Tahliye etmeliyim düşlerimi içimin izdihamında mevcut ne var ne yok acele ile kovmalıyım.

Gece beni teskin eden gün yüzlü bir hoşluk içimdeki boşluğu dolduran.

Yıldızlar kadar pırıltılı bir dünyaya olan inancım zuhur eden ve gökten zembille inen ilham perim.

Anlatmak istediğim çok şey var ama beni dinleyecek insan sayısı çok az ve işte kalemimle düşüyorum yola ve eteklerimdeki taşları kuyuya atıyorum sonra ben atlıyorum kuyuya ve boşa kürek çektiğimi bilsem de beni ve o taşları çıkarması için birilerini bekliyorum.

Yoksa beni bekleyen birileri mi var ya da bir şey?

Sevmiyorum ‘’şey’’ sözcüğünü kullanmayı illa ki herkesin ve her nesnenin bir t/adı olmalı.

Hiçliğime muhalif varlığımsa umurumda değil ve hiçliğin kıblesinde aşka rücu ediyorum inanca rükû aslında rica ediyorum da kâinattan çünkü bana tanınan vakit dolmadan yapacak çok işim var.

Bir renk mi?

Ya da bir manivela?

Bir isyan mı yoksa?

Elbet akabinde tövbe ettiğim.

Yüreğin radarı, hayatın kantarı en çok da içimdeki hangar ve izdiham.

Sözcükler peltek.

Söylemler fısıltı dâhilinde.

En yüksek ses ise: sessizliğin nüksettiği ve mizacını anlamadığım insanlar yine de bağ kurduğum hele ki yaşamak bir sınav iken her insan ne çok soruya tekabül ediyor bir o kadar cevabının da olmadığı.

Neye denk düştüğümü hali hazırda kestiremiyorum.

Varlığımla tokalaşan hiçliğe ise toz kondurmuyorum.

Muğlak olan şeyler var düşünce bazında ve hayatta eşleştiği çok da mümkün değilken.

Hayatın radarı illa ki duygular, düşünceler ise sistematik bir gösterge en çok da duyguların hız kesmediği hatta mantığının önüne geçip seyrinde iken hayatın kuş bakışı bazen bir kuşa öykünüp kanat açtığım.

İleri-geri tuşu yok da hayatın gerçi ara sıra donduruyorum kendimi ve yaşadıklarımı ama…

İzahı yok işte.

İfa ettiklerimse yürekten gelen ve ben vazifelerimi severek yerine getirmişken kendimi bildim bileli bildiklerimden yola çıkıp sık sık da yolda kalıyorum.

Yoldan çıkmamak adına tüm uğraşım yolunda gitmese de hayat çoğu zaman illa ki yolunu g/özlüyorum umudun.

Bir renk ya da bir donanım.

Huzura dair bir arayış sevk eden yarınlara genelde dünü de kovamazken zihnimden ve arşı alaya çıkıyor iç sesim öyle ki dış sesi duymazdan gelip sadece önüme b/akıyorum bir sözcük iken elimden tutan akabinde yüzlerce cümlenin döküldüğü içimden gelen ne ise arka çıktığım ve arkama dahi bakmadan uzaklaştığım en çok da kendimden…

Bulup buluşturduğum ne varsa yine kendime yakın bir istikamette atladığım o yük treni çünkü yükümle yükümlülüğümle duyguların ve hayatın nabzını tutuyorum bazen kendi nabzımı alamasam da yaşamanın verdiği her duygu ile özgürlüğümü ilan ediyorum elbet sadece severken ve yazarken…

Sevgi ile kalın.


( Severken Ve Yazarken... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.