Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 15.08.2022
Okunma Sayısı : 377
Yorum Sayısı : 8
KERBELA KATLİAMI NİÇİN OLDU? KERBELA’DAN SONRA NELER YAŞANDI?---5. BÖLÜM--

Hz. Muhammed, (S.A.S) Amcası Abbas’ın hanımının rüyasını tebessüm içinde yorumladı:

‘’ Ya Lübabe ! Benden kopan et parçası kızım Fatıma’nın hamile olduğuna delalettir. Fatıma yakında bir çocuk doğuracak ve o çocuk senin hanende büyüyecek.’’

Gerçekten de Hz. Fatıma 1 Mart 625 tarihinde ( 15 Şaban veya Ramazan ) bir erkek evlat dünyaya getirdi.

Hz. Muhammed o gün doğruca kızının evine gitti ve ‘’ Bana oğlumu getirin.’’ Dedi.

Sarı bir kundak içinde getirdiler çocuğu. Hz. Muhammed kızdı. ‘’ Bir erkek çocuğu sarmak için sarıdan başka renk bulamadınız mı? Onu derhal beyaz bir kundağa sarın.’’

Beyaz bir kundağa sarılı halde getirilince Hz. Ali’ye sordu: ‘’ Çocuğa ne isim koymak istiyorsun?’’ Hz. Ali ‘’ Adını Harb koymak istiyorum Ya Resulallah.’’ Deyince kaşlarını çattı. ‘’ Bu kadar güzel bir çocuğa Harb diye isim konur mu Ya Ali? Onun adı Hasan olsun. ( Hasan: Güzel - Hayırlı )

Aradan bir sene daha geçti ve Hz. Fatıma 10 Ocak 626 Tarihinde bir erkek evlat daha dünyaya getirdi. Hz. Ali bu çocuğuna da Harb ismi koyak istediyse de Hz. Muhammed yine uygun görmedi Harb ismini ve ikinci torununa da Hüseyin ismini koydu ( Hüseyin sevilen kişi anlamına gelir.) [ Harb ismi Ebu Süfyan’ın babasının ismiydi. Hz. Muhammed’in torunlarına Harb ismini vermemesinin bir sebebi de bu olabilir miydi? Bir kayıt yok. Allah bilir. Ancak gerek Hasan gerekse Hüseyin isimlerinin Peygamberimize Cebrail Aleyhisselam tarafından bildirildiği yolunda rivayetler çoktur. ]

Bedir, Uhud, Hendek Savaşları, Hayber’in Fethi, Hudeybiye Antlaşması gibi konuları atlıyorum.

630 Yılında gerçekleşen Mekke’nin fethi ile pek çok şey değişti.

O güne kadar Hz. Muhammed’e ısrarla direnen hatta onun yaydığı dini ve ahlak prensiplerini yok etmek için üzerine ordular sevk eden Ebu Süfyan Müslüman oldu.

Uhut Savaşında Hz. Hamza’yı öldürten ve göğüs kafesinden yüreğini çıkartıp adeta bir yamyam gibi bu yüreği dişleri arasında çiğneyen Ebu Süfyan’ın karısı Hind Müslüman oldu.

Uhud Savaşında Müslüman okçuları şehid edip bu savaşta Müslümanlara çok büyük sıkıntı yaşatan Halid bin Velid Müslüman oldu. ( İleride Hz. Muhammed ona ‘’Seyfullah’’ Yani Allah’ın kılıcı unvanını verecektir.)

Daha pek çok azılı müşrik Müslüman oldu.

1 Ocak 630’da Hz. Muhammed ‘’ Ebu Süfyan’ın evine sığınanlar selamettedir.’’ Diye buyurdu. Bir kaç sene önce Ebu Süfyan’ın onu evinde düşmanlarının saldırılarından korumasına şimdi Resulullah böyle bir jestle karşılık veriyordu.

Artık Arabistan yarımadasının neredeyse tamamında Arap’ın Arap olmayana ve hatta Arap’ın Arap’a karşı üstünlüğü diye bir şey söz konusu olmadığı için geleneksel hale gelmiş olan Emevi - Haşimi çekişmesi de sona ermişti. Ya da öyle görülüyordu. Kısaca Saadet Asrı başlamıştı. Ama bu saadeti gölgeleyen olaylar da yok değildi.

