HAC VE UMRE YAPMAK

Mukaddime: 

 

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

 

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

 

Bundan sonra:   

Hac: Hususi bir takım ameller için, hususi bir şekil üzere muayyen bir vakitte Allah’ın evi Kâbe’yi ziyaret etmektir.

Haccın Şartları

1) Müslüman olmak.

2) Akıllı olmak.

3) Buluğ çağına ermek.

4) Hür olmak.

5) Güç yetirebilmek. 

Yani: Mal, binek ve emniyet açısından.

6) Kadın için mahremle beraber olmak.

Haccın Rükünleri

1) İhrama girmek. (Buhari 1464)

2) Arafat’ta vakfe yapmak. (Buhari 4214)

3) İfada tavafı yapmak. (Müslim 1308/335)

4) Safa ile Merve arasını sa’y etmek. (Buhari 1568)

Haccın rükünlerinden biri düştüğü vakit hac batıl olmuştur.

Haccın Vacipleri

1) Mîkatta ihrama girmek. (Buhari 1452)

2) Güneş batana kadar Arafat’ta kalmak. (Müslim 1218/147)

3) Gece yarısına kadar Müzdelife’de gecelemek. (Müslim 1218/147)

4) Teşrik günlerinde Mina’da gecelemek. (Buhari 1560)

5) Cemreleri taşlamak. (Buhari 1654)

6) Başı tıraş etmek yahut kısaltmak. (Buhari 4101)

7) Mekke’de kalmayan kimseler için veda tavafı, Mekke’de kalan kimseler için veda tavafı yoktur.  (Müslim1327/375)

Bu vaciplerden biri düştüğü vakit, haccı kefaretle düzeltmek mümkündür.

Umre Yapmak

Hususi bir takım ameller için, hususi bir şekil üzere her hangi bir vakitte Allah’ın evi Kâbe’yi ziyaret etmektir.

Umrenin Rükünleri

1) İhram. (Buhari 5836)

2) Tavaf. (Buhari 1540)

3) Sa’y. (Buhari 1568)

Umrenin Vacipleri

1) Mîkatta ihrama girmek. (Buhari 1444)

2) Saçı tıraş etmek veya kısaltmak. (Buhari 4101)

Kim haccın veya umrenin rükünlerinden birini terk ederse, haccı ve umresi tam değildir. Kim de vacibi terk ederse fidye gerekir. Fidye, koyun ve benzeri bir hayvanı kurban etmektir.

 

Haccın Vucubiyeti

(1) Haccın Farz Oluşu

(1) Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Biz bir gün, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında bulunuyor iken birden yanımıza elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah, üzerinde yolculuk eseri olmayan ve bizden kendisini kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına oturdu. İki dizini onun dizine dayadı, iki elini dizlerinin üzerine koydu ve:

−Ya Muhammed! Bana İslam’ı haber ver dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna gücün yeterse Beyti hac etmendir.”

O adam:

−Doğru söyledin dedi. Ömer (Radiyallahu Anh) dedi ki:

−Biz buna hayret ettik, hem soruyor hem de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tasdik ediyordu...”  (Müslim 8/1)

(2) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

‘İslam beş esas üzere kurulmuştur;

1) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmek,

2) Namaz kılmak,

3) Zekât vermek,

4) Ramazan orucunu tutmak ve

5) Hac etmektir.”

(Müslim 16/22, Buhari 165, Nesei 8/108, Tirmizi 2609, İbni Huzeyme 308, 309, İbni Hibban 158, 1446, İbni Mende İman 40, Humeydi 703, Tabarani Mucemu’l-Kebir 13203, Begavi 6, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/143, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 781)

(3) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize hutbe irad etti ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı hac ediniz!”

Bir adam:

−Ya Rasulallah! Her sene mi? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sustu, cevap vermedi. O adam bu sözü üç kere tekrarladı. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Eğer ben evet deseydim, her sene hac etmeniz size vacip olurdu ve siz de şüphesiz ona güç yetiremezdiniz! Ben size bir şey emretmeyip kendi halinize bıraktığım müddetçe siz de beni kendi halime bırakınız! Muhakkak ki, sizden önceki milletler çok soru sormaları ve Nebilerine karşı ihtilaf etmeleri sebebiyle helak olmuşlardır! Dolayısıyla ben size bir şey emrettiğim zaman siz bunu gücünüz yettiğince yerine getirin, bir şeyi de yasakladığım zaman artık onu terk ediniz!”

