AKIBET


Damağımda kan vardı dün, kekremsi, ılık.
Damarlarımda zamanın kendisi akardı.
Gördüğüm her saray bir viraneydi ve yıkık.
Firavun, Nemrut sanki camlarından bakardı.

Nice ihtişamlar bilirdim günahkâr, fasık.
Sanırsın cümlesi zebercedden taç takardı.
Bir tespihti mekan ve manzaralar karmaşık.
Kibir üçü beş, beşi on ve onu kırk sayardı.

Ah doğru cübbesi giymiş yalan, ah münafık.
Ağuyu bal belletip zihnimize katardı.
Bilemezdik hangi söz ak, hangisi karanlık.
Cehalet dağ gibiydi, boyumuzu aşardı.

Örtülüydü dünyanın sinsi yüzü, sırnaşık.
Libasları allı pullu, nice göz boyardı.
Ömürler istiflese kursağına birazcık
Doymak bilmez, hemen diğerlerini arardı.

Neredendi bu felsefe? Şekilsiz, sapık.
Sireti belirsiz, suretinden kir damlardı.
Dillere pelesenk olmuş söylevi, ufacık.
Sanırsın dünyaya yön veren bu zırvalardı.

Elbet gelir o gün, umutla korku ardışık!
Mümin kalpler bilir! Şerler gizli hayırlardı.
Hakk'ın vaadettiği akıbette parlak ışık!
Işığa giden yolda rehber evliyalardı...


Mahmut UZUN

( Akıbet başlıklı yazı Mahmut Uzun tarafından 1.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.