Şiddete hayır
sloganıyla dünyanın çok yerinde protestolar yapılmaktadır. Bu protestoların
sebebi ya savaş, ya terör saldırısı veya keyf için yapılmış katliamdır. Evet,
günümüzde sırf keyfi için birilerinin canını yakanlar bulunmaktadır. Mesela İngilterede “happy slapping” denilen
saldırıda bir grup genç sırf keyf için birini darp edip bunu internette
paylaşmaktaydılar. Bu vahşet yaygınlaşıp
çok sayıda insanın yaralanmasına sebep olmuştu. Başka vahşet modası ise
Amerikada yaşandı: “knockout game”. Birine sessizce yaklaşıp kafasına aniden çok
sert bir yumruk atıp kaçma olan
“knockout game” vahşet modası da çok sayıda insanın canını yaktı.
Maalesef vahşet
hiç bir zaman durmadı ve durmayacaktır.
Şiddet olayları artmakla kalmayıp açtığı yaralar kapanmayacak kadar
büyüktür. Amerika’da sırf keyfi için veya
psikolojik sorunları yüzünden kalabalığa ateş açıp çok sayıda insanın canına
kıyıldığı haberi sıkça duyulmaktadır.
Psikolojik sorunlar yüzünden veya keyfi için toplu katliam artık sadece Amerikada görülmemektedir. Batı
Avrupa’da rast gele kalabalığa ateş açıp
çok sayıda insanın hayatına kıyılmıştır.
Şiddetin her türlüsü artmasına artıyor ama neden artıyor? Bu gelişme durdurulamaz mı?
Şiddetin artma
sebepleri çoktur ve hepsini irdelemek mümkün değildir. Şiddetin artmasındaki
önemli nedenlerin biri de medyanın insanlar üzerindeki etkisidir. Sinema
filmlerine fazla bakmıyorum ama en azından seyredecek kanal ararken dahi
olsa görebiliyorum. Televizyonlardaki dizilerin özeti
tek kelimeyle: şiddettir!
Biraz geriye doğru
gidelim; 70’li yıllarda Kung-Fu adında galiba bir dizi vardı. Bu filmin
başrolünde oynayan galiba Çinli biriydi. Bir kaç kez izledigimi hatırlıyorum: Çinli
her dizide zor durumda kalırdı ve son
çare bir iki Kung-Fu hareketiyle kurtulurdu. Bunun yanı sıra Hulk adındaki
dizide (defalarca seyrettim) aynı şey
olurdu, gariban Hulk’e hep kötülük yapılırdı. Zavallı Hulk, çok zor durumda kalınca istemeye
istemeye yeşerirdi, şişerdi: Hulk gorila
kadar güçlü ve kuvvetli olurdu. Gorila
olunca o zor durumun içinde çıkardı.
Bizim tv’lerdeki
aşk dizilerinde bile Hulk veya Kung-Fu dizilerinden en az 10 kat daha fazla
şiddet sahnesi vardır. Şiddet derken sadece darp etmeyi kastetmiyorum; bağırma,
çağırma, azarlama da (sözlü) şiddete girer. Filmlerde insanca yani: gülünen, şakalaşılan, muhabbet edilen, sakin sakin konuluşan
sahneler neredeyse yok denecek kadar azdır.
İstisnalar kaideyi bozmaz; TRT’deki Gönül Dağı dizisi bir istisnadır.
Yoksa bütün dizilerde hep aynı; bağırmalar, çağırmalar, itilemeler,
vurup kırmalar, silah çekip takır takır vurmalar ve bol bol ağlaşmalar… Ne
hikmetse herkes çok kolay bir şekilde silah bulabiliyor.
Gazetelere
gelince, bir defasında saydım: gündem haberlerinin nerdeyse yarısı şiddet
içerikliydi. Ne şiddet ama: liseli kızların saç baş dövüşmesi, minübuscülerin
müşteri kavgası, pazarcıların yer kavgası gibi haberleri oku oku bitmez! Şimdi yine saydım: mahalli internet haber
sitesindeki 30 haberin 15’i şiddet
içerikli… Farkındayım, asayiş haberleri en çok okunup yorum alabilen haber
türüdür. Vatandaşın ilgisini şiddet çekiyor olmalı.
Seyirciler şiddeti tercih ettikleri için mi medya şiddeti ön plana çıkarıyor yoksa insanlar hep şiddet seyrettikleri mi şiddet artıyor bilmiyorum. Tam anlamıyla fasık daire içindeyiz, medya şiddetin reklamını yaptıkça şiddet artıyor. Şiddet artıkça, medya şiddete fazla yer veriyor. Diğer yandan, insanlar silahlandıkça, şiddet artmaktadır ama şiddet artıkça silaha ihtiyaç artmaktadır.
Bu şer çarkı bir
şekilde durmalıdır. Medya bu mevzuda örnek davranış sergilemelidir. Şiddet haberlerine daha az yer verebilir. Her kavga,
her şiddet olayı haber olarak okuyuca hem de popülist bir tarzda sunulması
gerekmez. Şiddetin
azaltılabileceğini düşünüyorum, neticede şiddetin azalması hepimizin yararınadır.
Not: Dün Konya
Şehir hastanesinde hayatı karartılan
doktor Ekrem Karakaya’ya Rabbim rahmet etsin. Bu olaya tepki olarak
yukarıdaki yazıyı yazdım. Medya bu tür olaylardan kısmen de olsa sorumludur
diye düşünüyorum.
Abdullah
konuksever