(Müslim 1337/412, Nesei 2618, İbni Hibban 3704, 3705, Darekutni 2/281, Beyhaki 4/326, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/508, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 979)

(4) Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şey sormaktan yasaklanmıştık. Çöl ahalisinden akıllı bir kimsenin gelip Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şeyler sorması bizim de onu dinlememiz hoşumuza giderdi. Bir gün çöl ahalisinden bir adam geldi ve dedi:

−Ey Muhammed! Elçin bize geldi ve seni Allah’ın Rasul olarak gönderdiğini söylediğini bize haber verdi! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Doğru söylemiştir.”

Adam:

−Semayı kim yarattı? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Allah.”

Adam:

−Yeri kim yarattı? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Allah.”

Adam:

−Yeryüzündeki bu dağları kim dikti? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Allah.”

Adam:

−Yeryüzündeki faydalı şeyleri kim yarattı? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Allah.”

Adam:

−Semavat ve arzı yaratan, orada dağları yükseltip faydalı şeyler meydana getiren Allah hakkı için seni gerçekten Allah mı Rasul yaptı? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Evet.”

Adam:

−Bize gelen elçin, her gün ve gecede üzerimize beş vakit namazın farz olduğunu söyledi! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Doğru söylemiştir.”

Adam:

−Seni Rasul olarak gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Evet.”

Adam:

−Elçin, bizim mallarımızdan zekâtın üzerimize farz olduğunu söyledi! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Doğru söylemiştir.”

Adam:

−Seni Rasul olarak gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Evet.”

Adam:

−Elçin, her sene Ramazan ayında orucun üzerimize farz olduğunu söyledi! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Doğru söylemiştir.”

Adam:

−Seni Rasul olak gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Evet.”

Adam:

−Elçin, yoluna gücü yetene Kâbe’yi hac etmenin üzerimize farz olduğunu söyledi! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Doğru söylemiştir.”

Adam:

−Seni Rasul olarak gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Evet.”

Adam:

−Seni hak ile gönderen Zata yemin ederim ki, bunlara bir şey eklemeyeceğim; bunlardan hiçbir şeyi de eksiltmeyeceğim! dedi. Arkasını dönüp gidince, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Eğer doğru söylüyorsa elbette cennete girer.”

(Nesei 2090, Müslim 12/10, İbni Ebi Şeybe İman 4, 5, Tirmizi 619, Ahmed bin Hanbel Müsned 130109)

Hac ve Umrenin Fazileti

(5) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim bu Beyti hac eder refes ve fısk etmezse, o kimse annesinin kendisini doğurduğu gibi tertemiz evine döner!”

Refes: Çirkin fahiş söz etmek ve kadınla cinsi münasebette bulunmaktır.

(Buhari 1711, Müslim 1350/438, Nesei 2626, Tirmizi 811, Darimi 2/31, İbni Mace 2889, İbni 2514, İbni Hibban 3694, Begavi 1841, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/484)

(6) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Umre, diğer umreye kadar ikisi arasındaki işlenen günahlara kefarettir! Mebrur hac ise, onun karşılığı ancak cennettir!”

(Buhari 1672, Müslim 1349/437, Malik 1/346, Nesei 2628, İbni Mace 2888, İbni Huzeyme 2513, İbni Hibban 3696, Abdurrezzak 8799, Beyhaki 5/261, Begavi 1843)

(7) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Ben:

−Ya Rasulallah! Biz kadınlar sizinle beraber savaş ve cihad edemez miyiz? dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Siz kadınlar için cihadın en iyisi ve en güzeli hac etmektir! Makbul olan hacdır!”

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

−Ben bu sözü işittikten sonra hac etmeyi hiç terk etmedim! dedi.

