Hangi renktin ufukta salan güneşin sarkıtı hangi iklim?
Sevecen neşrinde yüreğin
Tüylerimi diken diken eden
Bitimsiz sessizliğin.

Hicranın alfabesiydin hazana hüküm giydiren
Baharın verdiği sersemliği yazarak giderdiğim
Yakardığım her gün her an
Rabbimden huzur dilendiğim.

Gönlün sancağı idin
Şeceresinde mazinin
Küllenen yetim sözcüklerim
Şahlandıkça gün
Ve işte kavuştuğum gece ve nazenin yüreğimin
Dilemması huzura ve aşka duyduğum özlem

Giderdiğimse her yazdığımda yüreğime attığım bir tohum
Cenin duygularım
Cahil sevdam
Cesaret bildiğimdi yüreğe sokulan iğnenin
Ucunda kanamalı bir imge
Köpüren denizlerden
Düşen payıma gün ve gece
Şahit tutulası karanlık gecenin şiarı
Hazzın derinliği bilinmeze gebe
Acılarımla beslendiğim doğru
Demlendikçe hüzünde
Depreşen dünüm
Darboğaza her düştüğümde
Yeniden doğmanın mucizevi rahmeti
İşte serildiğim o devasa rahle…

‘’Bütün bu karışıklığın üstesinden gelmek için şiir yazıyorum. Benim gibi sağı solu belli olmayan biri için ve bir göçebe için şiir iyi bir yol arkadaşıdır. Yerin yedi kat dibine de gitsen, göğün yedi kat üstüne de çıksan seninle gelir. Şiir imkânsız bir şeydir, mümkün değildir, çaresizdir. Bunu hissediyorum ben hep onda kendi umutsuzluğumu buluyorum.’’(Alıntı)

Düşlerim meyve veriyor işte gerçeklerle kırıştıran hayallerden örüyorum saçlarımı ve sağanağı tevekkül bilip sağdıcım yalnızlığın da hatırına kat çıkıyorum gök kubbeye.

Asam kayıp.

Şiarım da.

Şerh düştüğüm her günden ne olacak ki ne de olsa sudan sebeplerle güme gitti ömür.

Dar bir koridorsa iklimin arka bahçesinde saklı ve işte peşindeyim tüm o gizemin, hani insanların taktıkları maskenin gerisinde gizli.

İban numaram kayıp.

İhbar ettiğim 155 ise cevap vermiyor ve meşgule veriyor evren bense her müşküle düştüğümde tuşluyorum tek tek belli ki tuş edildim yine çıktığım er meydanında ne olurdu sanki meydan bir kere de bana kalsaydı?

Meydan vermeyenler en önde.

Meali ömrün belki de mendireği dünün.

Mensubu olduğum mu ve işte sondan başa saymaya başlıyorum.

Rüzgârın kıvırdığı saçlarım, mevsimin kıvırttığı ve Mayısa kucak açmışken hala kışlıklarım üstümde be naftalinlemediğim akıl pınarım ve duygu çeşmem hüzünse eşlik eden bir resital ve kâinat orkestrası eşlik ediyor aralıksız.

Melun gölgeler var peşimde.

Şifresi kayıp kilitli kasamın ve asam da saklı içimde.

Asi yüreğim hıçkırıyor azat edemediğim bir kuş saklı yürek denen kafeste.

Dara düşüp genişlesin diye içim derlediğim şarkılardan bir ömür örüyorum ve işte gün deviniyor gecenin ışıldağı iken yürek iklimimde seken cümleler…

Bense şiir olup akıyorum gecenin gözlerinden yağan yağmura karışıp sonsuzluğa göçtüğümü sadece O biliyor elbet teslimiyetim yürek rızası ile…

( Neden Mi Şiir Yazıyorum... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.05.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.