Değil birkaç santim milim sapmadan;
Dünyanın dönmesi boşuna değil…
Veysel’in gözünde yanan güneşin;
Ansızın sönmesi boşuna değil…
Şükür hamurunu hamd ile karıp;
Yanan yüreğini imanla sarıp;
Kulunun Rabbini, secdeye varıp;
Beş vakit anması boşuna değil…
Goncalara muhtaçlığı güllerde;
Bahçenin kuvveti kokan ellerde;
Leyla Leyla diye, gezen, çöllerde;
Mecnunun yanması boşuna değil…
Mevlana’nın ‘Gel’ diyerek çağırıp;
Yüreğiyle sofrasına buyurup;
Bir sözüyle bin yüreği doyurup;
Hakikat sunması boşuna değil…
Muhakkak duyulur ansızın o ses;
Ne emelin kalır ne de bir heves;
Hayat sahnesinde biterken nefes;
Perdenin inmesi boşuna değil…
Mezar taşlarına sessiz bakarken;
Giden gelmez, yüreğini yakarken;
Gözlerinden çağlayanlar akarken;
Yağmurun dinmesi boşuna değil…
Menekşede morun gülde sarının;
Bütününe muhtaç olan yarının;
Kanat kanat emek veren arının;
Balına konması boşuna değil…
Ali ALTINLI – 17.05.2022
Saat: 17:31