‘’MÜCAHİD
BİR HAYVAN MERSİYESİ’’
ŞİİRİNİN HİKAYESİ VE BİZZAT
KENDİSİ.
Önce şiirin hikayesi:
Biraz uzundur ama...
18 Mart 1913- 11 Haziran 1917
Tarihleri arasında Yunanistan’ın başında
kral I. Kosntantin
Bulunuyordu. Bu arada 1987- Türk-Yunan Savaşı
sırasında da Balkan Savaşları
sırasında da Yunan ordusunun
başındaydı ve başarılı bir
komutandı işin doğrusu.
Ancak Yunanistan’ı I. Dünya
Savaşına sokmak istemedi. Çünkü Almanlarla
akrabalık bağları vardı. İşte
bu hareketi İtilaf Devletlerinin hiç hoşuna
gitmemişti. Bu arada
başbakanı Venizelos’un da
hoşuna gitmiyordu Kral Konstantin’nin bu
pısırıklığı.
Derken efendim Venizelos
İngiltere’yi gaza getirdi
ve İngiltere ‘’ Çekil lan
Tahttan. Yoksa Bombalarım Yunanistan’ı ‘’ Demeye
başladı.
Kral çaresiz tahttan çekildi
ve yerine oğlu
Aleksandros geçti. Yani Yunanlılar
15 Mayıs
1919’da İzmir’i işgal
ederken de daha
sonraki Batı Anadolu’daki
işgallerine devam ederken de Yunan tahtında Aleksandros vardı.
Başbakan Venizelos bir Yunan
asilzadesi ile değil
de sıradan bir
kızla evlendiği için
Aleksandros’a gıcık olsa
da onunla iyi anlaşıyordu.
Neyse efendim 7 Eylül
1920’de Henüz 27 Yaşında
olan bu Aleksandros Tatoi
Sarayının bahçesinde gezinirken
bir Maymun tarafından
ısırıldı. Kral efendi
‘’Alt tarafı bir
maymun ısırığı ‘’ Deyip
erkekliğe b.k sürmedi
ama ısırıldıktan hee sonra
acayipleşmeye başladı. Üç gün
boyunca ağzından köpükler
saçarak hırladı kafasını duvarlara vura
vura feryat etti ve
nihayet 30 Eylül
1920’de öteki aleme
yatay geçiş yaptı.
Eee ne
olacak? Yunanistan başsız
kalacak değil ya.
Devletin başına tekrar babayı geçirdiler. Yani
devrik kral Konstantin’i.
Böylece Aleksandros döneminde
Cumhuriyete geçmiş olan
Yunanistan tekrar krallığa
dönmüş oldu.
Venizelos Konstantin’in kral olması üzerine
başına gelecekleri hesap
ettiği için Yunanistan’ı terk
etti. Konstantin de başladı
Cumhuriyetçi avına. Yani
daha önce oğluna
destek veren her
ki varsa en
azından görevlerinden uzaklaştırdı.
Konstantin’in görevden aldığı
kişiler arasında Anadolu’daki Yunan
ordularının baş komutanı Yeoryos Hacıanestis
de vardı. Onun
yerine Trkopis’i baş
komutan yapmıştı. Oysa
Hacıanestis oldukça başarılı bir
komutandı. Mesela Türklere
karşı yapılan Eskişehir- Kütahya Savaşlarında ( 10 Temmuz 1921 ile 24 Temmuz
1921) Türkleri yenmiş ve Yunanlılar
Polatlı yakınlarına kadar
ilerlemişlerdi Mustafa Kemal
her ne kadar
‘’ Hacıanestis Anadolu’daki
mezarına koşuyor.’’ Dese
de...
Evet... Hacianestis mezarına koşuyordu
ama Anadolu’daki mezarına
değil ( Biraz sonra
göreceksiniz. )
26-30 Ağustos 1922 Tarihli
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık
Meydan Savaşında Yunan
ordularının başında Trikopis vardı ve herkesin
bildiği gibi 2 Eylül
1922’de Uşak’ta Mustafa Kemal’e
teslim olmuştu.