(Buhari 1744, Beyhaki 4/326, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/79, Albânî Sahîhu’l-Cami’ 5796)

(8) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Arefe günü olduğu kadar Allah’ın kendisinde ateşten çok kul azat ettiği hiçbir gün yoktur! O gün Allah Arafat’ta vakfe yapanlara yakınlaşır da sonra onlarla, meleklere karşı iftihar ederek; ‘Bunlar ne istiyor ki, buralara kadar geldiler ve burada toplandılar’ buyurur.” (Müslim 1348/436)

İhram İle İlgili Konular

(3) İhrama Girme Yerleri

(9) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Medine ahalisi Zulhuleyfeden, Şam ahalisi Cuheyfeden, Necd ahalisi Karn mevkiinden, itibaren ihrama girer telbiye getirir.”

Diğer rivayette Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Yemen ahalisi de Yelemlem mevkiinden itibaren ihrama girer telbiye getirir.”

(Buhari 1452, Müslim 1182/13, Malik 1/330, 331, Ebu Davud 1737, Nesei 2651, 2654, Tirmizi 831, İbni Mace 2914, İbni Hibban 3761, Beyhaki 5/26, Begavi 1858)

(10) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine ahalisi için, Zulhuleyfeyi, Şam ahalisi için, Karnulmenazili, Yemen ahalisi için, Yelemlemi mîkat yerleri olarak tayın etti. Bu yerler o memleket ahalileri ve başka memleketten olup da hac ve umre yapmak isteyip yolları Bu mîkatlara uğrayan kimseler için mîkattır. Bu mîkatların berisinde, Mekke tarafındaki yerlerde bulunan kimselere de bulundukları mekânlar mîkattır. Mekke ahalisi Mekke’de ihrama girer.”

(Buhari 1452, Müslim 1181/11, Ebu Davud 1738, Nesei 2656, 2653, Darimi 2/30, İbni Mace 2915, İbni Huzeyme 25909, İbnu’l-Carud 413, Beyhaki 5/29, Begavi 1859, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/238, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 996)

(11) Ebu’z-Zubeyr şöyle dedi:

Cabir (Radiyallahu Anh)’a ihrama girme yeri sorulmuştu. Bunun üzerine Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Medine ahalisinin ihrama girme yeri, Zulhuleyfedir. Diğer yoldan Cuhfedir. Irak ahalisinin ihrama girme yeri, Zatıırktır. Necd ahalisinin ihrama girme yeri, Karndır. Yemen ahalisinin ihrama girme yeri, Yelemlemdir.” (Müslim 1183/1)

(4) İhramlının Giysisi ve Ona Mubah Olan Fiiller

(12) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bir kimse:

−Ya Rasulallah! İhrama giren kişi elbiselerden neler giyebilir? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Gömlekler, sarıklar, şalvarlar, bornuslar ve mestler giyemez! Fakat iki terlik bulamayan kimse mestlerini topuklarından aşağıya kadar kessin ve öyle giysin! Bir de ihramda olduğunuz müddetçe zağferan ve versle boyanmış bir şey de giymeyiniz!”

(Buhari 1464, Müslim 1177, Malik 1/324, Ebu Davud 1824, Nesei 2669, Tirmizi 833, Darimi 2/31, İbni Mace 2929, İbnu’l-Carud 461, İbni Huzeyme 2599, İbni Hibban 3784, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/29, 32)

(13) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bir kimse ayağa kalktı ve:

−Ya Rasulallah! Bize ihramda hangi elbiseleri giymemizi emredersin, dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Gömlekler, şalvarlar, sarıklar, bornuslar giyemez! Ancak iki terlik bulamayan kimse mestlerini topuklarından aşağıya kadar kessin ve öyle giysin! Bir de ihramda olduğunuz müddetçe zağferan ve versle boyanmış bir şey de giymeyiniz! İhramlı kadın yüzüne peçe takmasın, ellerine eldiven geçirmesin!” (Buhari 1730, Ebu Davud 1825, Nesei 2672)

(14) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittim Arafat’ta hutbe irad ederken şöyle buyurdu:

“İki terlik bulamayan iki mest giysin, izar bulamayan da şalvar giysin!”

