Bir rengi yoktu hissettiklerin işin
kötüsü içi artık acımıyordu ve açabildiği kadar açtı gözlerini.
Gözlerine inen perdenin uçuşmasının
da bir önemi yoktu ne de olsa tek perde değildi gözlerine inen. Aklının
diyarlarında takılı kornişler ve uçuşan perdelerin nazlı dansı ve iniltisi
yeteri kadar hâkimiyet kurmuştu üzerinde.
Devasa bir pencere konakladığı ve
gagası olmayan kuşlar özgürlüğü kısıtlanmış ve kırık kanatları ile oldukları
yere mıhlanmış sayısız canlı.
Cansız idi sesi.
Cansızdı saçları.
Canı çıkarcasına verdiği mücadelenin
sonuna gelmiş ve kaybetmişti işte.
Yenik bir şövalye.
Yanık kokan kâğıt kokusu.
Vücudundaki yaraların dahi önemi
yoktu ve yankısı da yoktu sesinin.
Bir izotoptu belki de ya da istop
oynayan cılız bir çocuk.
Makaraya alanlar vardı onu her daim
yaşı kaç olursa olsun.
Bataryası bitik kimse gelir ve onu
dürtükler yetmez azıcık da taciz ederdi ve işte vücudundaki kan nasıl da
çekilirdi.
Kansızdı insanlar ve kayıtsız
oldukları kadar kanatan.
Özlemin adı idi acı. Acının adı idi
geri çekildiği ve süzüldüğü kadar yaşlar gözlerinden tek tanık da Tanrı idi.
İvedilikle yaşayan incelikle seven ve
itibar ettiği kadar itibar görmeyi dileyen elbet boştu bu olup biten ne de olsa
o da boşa düşen bir vatandaştı.
Yaşı da yoktu ırkı da.
İradesi ise pes etmişti bunca
yenilginin üstüne yanılgı mahsulüydü olup biten ve de zihninden geçen.
Hizaya gelmesi insanların inhisarında
hazımsız midelerin de güncesinde saklıydı.
Kimseye ilişmese de nerede bela varsa
gelir onu bulurdu.
Nutku tutuktu ruhu ise adeta yarılmış
yerküre ve uzandığı o tepe nokta aslında ölümün çağrısı idi ve ağrına giden her
şeyden herkesten kurtulması için belki de bu sesi takip etmeliydi.
İnzivada geçen ömrün göreceli huzuru
sadece geçici bir rahatlama idi.
Görkemli ruhunun ve güzel kalbinin
yansıması ise adeta uçuşan bir hayaldi.
İçindeki sıradağlar ve engebeler ve
dışarıda saklı iken hayat ve de esen hoyrat rüzgâr ona ne zaman iyi davranmıştı
ki?
Bir kımıltı ise içinde canlanan…
Rüştünü ispatlayamadığı sevgi mi
yoksa hak ettiğinden çok az değer ve sevgi gördüğü…
Çökük omuzlarında dünyayı taşıyordu
ve aşamadığı kadar engel de aşılmayı bekliyordu.
Gözünden düşen iki damlanın hesabını
soracağı kimse de yoktu yanı başında ve o sadece içindeki mahzenin açık bir
kapısının olup olmadığının hesabını yapıyordu.
Sırtındaki ağrı yayılmış tüm vücudunu
esir almıştı.
Göz göre göre yenik düşmüştü işte kendine
bu da yetmezmiş gibi acısı arşı alaya çıkmıştı.
Bir hüzün çeşmesi idi başında
beklediği ve içi hüzün dolu aştığı bentlerin nazarında aşamadığı engeller ve
süt liman olmasını beklediği bir hayat onu yeteri kadar hırpalamamış mıydı hem?
Kestirmeden gitmeye karar verdi ve
direksiyonu öyle bir kırdı ki derken bastı gaza ve işte bomboş olan yolda artık
rüzgârla yarışıyordu.
Bir imla hatası olmasını dilediği
hayat aslında onu imha etmek adına ilk günden beri beklemiyor muydu?
Ağrısı arttığı halde tek inilti
çıkmıyordu ağzından az sonra sona erecekti ağrıları ve artık acımayacaktı
yüreği en çok da açamadığı içi ve artık teslimiyetini gerçek kılacaktı ölüme ya
da sonsuzluğa.
