Kazancımın
Elimden Kibar Soyguncular Tarafından Soyularak Alındığını Açıkça Söyleyen Bir
Vatandaş Olarak Söylüyorum
Bu çalışmalarımın Rabbim yardımıyla
ona olan duam ve dileğimle, piyasada alım gücünün vatandaşın alım gücüne
yönelik satışların yapılarak, merhametini vicdanını yitirmemiş satıcıların
çoğalması ve alımın kolaylaştıranların satışıyla bereketlenerek, devam etmesini
ve iman ederek imanın merhametle saran kardeşliğini bilerek, iman eden Müslümanların
gerçek Kur’an ahlakıyla iman ederek, insanlığın problemlerine çözüm olacak
tohumları yeryüzüne ekmesini ümit ediyorum. Yoksa İslami olmayan iman etmeyen
merhametini yitirmiş kişilerin, piyasada bir mala yüzde on yerine ya da yirmi
yerine yüzde iki yüz üç yüz hatta daha fazlasını ekleyerek satarak, açgözlü
haliyle doymasını beklemek saflık olacaktır.
Günümüzde insanlığın tamamen
bitirmeye yönelik adımları atanlar, özellikle sömürgeci batı ve yandaşları, bizlerinde
kendileri gibi olduğunu sanırken biz Kur’an ahlakı ile iman edenler önce
toplumun mutluluğunu, ondan sonra bireyin mutluluğu zaten yerine gelir diyen
imanın İslam’ın anlayışı sarışıyla olması gerektiğini söyleyerek, bu söylemimizi
duyuramasak ta, insanlığın temel ihtiyacı olan malları alması yönünde, her gün
yüzde iki yüz üç yüz zam yaparak daha sonrasında gramajdan kısarak daha
fazlasıyla satması yönünde satıcıya gereken cezayı İslam’ın penceresinde
bakarken yetersiz olduğunu söyleyebilirim. Böylesi insanları hapse atarak, onu
günde üç öğün fakirin rızkından alarak fakirin verdiği vergiden sağlanarak
kazanılandan vererek doyurmak hiç de adil olmasa gerek diyorum. Bu konuda
hükümetlerin karaborsacılara ve yüksek fiyata satan üretici ve toptancının
cezalandırılmasında yetersiz kaldığının altını çizmek istiyorum.
İslam’ın amaç ve gayesi toplumun
refahı ve mutluluğa kavuşması için iman eden bireyin bunu sağlamak için, gece
gündüz çabalayarak sağlaması yönündedir, önce kendi refah mutluluğu değil, toplumun
refah mutluluğu yönünde olmasını yönündedir. Bunu sağlamayan sistemler
dünyamıza bakınca bu mutluluğu sağlamak yerine, bozmaya yönelik adımlarıyla
sadece dünyaya yönelik kazanımlarla insanı ezmeye elinde var olanı alarak, onu
fakirleştirerek kazanacağını sananların aptallıklarıyla dolu iken, Müslüman’a düşen gören, bu anlayışın
yıkılarak istenilen mutluluk ve refahın sağlanmasına yönelik gece gündüz
çalışarak yıkması için çaba sarf etmesine bağlıdır ve İslam’la, imanı gönderen Âlemlerin
Rabbi de bunu bizden istemektedir, bunun başka bir izah yolu yoktur.
Gördüğümüz
gibi dünyada insanların inançsız ve merhametten yoksun olanların sistemi
sömürmesi ile insanlığın bağrında derin yaralar açılmıştır, bu yarayı ancak
iman eden, bu imanı merhameti ile Rabbine kul olarak gerçek özgürlüğüne
kavuşmuş Müslüman’dan başkası yapamaz, çevremizde Müslümanım diyerek sistemin
dünyanın kölesi olmuş Müslümanlardan söz etmediğimizde bilirsiniz. Biz insanların
kendi çıkarına olan dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmaya sağlayan bir yönetim
olan ve toplumun sağlığını koruyacak olan, İslami iktisadı ve ekonomik
kurallarla kendine yönelik kutsallaştırılmayan, zenginin mal benim istediğim fiyata satarım serbest piyasa demeyen dedirttirmeyen
bunu diyenlere en ağır cezayı anında
vererek hapis hanede günde üç öğün yemeği vermeyerek çalıştırarak, emek alın
teri nasıl kazanılırı öğreten sisteme kavuşmadan bu pahalılıktan ve
merhametini yitirmiş insanlardan kurtulmamız asla mümkün olmayacaktır.
Bu nedenle ki insanlığın derdine
ilaç olacak adımı atan Osmanlı imparatorluğunun dört kıtaya sağladığı barışı
bizlerde sağlayarak, içimizdeki çürükleri
anında sömüren batıya göndererek bir daha ülkemize girmesine izin vermeden, bu
insanlığın derdine ilaç olamayacağımıza kesin bir gözle söylüyor ve altını
kalın çizgilerle çiziyorum. Kendi çıkarına çalışarak sadece bu niyetle
içimizde olan kim varsa anında bu ülkemizde ihraç ederek sömüren batıya
kurtulmalıyız başka bir çaremizde yoktur bundan başka.
Her bir toplantıda İslami iktisat
ve ekonomi modelini hayata geçiremeyen çalışmaların hala bir sonuç alamaması
yönünde hala yetersiz kalmıştır. İnsanımız parasını sadece faize yatırarak bir
ekonomik kalkınma için gerekli fabrikaları kurmak için bir adım atmadıktan
sonra, kazanılması asla ve asla mümkün değildir. Önce iç birliğimiz kardeşliğimiz ardında kardeşliğimizle kurulan
fabrikalarda çalışanımızın ihtiyacını gerçek manada karşılan adil ücreti alın teri
kurumadan verin diyen İslam’ın emri doğrultusunda vererek, ancak bu batı ve
sömürgeci güçleri sistemlerini yıkamayız.
Bunlar benim şahsi görüşüm iktisatçı değilim, kazanıp harcarken daha harcamadan parası eline geçmeden soyulan bir vatandaşım, ne demek istediğim umarım anlaşılmıştır. Üç dört aydır 35 TL aldığımız Ayçiçek yağı, yüzde 400 zamla 175 TL ye satılmasını nasıl açıklayabilirsiniz? Dolarmış kurmuş, ihracatmış yok savaşmış falanmış “mış mışta mış” batının bilmem neyiymiş bizi ne ilgilendirir ki? Bizler bu batıya olan bağımlılığımızı yok etmedikçe, insanımızın rahat yaşamına göre adım atmasını sağlamadıktan sonra, bizdeki imandan söz etmemiz mümkün müdür? Herkes çıkmış meydanlara pahalılık diyor, çaren nedir önce onu söylesene? Senin de böyle bir programın zaten yok sen neden söz ediyorsun ki? Ben burada siyasete girmekten öte, insanlığın derdine çare olacak çözümleri getirmeyen siyasetin, zaten aldatmadan başka bir şey getirmeyeceği inancı ile yaşıyorum ve yaşarken daha elime kavuşmayan kazancımın elimden kibar soyguncular tarafından soyularak alındığını açıkça söyleyen bir vatandaş olarak, söylüyorum. Bugün burada noktayı koyalım sonrasında inşallah devam ederiz, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç
Not: Görseller internetten alıntıdır.