(Buhari 1740, Müslim 1178/4, Ebu Davud 1829, Nesei 2670, Tirmizi 8834, İbni Mace 2931, İbni Hibban 3781, Tabarani Mucemu’l-Kebir 12810)

(15) Safvan bin Yâ’lâ (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Keşke ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i kendisine vahy indiğinde görseydim der dururdu. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ci’râne mevkiinde bulunduğu sırada, üzerinde bir kumaş kendini gölgelendirmiş ve yanında ashabından bir grup insanlar var iken, güzel koku sürünmüş bir kişi yanına geldi de:

−Ya Rasulallah! Güzel koku süründükten sonra bir cübbe içinde umre için ihrama giren kimse hakkında ne buyurursunuz? dedi.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir müddet baktı. Müteakiben kendisine vahy geldi. Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu Anh), Ya’lâ (Radiyallahu Anh)’a gel diye işaret etti. Ya’lâ (Radiyallahu Anh) geldi başını Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i örtmekte olan örtünün altına soktu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüzü kızarmış, hırıltılı bir ses çıkartıyordu. Bu şekilde bir saat kadar kaldı. Sonra o hal Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den sıyrıldı ve şöyle buyurdu:

−“Biraz önce bana umreyi soran kimse nerede?”

Soruyu soran kimse arandı ve bulunup, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına getirildi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Üzerindeki kokuyu üç kere yıka ve üzerindeki cübbeyi de çıkar ve haccında yaptığın amellerini umrende de yap!”

(Buhari 5079, Müslim 1180/6, Malik 1/328, Ebu Davud 1819, Nesei 2667, Tirmizi 836, İbnu’l-Carud 447, 449, İbni Hibban 3779, Humeydi 790, 791, Darekutni 2/231, Beyhaki 5/56, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/222)

(5) İhrama Giren Kimsenin Gusül Abdesti Alması

(16) Abdullah bin el-Huneyn (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Abbas ve Misver bin Mahreme (Radiyallahu Anhum) Mekke’ye yakın Ebvâ mevkiinde ihramlının başını yıkama hususunda ihtilaf ettiler. Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma):

−İhramlı kimse başını yıkayabilir, dedi. Misver (Radiyallahu Anh) ise:

−Yıkayamaz! dedi. Ravi Abdullah bin Huneyn (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki:

Bu ihtilaf üzerine Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) beni, Ebu Eyyub el-Ensari (Radiyallahu Anh)’a gönderdi. Ben Ebu Eyyub (Radiyallahu Anh)’ı bir kuyunun iki direği arasında bir bezle kendini perdelemiş olarak yıkanırken buldum. Kendisine selam verdim. Bu kimdir dedi. Ben:

−Abdullah bin Huneyn’im. Beni Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) sana gönderdi, senden Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ihramlı iken başını nasıl yıkıyor idi diye soruyorum dedim. Ebu Eyyub (Radiyallahu Anh) elini kendini perdeleyen bezin üzerine koydu ve bezi indirdi. Başı bana iyice gözüktü. Sonra kendisine su döken insana su dök dedi. O kimse de başına su döktü. Ebu Eyyub (Radiyallahu Anh) iki elini ileri geri götürerek başını ovdu ve:

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işte böyle yaparken gördüm dedi.”

(Buhari 1732, Müslim 1205/91, Ebu Davud 1840, Nesei 2664, Darimi 2/30, İbni Mace 2934, İbnu’l-Carud 441, İbni Huzeyme 2650, İbni Hibban 3948, Begavi 1983, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/418, 421)

(6) İhramlının Tedavisi

(17) Nubeyh bin Vehb (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Biz, Eban bin Osman ile beraber yola çıktık. Melel mevkiine geldiğimizde Ömer bin Ubeydullah (Radiyallahu Anh) gözlerinden rahatsız oldu. Revha’ya geldiğimizde ağrısı şiddetlendi. Eban bin Osman’a haber göndererek ne yapacağını sordu. Eban da ona:

−Gözlerine sabirli bir sargı bağla diye haber gönderdi. Zira Osman (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den:

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ihramlı iken gözleri ağrıyan kimsenin gözlerini sabirli bezle bağladı diye kendisine tahdis etmiştir.”

(Müslim 1204/89, Ebu Davud 1838, Nesei 2710, Tirmizi 952, İbnu’l-Carud 443, İbni Huzeyme 2654, İbni Hibban 3954, Tayalisi 85, Humeydi 34, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/65)

(7) İhramlı Bir Özür Sebebiyle İhramdan Çıkar Şartı

(18) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) amcası Zübeyr bin Abdulmuttalib’in kızı Dubâa’nın yanına girdi ve:

“Herhalde hacca gitmek istiyorsun?”

