Kilitli bir günlük yürekten sızan
belki de yüklük: kömürlük penceresine yakışan süslü bir kadın mı yoksa
gözlerini siyaha boyayan yoksa çevremdeki insanlar mı gözlerini benden devamlı
kaçıran?
Sesleri kesilmeyen nicesi: alayının
alayına maruz kaldığım.
Sözcüklerin ufaldığı ve içimdeki
kayadan dökülen kum taneleri gibi.
Miadı dolmuşken bu sevginin
yetinemediğim kadar mutsuzluğuma mutsuzluk ekleniyor ve dantel misali yüreğimi
işliyor hayat.
Ah, hayat!
Devasa bir sandık içinde saklanmış
binlerce anı bense andaki mevcudiyetimi ispatlamak adına yaşıyor ve yazıyorum
ve işte yüreğimin amblemi sadece devasa bir sıfır sayısı.
Hayatımda sadece bir kere sıfır aldım
o da kopya çekerken yakalandığım gündü ve öğretmenin kitabı başımda paraladığı
ve tövbe ettim o gün, bir sonraki sınavda ise alnımın akıyla en yüksek notu
aldım.
O günlerin özlemi var içimde aslında
kendime duyduğum özlem, sevgili Kafka ve bana ihanet etmeyenlerin başında
geliyorsun çünkü ölülerin sadece ruhu sızlar ve ben onları rahmetle andıkça
nasıl da yetişir Tanrı.
Yatışamadığım bir gün ömürden ömür
gitti yine bu gün.
Kısıtlı paramla bir kitap almaya
meylettim ki teknolojinin nimetlerinden yararlanıp da sanal ortamda sipariş
vermeyi dahi beceremedim ve Kafka, sen sanal mısın yoksa yüreğimin en sancılandığı
zaman ruhuma konan bir kelebek misin? Uzun ömürlü olmadığın için şanslısın
belki de ve ben bu kadarcık kısa süreye nasıl bu kadar yazı ve cümle
sığdırıyorsam bil ki yere göğe sığamadığımdandır tüm bu yazdıklarım bir de
yazılmayı bekleyen.
Canım bu gün defalarca yandı farklı
kişilerdi yüreğimdeki yangına benzin dökenler üstelik çoğunu tanımıyorum bile
ve mikado çöpleri gibi duygularım dağılıyor sonra usulca onları toplayıp
benliğimi yeniden inşa etmek adına masanın başına oturuyorum ki eşref saatim belki
de evhamlı varlığımdaki kasırganın ardından sağlam ne kaldıysa.
Devasa bir dipçik aslında kalem.
Yürek desen en sefil organım ve de
sermayem olan beynim kolaysa ikisi arasında denge kur yeni baştan.
Dünde kalan hayatıma şöyle bir
b/akıyorum da…
Mantığımın sesini dinlediğim bu
bağlamda babamın her emrine itaat ettiğim. Düşün artık sırf babam istiyor diye
sevmediğim bir mesleğin eğitimini aldım sonra da babam ölünce kendimle beraber
mesleğimi yaktım elbet çırpınışlarıma şahitti Tanrı ve inanılmaz yardım etti
bana ve ben duygusal anlamda mesleğime âşık olmayı becerdim ve sevmediğim halde
sonradan âşık olduğum mesleğimi bir şekilde ifa ettim.
O uzun süreç ve sektiğim sayısız
ortam hali hazırda da aradığım hiçbir şeyi hiç kimseyi bulamadım ve
barındıramıyorum içimde.
Ek olarak kendimi de kendi içimde
kaybetmişken hala insanlardan medet umuyorum.
Cennetin hangi köşesindesin, söyler
misin?
Ya, benim yaşadığım cehenneme ne
demeli?
İçimde yaşattığım cenneti ve o
coşkulu şelaleyi bile kuruttu ya insanlar en başta yazma vesilesi ile
tanışıklığım olan onca insan: bazısı bana ilk gün sırtını dönmüştü çoğu ise
sonradan gösterdiler gerçek yüzlerini ve hepsi sanaldı benimse gerçek dünyada
muhatap olduğum hiçbir insan bana bir kere bile ‘’aferin’’ demedi. Zaten ne
zaman aferin aldım ki insanlardan altı üstü ağrı ilacı olan aferinin müdahalesi
ile kalbimin ağrısını dindiremeye çalıştım ama.