9 Eylül 1922’de Yunan
askerlerinin ve işbirlikçileri yerli
Rumların İzmir’den ABD ve İngiliz gemileriyle defolup
gitmelerinden sonra Yunanistan
bir kez daha
karıştı. Öyle ya bu
Anadolu macerasının kabağı
birilerinin başında patlamalıydı.
Tabii ki
kabak öncelikle Kral
Konstantin’in başında patlayacaktı.
Türkler karşısındaki bu
yenilgi üzerine 1922’nin Eylül ayında Yunanistan’da General Nikolaos
Plastiras ve Stilianos Gonatas önderliğinde gerçekleştirilen askeri darbe ile
Kral Konstantin ikinci kez tahttan indirilerek yerine oğlu prens II. Georgios’a
geçirildi.
II. Gregorios ‘u tahta oturtanlar
ondan kelle istiyorlardı.
Ancak istenen kellelerden
biri de babasının
kellesi olduğu için
Gregorios bu işi ağırdan alınca
onu da sıkıştırmaya
ve tehdit etmeye
başladılar.
Nihayet Gregorios babasını
Sicilya’ye sürgüne gönderdi
ve sıra geldi
diğer sorumlulara. Bu
işin baş sorulusu
tabi ki Venizelos’tu
ama o Paris’te şampanya içekle
meşguldü. Yani ona
dokunamazlardı. Ama ellerinin
altında bir sürü
günah keçisi vardı.
Kimler mi?
Yeoryos Hacıanestis, Başbakan Dimitrios Gunaris, Georgizos Baltatziz, Nikolas Stratos, Nikolas Theotokis, Petros Protopapadakis.
İşte bu
altı isim ‘’Altılar Davası ‘’ adı
verilen bir davada
yargılandılar ve 28 Kasım 1922’de
idam edildiler.
Yahu iyi
hoş da Türklere
karşı yenilginin en
büyük mimarı Büyük
Taarruz ve başkomutanlık
Meydan Savaşında Yunan
ordularının baş komutanı
olan Trikopis değil
miydi? O niçin idam
edilmedi? Ya da
herhangi bir ceza
almadı?
Trikopis herhangi bir
ceza almadı çünkü o
Mustafa Kemal’in koruyucu
kanatları altındaydı. Bir süre, 2 general, 11 albay, 4 yarbay, 12
binbaşı, 34 üsteğmen, 69 teğmen, 193 yedek subay ile 2000’den fazla er ve erbaş
Yunan askeriyle Kayseri’nin Talas Esir
kapında yaşadılar. 1923 deki Lozan Antlaşmasından sonra
ülkelerine
gönderildiklerinde
Yunanistan’da sular durulmuştu...
Mustafa Kemal, karısı Eleni ve ikiz
kızlarını Türkiye’ye getirmek
yerine Trikopis’i Yunanistan’a
gönderseydi muhtemelen o da idam
edilecekti.
Evet... Şimdi de Yunan Kralı
II. Aleksandros’un bir maymun
tarafından ısırılıp ölesi üzerine Said-i Nursi’nin yazdığı şiiri
okuyalım.
MÜCAHİD BİR HAYVAN MERSİYESİ
Ey maymun-i meymûn! ( Ey kutlu mayn )
Kâfirleri mahzun, Yunan'ı da mecnun eyledin.
Öyle bir tokat vurdun ki, siyaset çarkını bozdun.
Lloyd George'u kudurttun, Venizelos'u geberttin.
Mizan-ı siyasette pek ağır oturdun ( Siyaset
terazisinde pek ağır oturdun)
Ki, küfrün ordularını, zulmün leşkerlerini bir hamlede havaya
fırlattın.
Başlarındaki maskelerini düşürüp maskara ederek bütün dünyaya güldürdün.
Cennetle mübeşşer olan( Cennetle
üjdeleniş ) hayvanların isrine (safına) gittin.
Cennette saîdsin( Allah’a karşı görevini
yerine getirmiş ); çünkü gazi,
hem şehidsin.