Dubâa:

−Vallahi kendimi hasta hissediyorum! dedi. Rasulullah ona (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Ey Dubâa? Sen hac et hacca niyet ederken ey Allah’ım! Beni hac amellerinden alıkoyduğun yerde ihramdan çıkacağım şeklinde şart yap.”

(Buhari 5182, Müslim 1207/104, Nesei 2767, İbnu’l-Carud 420, İbni Hibban 3773, 3774, Tabarani Mucemu’l-Kebir 24/833, Beyhaki 5/221, Begavi 2000)

(19) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Zübeyr bin Abdulmuttalib’in kızı Dubâa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi ve:

−Ben ağır bir kadınım, hac da etmek istiyorum! Bana ne emredersin dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Hac niyetiyle ihrama gir ve beni hac amellerinden alıkoyduğun yerde ihramdan çıkacağım şeklinde şart yap.”

(Müslim 1208/106, Ebu Davud 1776, Nesei 2765, 2766, Tirmizi 1941, Darimi 2/34, 35, İbni Mace 2938, İbnu’l-Carud 415, İbni Hibban 3775, Tabarani Mucemu’l-Kebir 12023, Darekutni 2/34, 35, Beyhaki 5/221, 222)

(8) Nifas ve Hayızlının İhramı

(20) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Hayız ve nifaslı olan kadınlar, mikata geldikleri vakit, yıkanırlar, ihrama girerler ve Kâbe’yi tavaf etmenin dışında hac menseklerinin hepsini yerine getirirler.”

(Ebu Davud 1744, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/364, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 1818)

(21) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Esma bin Umeys, Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’i Zulhuleyfe’deki Şecere mevkiinde dünyaya getirdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir’e Esma’nın gusül abdesti almasını ve telbiye getirmesini emretti.” (Müslim 1209/109, Ebu Davud 1743, İbni Mace 1911)

(9) İhrama Girerken Güzel Koku Sürünmek

(22) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Ben, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i ihrama girerken, ihramı için, bir de ihramdan çıkışı için Kâbe’yi tavaf etmeden önce güzel koku ile kokulandırırdım.”

(Buhari 1462, Müslim 1191/46, Ebu Davud 1745, Nesei 2683, 2684, Darimi 2/33, İbni Mace 2926, İbnu’l-Carud 414, İbni Hibban 3766, Begavi 1863, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/39, 181, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1047)

(23) Saîd bin Cubeyr (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) ihrama girdiğinde zeytinyağı ile Ya’lanırdı. Mansur (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki:

−Ben Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma)’yı ihrama girerken koku sürünmekten çekindiğini İbrahim en-Nehaî’ye söyledim. O bana söyle dedi:

−Sen onun sözünü ne yapacaksın? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in fiili uygulaması ona muhalif olarak sabit olmuştur. Bana el-Esved, Aişe (Radiyallahu Anha)’dan tahdis etti o, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i ihramlı iken, başının ayrım yerlerindeki kokunun parlaması hala gözümün önündedir! dedi.” (Buhari 1462, Nesei 2693, 2695)

(10) İhramda Hacamat Yaptırmak

(24) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ihramlı iken kendisine hacamat yaptırdı.”

(Buhari 1728, Müslim 1202, Ebu Davud 1835, Nesei 2845, 2846, Tirmizi 839, Darimi 2/37, İbni Mace 3081, İbnu’l-Carud 442, İbni Hibban 3951, Begavi 1984, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/221)

(25) İbni Buheyne (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ihramlı iken Mekke yolunda Lahyu Cemel mevkiinde başının ortasına hacamat yaptırdı.”

(Buhari 5734, Müslim 1203/88, Nesei 2850, Darimi 2/37, İbni Mace 3481, İbni Hibban 3953, Beyhaki 5/65, Begavi 1985)

(11) İhramlının Başını Tıraş Edip Fidye Vermesi

(26) Ka’b bin Ucre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Hudeybiye’de bitler yüzüme saçılır halde ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına taşındım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Ben meşakkatin sende bu dereceye ulaştığını bilmiyordum! Sen bir koyun bulabilir misin?”

