Düşlerini saklı tut, sevgili bayım
hele ki düşmeye gör aşka.
Manen zenginim varsın olmasın dünyada
dikili ağacım bazen bir dikit gibi bazen saçaktan akan su gibi sekerim ve
bilmediğim kadar s/akarım en çok da sevdiğimde gözüm görmez önümü.
Mizacı kayıp düşlerin belki de savruk
duygularım ve gözüm her seğirdiğinde sen gelirsin aklıma.
Sudan çıkmış balıktır nazım.
Sureti kati dinmez esintim.
Surlarda saklı sırlarım ve ben şehrin
de aşkın da müptelasıyım.
Ne çıkar ki istila etmişse
gökdelenler şehri söyle ne çıkar?
Varsın çıkarma cebinde sakladığın
düşlerini ben tahayyül ederim de içinden geçeni.
Çok oldu buralardan geçmeyeli ve
gerçekten de çok oldu kimi insan bir tefrika ise yürekteki sitem bir dilekçe
ise evrene sunduğum en elzem.
Dipçiği kalemin…
Ah, ben kaç kere dibi gördüm, bayım.
Bitimsiz bir mecradır bende saklı ve
biteviye arşı alaya çıkar ruhum ve coşkum ve sökün eder vecizelerim sonra sükût
eder yalnızlığım nihayetinde rükû ederim ve tek ricam var evrenden.
Hizaya gelmeli insanlık varsın hazan
makamında salınayım.
Sarmalında sevginin ve inancın varsın
ateşlerde kavrulayım.
Ateştendir sevgim aşina olduğum.
Aşikâr sebepli sebepsiz severim bazen
yok sayıldığım.
Ulu Rabbim, yoktan var eden ve ben
yokluğa haiz hiçliğin de kıvrımlarında asılı bir yıldızım ve de rüzgâr içime
ters estiğim bazen de ters ters bakar insanlar sevgimi coşkumu gördükçe ve
hesabım kesilir işte o an ve ben daha büyük adımlarla sever koşarım Mevla’ma.
Hüznüm bir resitaldir.
Hüzzam makamında saklıyım ben hem…
Bencileyin bir gölge belki yürekte
seken kor bir hece elbet aşka bağdaş kurduğum ve acıya ve de özleme bağışıklık
kazandım.
Bahşedilen nefesi tüketir de
tüketirim ama yetmez.
Yatıya kalan duygulardan kanaviçeler
işlerim elbet bende dert bitmez.
Renklerdir coşkuma eşlik eden ve işte
en ulu rakım evreni tavaf ettiğim ve anbean büyüyen Allah sevgimle gerçi
nazarında insanların bir meczup bir deli olsam da elbet kemale erecektir
varlığım ve sözcüklerim, bayım.
Aş ererim bazen.
Aşka kıymet vermeyenleri yok sayarım
yine de içim rahat etmez uzatırım elimi:
Bazen taşlandığım.
Bazense taçlandığım.
Kimdir neyin nesi, önem arz etmez
çünkü koşulsuz sevgiyi mesken edindim ben ve mademki Yaratandan ötürü
yaratılanı sevmektir arz edilen…
Hüzün coğrafyamda tanıdık bir simadır
da özlem:
Batılı sözcüklerin belki de atıl
duygular ve ihbar ederim sevgimi bazen suçumu günahımı ve tövbe ederim biteviye
ve daim kılırım illa ki: kıyama durduğum her sefer bir sefer tası büyüklüğünde
yüreğim nasıl da tıklım tıklım ve içine sakladığım koca kâinatı tavaf ederim
gün ve gece bazen geceden kalma bir şiiri bazen bir hikâyeyi sunarım insanlara
ve yazmakla mükellef bir o kadar ölümüne sevdiğim kalemi de inceden inceye
tahlil eder usul usul ikaz ederim.
Demlidir ruhum bir o kadar dertli.
Divanedir yürek bir o kadar hüzün
yüklü.
Delişmen fıtratımda saklıdır
hayallerim.
İtibar ettiğim kadar insanlığa
ihtimamla severim bazense uzaktan bazense içine düşülesi tuzaktan kaçamadığım
kadar ses etmeden yaşarım ve yazarım.
Bir renkse her duygu, gökte
saklandığı kadar ruhumun onca kuytu ve ulu orta yaşamadığım ulu orta sevmediğim
kadar aşikârdır da özlemim en çok kendime ve huzura ve bir bir sekerim gökten
yere ya da yerden göğe elbet yere göğe sığamadığım kadar da sebat ederim içinde
yaşadığım mabette içimde de tek zerre kuşku yok iken hamt ederim ve şükrüme
ilave sabır ile yüklü sırtımdaki yükün de hafiflediğini gördüm mü ve işte
mucizelerdir hâsıl olan her başım sıkıştığında kâinattan aldığım her yanıt ve
nice tevafuk ile günbegün büyür kalp gözüm üstelik başım öne düşmeden ki sadece
Allah katında kıldan incedir boynum.