Yadsıyamam yaz gecesi başıma yağan karı.

Yadsıyamam aydınlık göğün altında ahmakıslatana yakalandığımı.

Yadsıyamam ben yalnızlığı ve melun mahzun yaşarken içine düştüğüm aşkı: aşikâr yıllar hızla geçmekte ve kalem divane gibi bir sözcükten diğerine sekmekte.

Hala dünkü çocuğum ve benim pelüş oyuncaklarım.

Lahzasında tedirgin duyguların yanık kokan sözcüklerse efkârımı sözüm ona dağıttığım.

İnindeyim yalnızlığın ve indinde rahmetin.

Kolay kolay sevmez kimi insan ama kolayca kaptırır yüreğini.

Defansı ömrün ve kümülatif duygular.

Ben bir t-cetveliyim.

Ben racon kesen bir bütçe analiziyim.

Sağım solum rakam, sağdıcım mürekkep solumdaki yangını besliyorum yaşlarımla illa ki yatıya kalan yası da eşlik eden güneşin batmasından saatler sonra uzanıyorum ruh denen örtüye belki de üstünü örttüğüm duygulardır beni mecnun yapan ve sıfatlardan namlar örüyor insanlar ama ben sadece ismimle anılmak istiyorum ve insanlar buna kolay kolay izin vermiyor.

İzindeyim huzurun ki çoktan göç etmiş bu diyardan.

Gizindeyim benliğin ki bilek gücü filan da değilmiş yaşamak.

Hüzün bir rota.

Hüzün bir nota.

Haşmetli bir sağanak iken döngüde mahsur kalmak bu olsa gerek.

Hizaya gelmiyor duygular: illa ki alçalıp yükseliyor sesi bense perde çekiyorum yürek denen iklime derken kornişler yerinden sökülüyor ve içeri hüzün yağıyor.

Gözlerime baksan anlarsın belki de bu yüzden kaçırıyorsun gözlerini benden.

Kaç beden büyükse acılar asla geri dönümü olmayan ve değiş tokuş da yapamıyorum çünkü zaman aşımına uğradı nerede ise her şey ve herkes.

Herkes olmayı deniyorum olmuyor.

Herkes benim gibi olmaya öykünüyor asla tasvip etmiyorum.

Ki bana mı düştü kimin ne yapacağı?

Ben sadece duvardaki çatlağım.

Ya da duvar dibi saksısı bol sudan çürümüş iken yapraklarım ama köküme de pek bir sadığım bu yüzden azat edemiyorum kendimi o saksıdan ve cennet belliyorum bir avuç toprağı:

Ah, ben! Topraktan geldim toprak olacağım herkes gibi.

Neyse.

Konumuz bu değil aslında bir konumuz da yok fazlasıyla konuyla iştigal ve kasıtsız severken konuşmayı ve yazmayı ukala filan da addetmesin hani beni hiç kimse ama söylemeden geçemeyeceğim:

Bu günlere gelmek asla kolay olmadı.

Kendimi bildim bileli öğrenciyim hatta öğretmenlik yaparken bile adeta sınıfın demir başı bir öğrenci vasfıyla sevdi benim öğrencilerim ve ben de onları sevdim.

Zaten başıma gelen hep de bu:

Sevgi.

Mehter marşıyla bir ileri iki gittiğim.

Soluksuz kaldığım maratonlar.

Sabit bir işim hatta birçok işim varken bile gidip de girdim bilmem kaç bankanın uzman yardımcılığı sınavlarına elbet sonunda aklımı kaybettim banka koridorlarında.

Adı üstünde banka!

Ne işi olur ki insanların banka denen ortamda cennetle?

Hep yanlış yerlerde bulundum ya da yanlış olan bendim iyi de insanlar parmakları ile gösterirlerdi beni.

Sayfalarca döktürdüğüm nice CV.

Eklentisi bilmem kaç kurs ve diploma şu bu.

Bense onu aradım bir ömür yani beni bana sunacak bir üçüncü kişiyi.

İkiye varmadan ne işi olur ki insanın üçüncü ile?

Göç mevsimimse biteviye eşlik eden:

Aklımda tek olan: kaçmalıyım buralardan firar etmeliyim buralardan ve kimsenin beni bulmayacağı kimsenin beni bilmediği bir yere gitmeliyim ki bunu da yaptım.

Resmen inzivada geçti hayatımın çoğu ama sığınağım dış güçler tarafından bombalandı ve terk ettim bulunduğum nice mekânı.

Gel gör ki dertler bitmedi elbet sorun bendeymiş bir de demez miyim?

Ah, işte buldum kendimi.

Ne münasebet ki ben kendimi asıl o zor zamanlarda yitirdim öyle ki insanlar kuyruğa girdi ve bir bir terk etti beni tüm sevdiklerim.

Her anlamda terk edildim: hem fiziken hem de manevi anlamda.

Asıl terk etmesi gereken meğer benmişim: o da kendimi.

Gel gör ki bunu da başaramadım ve sabahına kaldığım yerden devam ettim ve anladım kimin beni asla terk etmeyeceğini.

Allah var gam yok.

Bir o kadar insanlar var gam çok.

Lakin insansız da yaşanmıyor bu cihanda ve beni üzen kim olursa olsun ona milyon kere şans vermişken insanlar bana bir şansı vermekte dahi zorlanırken…

Yine de yaşamak güzel sevmek güzel.

Ama ben en çok Rabbimi seviyorum zaten gerisi geliyor da ve umarım bir gün O’nun beni sevdiği kadar seveceğim kendimi ki ben bunu defalarca başardım geçmiş zamanda elbet O’nun izniyle bense illa ki O’nun izinden giderken…

 


( Sevgi İlla Ki... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 24.07.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.