Evet değerli okuyucularım ! Bilindiği gibi bu tür olayları anlatırken işin içine pek çok rivayetler efsaneler de karışır. Aslında tarihin süsüdür bu rivayet ve efsaneler. O bakımdan şimdi okuyacaklarınıza %100 Tarihi gerçekler gözüyle bakmamanızı özellikle rica ederek devam ediyorum.

Hz. Muhammed, bir gün kızı Fatıma’nın evine gittiğinde torunları Hasan ve Hüseyin’in oldukça üzgün olduklarını gördü. Bunun sebebini sorduğunda ise Medine’de bir düğün yapılacağını ama torunlarının - üzerlerine giyecek doğru düzgün bir kıyafetleri olmaması sebebiyle- düğüne gidemeyecekleri için üzgün olduğunu öğrendi.

Yapabileceği bir şey yoktu. Bir düzen kurmuştu. Bu düzen bir devlet düzeniydi ve kendisi bir devlet reisiydi ama kuru hasır üzerinde yatan çok fakir bir insandı. Mescidinde ne halı ne kilim ne de hasır vardı. Müslümanlar kumlar üzerinde secde ediyorlardı.

Üzüldü torunlarının bu haline. İşte o anda Cebrail Aleyhisselam göründü, biri sarı diğeri kırmızı renkli ve harika kumaşlardan yapılmış çocuk elbiseleriyle.

Hz. Muhammed, erkekler için kırmızı ve sarı renkleri hiç uygun görmezdi. Merakla sordu ‘’ Neden kırmızı ve sarı?’’

Cebrail Aleyhisselam cevap verdi: ‘’ Kırmızı kanın rengidir. Sarı ise zehirin’’

Peygamberimiz iyice şaşırmıştı. Kan ve zehir ne alakaydı?

Cebrail Aleyhisselam bu soruyu bekliyordu ve Hz. Muhammed sormadan açıkladı: ‘’ Torunlarından Hasan zehirlenerek öldürülecek o sebeple onun elbisesi sarı. Hüseyin’in ise kanı dökülecek o sebeple onun elbisesi kırmızı.

Hz. Muhammed daha ‘’ Neden? Neden Torunlarım öldürülecek?’’ Diyemeden Cebrail Aleyhisselam devam etti:

‘’ Ya Muhammed ! Yakup’un gözleri Yusuf’a olan aşırı sevgisi yüzünden kör olmadı mı? Buna karşılık Şuayb Allah’tan başkasını görmemek için kör oldu.

Yukarıda paylaştıklarımın yazarı, dolaylı olarak Cebrail Aleyhisselam’ın ağzından şöyle diyor Peygamberimize: ‘’ Nasıl ki Yakup Peygamber Yusuf’a olan aşırı sevgisi sebebiyle gözleri kör edilmek suretiyle cezalandırıldıysa senin cezan da Hz. Hasan ve Hüseyin’in öldürüleceklerini bilmek olacak. Oysa senden beklenen, Şuayb gibi Allah’tan başkasını görmemekti.’’

Peki bize bu efsaneyi kim anlatıyor?

Hemen peşin peşin söyleyelim ki Hz. Hasan’ın da Hz. Hüseyin’in de şehit edileceklerini Hz.Muhammed’in önceden bilmesi ( daha doğrusu ona bildirilmesi ) Sünni olsun Şii olsun tüm kaynakların üzerinde ittifak ettikleri bir konudur. Ancak yukarıda anlattığım olay Hil’atnâme-i Hasan ve Hüseyin adlı manzum bir eserde yer alır.

Hil’atnâme-i Hasan ve Hüseyin kimin eseridir? Maalesef belli değil. Ancak bu eseri yazan, anlattıklarının 861-945 Yılları arasında yaşayan İmam Şiblî tarafından nakledildiğini söylemektedir.