Ben:

−Hayır, dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Üç gün oruç tut yahut her bir fakire yarım sa’ olmak üzere altı fakire yiyecek ver ve başını tıraş et!”

Ka’b bin Ucre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Bakara Suresi 196. ayet hususi olarak benim hakkımda geldi, fakat o umumi olarak size de şamildir. 

Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَاَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّٰهِۜ فَاِنْ اُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ وَلَا تَحْلِقُوا

 رُؤُ۫سَكُمْ حَتّٰى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُۜ   فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَر۪يضاً اَوْ بِه۪ٓ  اَذًى مِنْ

 رَأْسِه۪ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ اَوْ صَدَقَةٍ اَوْ نُسُكٍۚ فَاِذَٓا اَمِنْتُمْ۠  فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ

 اِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِي الْحَجِّ

 وَسَبْعَةٍ اِذَا رَجَعْتُمْۜ  تِلْكَ عَشَرَةٌ   كَامِلَةٌۜ  ذٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ اَهْلُهُ حَاضِرِي

 الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ  وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ۟

Haccı ve umreyi Allah için eksiksiz yerine getirin; engellenirseniz kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, mahalline ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Fakat içinizden biri hasta ise veya başından bir rahatsızlığı varsa (tıraşını olup) oruç veya sadaka yahut kurban olarak bir fidye ödesin. Güvenlikte olduğunuzda hacdan önce umre yapan kişi, gücünün elverdiği türden bir kurban kessin. Bulamayan ise hac sırasında üç gün, döndükten sonra da yedi gün yani tam on gün oruç tutmalıdır. Bu, ailesi Mescid-i Harâm civarında oturmayanlar içindir. Allah’ın buyruğuna saygılı olun ve bilin ki Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.”

Bir Sa’: Dört Müd veya 1.120 dirhemlik bir ölçü birimidir. Yani: 1.917 kg dır.

(Buhari 4212, Müslim 1201/85, Tirmizi 2973, İbni Mace 3089, Tayalisi 1062, Tabarani Mucemu’l-Kebir 19/300, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/242)

(27) Ka’b bin Ucre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hudeybiye’de yanı başımda durdu. O vakit başımdan bitler saçılıyordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Başındaki haşereler sana eza veriyor mu?”

Ben:

−Evet dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“O halde başını tıraş et!”

Ka’b bin Ucre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Bakara Suresi 196. ayet benim hakkımda indi. 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu:

−“Üç gün oruç tut yahut altı fakire bir ferak sadaka ver veya kolayına gelen bir hayvanı kurban et!”

Ferak: Medine’de bilinen bir ölçü ismidir. Üç Sa’ hububat alır. Yani: 8.751 kg dır ve onunla hububat ölçülür. (Buhari 1708)

(12) İhramlıya Av Yapmasının Yasak Oluşu!

(28) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hac görevini yapmak için Medine’den yola çıktı. Onunla beraber sahabeler de yola çıktılar. Ravha’ya ulaştıklarında düşmanların kendilerine saldıracaklarını Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e haber verdiler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) içlerinde Ebu Katade (Radiyallahu Anh)’ın da bulunduğu sahabelerden bir grubu gönderdi ve şöyle buyurdu:

“Sizler deniz sahili yolunu tutunuz, nihayetinde buluşuruz!”

Onlar deniz sahili yolunu tuttular. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ayrıldıktan sonra Ebu Katade (Radiyallahu Anh) hariç hepsi ihrama girdiler, yalnız o ihrama girmedi! Onlar giderlerken bir ara yaban eşeği sürüsü gördüler. Ebu Katade (Radiyallahu Anh) yaban eşeklerinin üzerine hücum etti ve onlardan bir dişi eşek vurdu. Onların hepsi binitlerinden indiler ve onun etinden yediler. Birbirlerine:

−Bizler ihramlı olduğumuz halde av eti yiyebilir miyiz? dediler. Yaban eşeğinin etinden arta kalanı yanlarımızda taşıdık. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldikleri vakit dediler ki:

−Ya Rasulallah! Biz ihrama girmiştik, Ebu Katade ise ihrama girmemiş haldeydi. Bir sürü yaban eşeği gördük. Ebu Katade onların üzerine hücum etti ve onlardan bir tanesini öldürdü. Bizler binitlerimizden inip onun etinden yedik. Sonra birbirimize:

−Bizler ihramlı olduğumuz halde av etini yiyebilir miyiz? dedik. Onun etinden arta kalanı yanımızda taşıyıp buraya getirdik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Sizden hiç kimse Ebu Katade’ye o yaban eşeğine hücum etmesini emir yahut işaret etti mi?”

