar.

Bu eylem alanı içinde ilk kavga; İlk kez ilah kardeşler arasındaki kavgaydı. Yeni açılan bu tür eylem, söylem ve düşünce alanı içindeki çatışmalar kolektife karşı kolektifin malını paylaşma yüzünden çıkan mal kavgasıydılar.

El alanlı sahada Ha El, Ha İlah deme düşüncesinin gerisinde “eğer mülk sahibi El ise, El ilah gibi olamaz. El mülkünü dilediği gibi tasarruf eder denecekti. El dilediğine kendi mülkünden bol bol verir. Kimine az verir. Kimine de kısar. El ‘in hudutlarına El 'in iradesine mi karışıyorsunuz” denecekti.

Bir kez ha ilah, ha El demekle; İlaha El; El ‘e de İlah dediğinizde; zokayı yutmuştunuz. Yani ha Ali kel, ha kel Ali dediğinizde mana aynı değildi. Ali bilinen Ali'nin kelliğidir.

Fakat buradaki akıl oyunu içinde "bildiğiniz beş on Ali ismi nedenle hangi Ali kel denmekle; bilinmeyen Alilere de bir atıf vardır. Bundan ötürü dolaylı ve tasavvufi çıkarımla kel tanımı, her Ali’nin kendisi değildi. Yani El-ilahtı fakat Her El 'in kendisi İLAH değildi.

16/3

Bu nedenle İbrahim’in kişi tanrısı olan El "Ben babanız İbrahim’in Şedai adıyla bilinen El 'iyim" demekle El, İlahlık tanımından azat olabilecekti.

İyi anlaşılsın diye daha açığı “kapı açık” ile “açık kapı” söylemi aynı değildi. Baba büyük ile Büyük baba söylemi aynı değildi. Ali kel ile kel Ali aynı değildi. Bu illüzyona, bu algıya, bu hayale bir kez inandırıldık mı gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Yani Aliler kel değildi. Bir kez El ‘in mülk sahibi olduğunu kabul ettiğinizde El mana anlayışının buluşçuları ne söylerlerse haklı olurlardı. Ve El mana anlayışının El ‘ini İlaha eşleştirme yapma yoluyla oluşturduğunuz imge ve imajlar üzerinde açılan alanda El adamları düşünce ve mana yansımaları yaptırmaya başlayacaklardı.

Bu açılan imaj alan üzerinde düşünsel yansıtmalarda en bilinen söylemlerden birisi “El mülk sahibi ise El mülkünü dağıtırken sana, bana mı soracaktı?” söylemli söz, olacaktı!

Haksız mı? Açılan alan içindeki imaj üzerinde "El ‘in kendi mülkünden keyfine göre dağıttığı bu parça hisselere de “rızık” denecekti! “Rızık dağıtma” denecekti! “Kader, kısmet, şans, talih, piyango, kumar” denecekti! Erden nereye.

El-İlah söylemli düşünce nedeniyle güya böyle olduğunu düşünmekle kimseye bir zarar gelmeyecekti. İlahın imajına zarar gelmeyeceğinin algısıyla El; kolektif zenginliğin sahibi olarak söylenip konuşulmuştu. Açılan alan üzerinde yapılan ilk felsefi (tasavvufi) anlamlar tepinmesi ile El düşüncesi iyice sindirildi.

Hileci ve Hülleci olan El kendi mülküm dediği kolektif kapasite içinde rızık dağıtandı. Kardeşlik gibi özne nesnel geri bağlanım yasası, köleci sistem içinde de korunacaktı. Ancak kardeşleri bir arada tutan eski özne ve öznel etkinlik isimce değil, içerikle değişecekti.

İlah çocuğu, olmak ve totem çocuğu olmak veya ilah kardeşleri olmak ya da totem kardeşler olmak, önce totem alanın daha sonra da ilahi alanın (ittifakı alanın) mirasçıları olmak. Temas edenleri olmaktı (hak edişti).

Not aslında bir Word sayfalık askı çalışması olarak oluşturulan çalışmalar gözden geçirilirken genişletildiği için 16/1, 16/2 gibi numaralanıp böylece yayın süresi 20 günse çalışmanın yayın süresi 20 günle, sabit tutulmak istenmektedir.

( İttifaklar Birer Referans Noktasıydılar 16 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 21.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.