Senin yaşadığın yüzyıl bir de benim
yaşadığım ve çağırdığım sensin, Kafka bu yüzden kulakların çınlıyor ama sen ses
etmiyorsun gerçi epeydir ben de seni anmıyordum ama…
Yaşayan insanlar ve sevdiklerim hep
canımı yakarken ara ara oluyor işte: senden ve yanındakilerden medet umuyorum
ve evet, sen ve sizler duysanız bile yürek sesimi yanıtlamıyorsunuz ama inan ki
ben buna alıştım artık, sevgili Kafka.
Misal…
Çalıştığım dönem çalıştığım o devasa
banka bir Allah’ın selamını almayan kariyerli dostlarım.
Şimdilerde de değişen bir şey yok:
kime selam versem ya da bir soru hatta hatırını sorsam geri dönümü sessizlik
kısaca verilen en büyük tepki ve sanıyorlar ki yolumdan döneceğim ve
mücadelemden vazgeçeceğim.
Farklı şeyler var aklımda kalemime
dair belki de senin gibi yazdığım her şeyi en güvendiğim insana emanet edeceğim
sonra da göçeceğim bu dünyadan zaten neyin garantisi var ki hayatta?
Ve neye sahibiz gerçekten bu ölümlü
dünyada?
Bak, işte sahibesi olduğum ne çok
şeyi çaldılar ben üstelik maddi manevi anlamda hep ama hep yük bindirdiler
omzuma.
İnsanların sevgisi bile çakma,
sevgili Kafka ve beni sevdiğini söyleyen onca insan onca arkadaşım kim bilir
nerelerde yeniden kimlere aynı sözü veriyor kim bilir?
Bense sözümün arkasında hep durdum ve
insan olarak rüştümü ispatlayıp asla ihanet etmedim hem dostlarıma hem
tanımadığım onca insana hep saygı duydum ve işte bu yüzdendir kendime olan
saygımı hep ama hep korudum ve en başta kendimi öylesine seviyordum ki…
İnsan içine karışıp da sevgimi
insanlara verdikten sonra her şey boyut değiştirdi ve ben de boyut atladım
şimdilerde idare ediyorum işte artık nasıl bir iletişimse kendimle ve dünya ile
aramda olan.
Bildiğim her şey meğer nasıl da
farazi imiş ve bana öğretilen ne varsa gerçi kim olursa olsun pek bir faziletli
ve saygın ve sevgi dolu ama ben artık içlerindekini okumayı becerdim kimine
göre bir paranoya olarak adlandırılsa da içime doğuyor sonra da başıma geliyor
içime doğan ve benim için her gün hayat yeniden doğuyor benim gibi en çok da
kalemle hasbıhal edip kısa süreliğine ve işte yeniden inşa ediyorum benliğimi
ve geceden ve bir gün sonraya hazırlık mahiyetinde.
Hayal dünyamdaki enginliği ise bir süreliğine
erteledim çünkü kurduğum hiçbir hayalin gerçekleşme imkânı yok bu saatten sonra
ve bil ki benden kaynaklı değil bu.
Tanıdığıma emin olduğum kim olursa
olsun beni son zamanlarda öylesine yanılttılar ki hatta yazmayı bırakma
noktasına geldim son birkaç aydır ve defalarca kendimi sorguladım bir ömür
yaptığım gibi ve kalemimin de ucunu defalarca kırıp yeniden döşedim sayfaları
ve yüzlerce sayfa yazımı uzay çöplüğüne bıraktım.
İpin ucu henüz kaçmadı ve dizginler
benim elimde ama gücüm de yok eskisi gibi ki ben yazmak adına yelken açmışken
hayata şimdilerde yaşamanın ne denli zorlaştığını görüp kendimi geri çekiyorum.
Sefil bir sözcükten doğdu yine bu
mektubum ve seni mezarında ziyaret edemesem de yazdıklarınla avunuyorum,
sevgili Kafka ve umarım üşümüyorsun da yattığın yerde ya da her nerede
dolaşıyorsa ruhun ve bil ki an itibari ile ben de bedenimi ve ağrılarımı
hissetmiyorum hatta kalbimin atışını bile hissetmiyorum: hani, kırıldığı yerden
defalarca kırılan kalbimi ve ben kırgın bile değilim artık insanlara ve hayata
ve ben sadece kendime kırgınım sırf insanlara, insan oldukları ve güven telkin
ettikleri için inandığımdan…