Emanet Gülüşler
Ontolojik (varlık
bilimsel) sanat incelemesinde, sanat yapıtı aşağıdaki beş tabakada incelenir.
Son yıllarda üniversitelerin tez çalışmaları da bu yöntemle yapılmaktadır.
Aşağıda şair Afet Kırat’ın
bir şiirinin ontolojik yöntemle çözümlenmesi vardır.
EMANET
GÜLÜŞLER
Serçeler
cıvıldarken yeşeren ağaçlarda,
Buz
yanığı şiirler sekiz oktav düşüyor.
Notalar
oynaşırken dalgalanan saçlarda,
Dilimde
pusu kuran nağmelerim üşüyor.
Hasreti
anlatıyor dudağımda bir ıslık,
Neden
her taraf kara aydınlıkken ortalık.
Neden
ben büyüyorum yalnızlığın gözünde?
Neden
bana göz kırpmaz gülistandaki güller?
Adım
mı anılıyor hicranların sözünde?
Alevlenip
yanarken neden sarıyor küller?
Rüzgârlar
esin biraz beni kuzeye sürün,
Özlediğim
günlere yeni baştan döndürün.
Bir
tutam neşe verin boş duran avucuma,
Güneşin
iplerinden renk renk salıncak kurun,
Işıklar
yapıştırın ince parmak ucuma,
Fırtınayı
yok edin beni rüzgârla vurun.
Altın
tepsi içinde kim sunar ki bereket,
Gökte
ateş olmazsa ısıtmaz beni ceket.
Tutuşan
tutkuları zümrüt ırmağa atın,
Dalgalarla
söylesin şarkıları şen şakrak.
Duygu
damlalarını deniz tuzuna katın,
Kimsesiz
sevdalarla sarıp sarmalayarak…
Dudağımdan
koparın emanet gülüşleri,
Kucağıma
bırakın tatmam için düşleri.
Afet
Kırat
Ses tabakası: Hece ölçüsünün 7+7 durağıyla
yazılmış dört birimlik bir şiirdir. Her birimde altı dize vardır. Dizelerin;
ababcc, dedeff diye devam eden örgüsünde tam ve zengin uyaklar kullanılmıştır.
Şiirin tümüne kalın “a” ünlüsü (103) hâkimdir. “Notalar oynaşırken dalgalanan
saçlarda” dizesinde on kullanımla, “Kimsesiz sevdalarla sarıp sarmalayarak”
dizesinde dokuz kullanımla “a” sesinin asonası belirgin şekilde duyulmaktadır.
Şiirde en çok kullanılan ünsüz ise yumuşak sürekli “r” (70) ünsüzüdür. Yumuşak
ünsüzlerle birlikte şiire yayılan sert ünsüzler harmoni oluşturmuştur. Yine
neden soru zarfının kullanımı da bir başka ahenk unsurudur. Soru dizelerindeki
okuma vurgusu da şiirin ahengine çeşitlilik katmaktadır.
Anlam
tabakası:
Birinci
birimin dikkat çeken özelliği karşıt kavramların kullanımıdır. Büyük küçük,
siyah beyaz tek başlarına karşıtlığı oluşturmazlar. Tezatta kavramsal zıtlık
aranır. Ağaçların yeşermesiyle birlikte kullanılan “buz yanığı” yine dalgalanan
saçlarda notalar oynaşırken “nağmelerim üşüyor” imgeleri bir karşıtlığı
anlatmaktadır. Ortalık aydınlıkken her tarafın karanlık hissedilmesi de bir
başka karşıtlıktır.
İkinci
birimin dikkat çeken özelliği ise soru cümleleridir. Her soru cümlesi istifham sanatını
oluşturmaz. İstifham sanatının olabilmesi için, dizelerde olduğu gibi cevap
beklenmemesi gerekir.
Üçüncü
birim adeta masalsı bir havaya bürünmüştür. Olmayacak istekler gibi görülse de
zengin çağrışımlar hissettirmektedir. İyi şiir düşündürür, hissettirir,
çağrıştırır. Şair ruh dünyasını yoğun olarak bu birimde dile getirmiştir.
Son
birimde şairin “zümrüt ırmağa atın” dediği Yeşilırmak’tır. Şair ise güneydeki
bir sahil şehri olan Mersin’de yaşamaktadır. Kendi için yabancı olan bu kentte
yalnızlıktan sıkılmış, sıcak komşu ve akrabaların da bulunduğu Amasya’ya
duyduğu hasret dile getirilmiştir. Bu birimde Mersin için kullandığı “Kimsesiz
sevdalarla sarıp sarmalayarak” dizesi de uzak çağrışımla bir sevda şehri olan
Amasya’yı ve Amasya’da yaşadığı söylenen Ferhat ve Şirin sevdasını
hatırlatmaktadır.
Şiirde;
“buz yanığı şiirler”, “dalgalanan saçlarda notaların oynaşması” gibi imgeler de
kullanılmıştır. İmge bir betimlemeden ziyade şairin içinde hissettiği bir his
veya oluşun dışa vurumudur.
Şiirin
ilk iki biriminde içinde bulunduğu yalnızlık ve buna bağlı bunalma, sıkılma
anlatılırken, son iki birimde neleri arzu ettiği, istediği dile getirilmiştir.
Kısaca, uzak diyarda hissedilen yalnızlık duygusunun etkisiyle oluşan bir
hasret şiiridir.
Nesne (obje)
tabakası:
Şiirin
hâkim objesi şiir öznesi olan ben’dir. Her ne kadar ismi söylenmese de Mersin
ve Yeşilırmak mecazı mürseliyle Amasya, şiirin diğer öne çıkan objeleridir.
Birim içerisinde kullanılan oktav, nota, name, ıslık gibi anlamca ilgili
sözcükler de şiirin yan objelerindendir.
Karakter
tabakası:
Serbest
şiir; 2. Dünya Savaşının Avrupa’daki tüm değerleri yıkması üzerine, şiirin de
kurallarının yıkılması sonucu ülkemizde 1. ve 2. Yeni ile kesin zaferini ilan
etmiştir. Buna rağmen ülkemizde Aşık Tarzı Halk Edebiyatında hece geleneği
devam etmektedir. Günümüz şairlerinin bazıları da hece şiirine gerek birim
sayısı ve gerekse uyak düzeni bağlamında yenilikler getirmeyi
sürdürmektedirler. Afet Kırat bu modern hece şiirinin bir temsilcisidir.
Yukarıda anlam tabakasında da söz edildiği gibi şair aslen Amasyalıdır. Bir
süredir Mersin’de yaşamaktadır. Yalnızlık duygusunu derinden hissetmesi, kendine
şiirlerinde yansımasını da gördüğümüz renkli bir iç dünya kurmasına neden
olmuştur. Amasya özlemini ise şiirlerinde sıklıkla dile getirmektedir.
Alınyazısı
(kader) tabakası:
Şüphesiz
vatanın her karışı bizimse de, yine de insanın çocukluk ve gençlik
hatıralarının yaşandığı kendi şehri o kişiye bir başka güzeldir. Şehirlerinden
uzak olanlar içlerinde bir yalnızlık, bir boşluk duygusunu derinden
hissedebilmektedirler. Suyun çatlağını araması gibi, insan da kendi şehrini
hasretle aramaktadır. “Gökte ateş olmazsa ısıtmaz beni ceket” dizesi de yine
çağrışımla, yardımın tanrıdan gelebileceğine yani bir anlamda kadere gönderme yapmaktadır.
Rumuz: Ufuk Yüksel - Editör
(
Emanet Gülüşler başlıklı yazı
Afet Kırat tarafından
6.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.