Yeme psikolojisi ya da yememe psikolojisi gibi bir alan var mı bilmiyorum,belki araştırma yapılmıştır,üzerinde durulması bence  gerekiyor.Yediden yetmişe,cinsiyet,bölge,statü farketmeksizin   ne gibi sonuçlar çıkacak çok merak etmekteyim.

Hepimiz demeyelim ama yarıdan fazlamız göçebe toplumun torunlarıyız,neydi o toplum özelliği,geçimi hayvancılığa dayalıydı  yani doğal olarak besin kaynakları et ve ottan oluşurdu.Ayrana 'milli içkimiz'denmesinin  izleri onlara kadar uzanmaktadır.

Eskiden kuru bir soğanla doyan ve mutlu olan bir toplumun şimdi beş yıldızlı otellerde,sağa sola bakarak burun kıvırmalarını bu sektörde çalıştığım günden beri çözemedim,psikologlar bir çözüm bulur umuyorum çünkü sorunun bizde olmadığını düşünüyorum.Evinde makarna haşlayamayan,menemen  yapamayan hatta bir yumurta kırmayan kimselerin bu tip davranışlar sergilemesi çok anlamsız ve mantıksız.

Otelin büyüklüğüne  ve kalitesine göre menüsü farklı olur ancak orta çaplı bir otelin menüsünde;çorba,ana yemek,pilav,sebze yemekleri,bakliyat, patetes,balık yemeklerinin dışında,ızgara bölümü de vardır, döner,köfte,tavuk ve hindi ızgara,sebze ızgara,balık ızgara vs bulunur oteline göre yemek çeşitleri değişir tabiki.

Dana eti var,kuzu eti var,tavuk ile hindi yemekleri var, sebze yemeği var ,pide,pizza,hamburger,patetes kızartması,bulgur pilavı ,pirinç pilavı,bu saydıklarım sıcak yemekler,bir de soğuk bölümü var salata çeşitleri ile  mezeler,pastane bölümünde ise rengarenk tatlılar,pastalar...

Allah aşkına bu kadar bolluğun içerisinde,küstahça,tüm çalışanlara ve nimetlere hakaret edercesine:
"Yiyecek bir şey yok."diyebilir misiniz?Ekmek parası,kimseye saygımızı bozmak istemeyiz ancak hangimizin evinde bu kadar yiyecek vardır hem de hepsi bir arada? Sormazlar mı adama:
"Bir dilim ekmek de mi yok?" 

Ben ne sosyoloğum ne psikoloğum,sorun yemek konusu değil;ne istediğini bilememe,doyumsuzluk,kararsızlık,şımarıklık,mutsuzluğunun
nedenini başkalarına bağlama,şükürsüzlük...

Ama müslümanız.....

Bizim turizm anlayışımız  şu üç kelimede gizli;yemek,içmek ve eğlenmek.Zaten kendisiyle barışık olmayanların tatil yaparak mutlu olmaları beklenilemez.

Oteller genelde açık büfe olduğu için isteyen istediği kadar her şeyden alabilir örneğin baklava tepsisini masalarına götürenleri  çok gördük.Peki aldıklarını hep yerler mi,burası  çok acı işte,hayır...Garson gelir,masada ne var ne yok hepsini çöpe atıverir,kızarak,içi sızlayarak belki de küfrederek.

Yabancı turistler ile yerli turistler arasında dağlar kadar farklar  vardır buna her gün şahit oluyoruz; örneğin onlar istediğini yiyebileği kadar alır  'her türlü yemeği alıp hepsinden yeme' gibi bir arzuları yoktur.Onlar için tatilin ilk amacı dinlenmek sonra gezmek ve alış veriş yapmak gelir.

Soruyorsunuz:"Tatiliniz nasıl geçiyor?"biraz tereddüt edip"Eh işte,diyor,idare eder,"soğuk bir yüz ifadesiyle.

Herkesi mutlu etmenin zaten imkanı yoktur hayattta,öyle ya da böyle hepsinin birer bahaneleri,şikayetleri vardır.Ancak dünyanın neresine giderseniz gidin,çocukları mutlu etmenin yolu ya başlarını okşamaktır ya hediye almaktır ya dondurma ısmarlamaktır.

Ne aradıklarını bilmeyenler,bulduklarını da bilmeyenlerdir.


 
( Yeme Psikolojisi başlıklı yazı berberce tarafından 8.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.