Muteber olan kimse uzağında…
Sevgi ve umut ise şeytanın ona
kurduğu tuzakta hep alay etmişti uzaklardan gelen sesler an olup hayatını zehir
zıkkım etmişti.
Bir kehanetti işte az sonra
gerçekleşecek olan ve hızını daha da arttırdı arabanın artık tek engel yoktu
önünde ve işte git gide yaklaşıyordu onu bekleyen uçuruma. Neyin önemi vardı ki
bu saatten sonra ve daha ne kadar dayanabilirdi ki onu bekleyen mutsuz sona hem
yeteri kadar bedeli nasıl da ödemişti.
Ansızın kulak kabarttı arkadan gelen
sese. Neyin sesiydi ki bu?
Ambulansın sireni acı acı ötüyordu.
Yoksa bu bir işaret miydi? Ve yeniden kırdı direksiyonu gel gör ki ambulansın
da hızını azaltmaya hiç niyeti yoktu ve ani bir refleksle frene bastı adam ve
lastikler kıvılcımlar çıkara çıkara zar zor durmayı başardı.
Yanından hızla geçen ambulansa baktı
belli ki evren ve Tanrı ona yeni bir şans tanımıştı derken cep telefonunun
çalması ile dikkati dağıldı. Arayan belli ki acele ediyordu bir anda kapandı
telefon derken yeniden kulakları sağır edercesine çalmaya başladı. Açmaya
niyeti yoktu ne de olsa hayatta onu bekleyen ve umut vaat eden ne birileri
vardı ne de herhangi bir şey.
Gelen mesajla yeniden uyarıldı beyni
ki inanılmaz uyuşmuştu ve beyin dalgaları artık hayata sirayet etmiyordu adeta
beyin ölümü gerçekleşmişti yaşadığı bu adrenalin dakikalar dolu olay
neticesinde.
Mesajı okumak için can atmasa da bir
şey onu adeta itekliyordu gelen mesajı okuması için ve ekranda gördü mesajı
gönderenin kim olduğunu. Sırtındaki ağrı artık dayanılacak gibi değildi üstelik
an itibari ile bulunması gereken tek yerdi hastane ve ameliyathane ve ansızın
okudu gelen mesajı ve yüzüne adeta kan geldi saniyeler içerisinde.
‘’Çok şanslınız Emrah Bey. Aradığımız
donör az evvel bulundu. Az evvel gerçekleşen bir trafik kazasında hayatını
kaybeden hastanın kalbi sizin için atmak adına bekliyor elbet bizler de
bekliyoruz sizi. Her şey geride kalacak lütfen acilen gelin hastaneye hatta
size konum attık az evvel kazanın gerçekleştiği noktayı. Size öyle yakın bir
yerde gerçekleşmiş ki kaza. Elinizi çabuk tutun. Yeni bir hayat ve bizler sizi
bekliyoruz.’’
Ne yani, az evvel peşinden gelen
ambulans mıydı onu bekleyen son şans?
Üstelik kazanın oluş saati ile
arabasını uçuruma sürüklemeye gitti yol da nasıl aynı istikametteydi.
Sırtının ağrısı ve sıkışan kalbi
artık son uyarıları veriyordu işte demek ki saatler evvel hastaneden firar
etmemiş olmasaydı…
Devamını tahmin etmek kolay değildi
elbet ama artık yeni bir şansı vardı ve elini çabuk tutmalıydı yeni bir kalp
krizi geçirmeden acilen dönmek zorundaydı hastaneye.
Kalbini bozmuştu ve Yaratana karşı
gelip intiharı seçmişken evren bir kere daha göstermişti mucizelerle dolu
olduğunu üstelik inancını dahi yitirmişken son zamanlarda ve her şeye rağmen
Tanrı onu af etmişti.
Ya, o af edecek miydi kendini ve
yeniden hangi yüzle bakacaktı Tanrının yüzüne?
Her şey saatler içerisinde olup
bitmiş ve artık yeni bir hayatın da eşiğinde idi.
Mademki herkes bir ikinci şansı hak
ediyordu içindeki çocuğa şans veren bu sefer kendi olacaktı ve hiç olmadığı
kadar umut dolu direksiyonu bu sefer hastaneye kırdı.