Şeyh-i Şiblî nakleder ey cân-ı dîl
Bunlaruñ hakkında buyurdı delîl

*****

İki gözsüz eyledüm Ya’kûb’u ben
Ağlamakdan kalmadı cân-ıla ten

Kim Şu’ayb olmışdı a’mâ bî-gümân
Bakmayayım deyü gayrıya hemân

Gayrıya kılan nazar ey muhterem
Hazretümden bulmaya lutf u kerem

Hz. Muhammed’in torunlarının başına gelecekleri duyan gökteki melekler hep birden ağlaşırlar. Peygamberimiz bu hazin olayların ne zaman gerçekleşeceğini Cebrail’e sorar. Cebrail, içi kum dolu bir şişe verir; şişedeki kum kan olduğunda Hüseyin’in şehit edileceğini söyler.

Dedi yâ kardaşım Cebrâ’îl-emîn
Kim ne vaktin olusar bunlar hazîn

Bir şîşe verdi Resûl’e ol zamân
İçi dolu kum idi bil ey cân

Kim ne vaktin kan ola bu kum î-yâr
Kim şehîd ola Hüseyn-i nâm u dâr.

‘’Nerede bu Hil’at-ı Hasan ve Hüseyin?’’ adlı eser diye soracak olursanız hemen söyleyeyim: Çorum Hasan Paşa Kütüphanesinde...

Ama tabii ki Hz. Hasan ve Hüseyin’in şehit edilmeleriyle ilgili yazılmış tek eser bu değildir. İslam Dünyası, gerek edebiyat eseri olarak gerekse tarihi eser olarak bu konuyla ilgili yazılmış sayısız eser ihtiva etmektedir ve bu eserlerde birbirine yakın anlatılar pek çoktur.

Evet... Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin şehit edilecektir. Ancak onlardan önce babaları Hz.Ali vardır şehid edilecekler içinde. Hz. Ali’den önce Hz. Osman vardır. Hz. Osman’dan önce Hz. Ömer vardır.

***

Hz. Muhammed 628 Yılında kapısına kadar gelip umre yapamadan döndüğü ama 630’da feth edip putlardan tamamen temizlediği Kabe’ye gitmek ve Hac vazifesini yerine getirmek istedi. Bu Haccına Medine ve çevre yerleşim yerlerinden 125.000 Müslüman katılmıştı. Evet.. 616 Yılında sayıları sadece 40 olan Müslümanlar 16 sene içinde öylesine çoğalmışlardı ki sadece hacca gidenlerin sayısı 125.000’di.

Hac görevini yerine getiren ve Kabe’de dünya tarihinin ilk evrensel beyannamesi olan Veda Hutbesini okuyan Hz. Muhammed ‘’ Şahid ol Ya Rab, Şahid ol Ya Rab, Şahid ol Ya Rab.’’ Dedikten sonra dönüş yolculuğu başladı.

İşte bu dönüş yolculuğunda aslında hiç yaşanmaması gereken bir olay yaşandı. Öyle ki Hz. Muhammed Gadr-ı Hum denilen yerde Hz. Ali’nin elini tutup ‘’ Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.( Mevla dost anlamındadır.) Ey Allah'ım, onu sevenleri sev, ona düşman olanlara da düşman ol.’’ Demek zorunda kaldı.

Evet...Hz. Muhammed’i Veda hutbesinden sonra ikinci bir hutbe irad etmeye zorlayan sebep neydi? Hz. Ali için bir tehlike mi vardı ki onu koruma altına almak istemişti. Ya da bazılarının iddia ettiği gibi kendisinden sonraki halifeyi mi ilan etmek istemişti? Eğer kendisinden sonraki halifeyi ilan etmek istediyse bunu niçin daha çok Müslümanın bulunduğu hac esnasında ve Kabe’de değil de hac bittikten sonra dönüş yolunda daha az Müslümanın olduğu Gadr-ı Hum’da yapmıştı?

Neler oluyordu? Ya da neler olmuştu?

Gelecek bölümde?
( Kerbela Katliamı Niçin Oldu? Kerbela’dan Sonra Neler Yaşandı?---5. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 15.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.