Sahabeler:

−Hayır! dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“O halde bu av etinden artanı yiyiniz.”

(Buhari 1719, Müslim 1196/56, Malik 1/350/76, Ebu Davud 1852, Nesei 2815, 2824, Tirmizi 847, İbni Mace 3093, İbnu’l-Carud 435, Begavi 1988)

(13) İhrama Girerken Hediye Kurbanını Taklit ve İşâr Etmek

(29) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğle namazını Zulhuleyfede kıldırdı. Sonra kurbanlık dişi devesinin getirilmesini emretti. Deve getirilince onun hörgücünün sağ yüzeyinde çizik attı ve kanını biraz çıkarıp üzerine nişan yaptı. Boynuna da iki nal parçasından gerdanlık taktı. Sonra binek devesine bindi. Binek devesi kendisini Beyda mevkiine yükselttiği zaman hacca niyet ederek telbiye getirdi.”

Telbiye: “Lebbeyk Allahumme Lebbeyk, Lebbeyk La Şerike Leke Lebbeyk, İnne’l-Hamde Ve’n-Ni’mete Lek, ve’l-Mulke Lâ Şerike Lek.”

(Müslim 1243/205, Ebu Davud 1752, Nesei 2781, 2790, Tirmizi 906, Darimi 2/65, 66, İbni Mace 3097, İbni Hibban 4000, Tayalisi 2696, Tabarani Mucemu’l-Kebir 12902, Begavi 1893, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/344)

(14) Hediyelik Kurban Devesi Topalladığı Zaman Ne Yapılır?

(30) Musa bin Seleme el-Huzeli şöyle tahdis etti:

Ben ve Sinan bin Seleme umre yapmak niyetiyle yola çıktık. Sinan yanında kurbanlık bir deve götürüyordu. Yolda giderken kurbanlık deve yorgun düşüp yürüyemez oldu. Deve yürümekten kesilince Sinan bunun hükmünü bilemekten aciz kalıp ona nasıl muamele yapacağını kestiremedi. Eğer şehre varırsam bunun hükmünü mutlaka soracağım diye yemin etti. Bir kuşluk vakti Bathaya indiğimiz zaman, haydi Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma)’ya gidelim ve bu meseleyi ona anlatalım dedi. Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma)’ya kurbanlık devesinin halini anlattı. Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

−Tam bilene düştün. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir kimseyle on altı adet kurbanlık deve yolladı ve o şahsı kurbanları hususunda emir yapıp onları Mekke’de kesmesi için gönderdi. O Şahıs biraz gitti sonra döndü ve:

−Ya Rasulallah! Develer yürümekten kesilip yolda kalanı olursa ne yapacağım? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Onu boğazla, sonra devenin hediye kurbanı olduğunun alameti boynundaki gerdanlık nallarını kanına bulaştır, sonra bu kanlı nallar ile devenin hörgücünün yanını damgala. Sen ve kafile arkadaşlarından hiç kimse bunun etinden yemeyin!”

(Müslim 1325/377, Ebu Davud 1763, İbni Mace 3105, İbni Huzeyme 2578, İbni Hibban 4025)

(15) Hediye Kurbanına Binmenin Caizliği

(31) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurbanlık devesini götüren bir kimse gördü ona şöyle buyurdu:

“Deveye bin!”

O şahıs:

−Bu kurbanlıktır dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Ona bin!”

O şahıs:

−İkincisinde veya üçüncüsünde bu kurbanlıktır deyince, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Yazıklar olsun sana, o deveye bin!”

(Buhari 1607, Müslim 1322/371, Malik 1/377, Ebu Davud 1760, Nesei 2799, İbni Mace 3103, İbnu’l-Carud 427, 428, İbni Hibban 4014, 4016, Tayalisi 2596, Humeydi 1003, Begavi 1054, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/312)

(32) Ebu’z-Zubeyr (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki:

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma)’dan işittim kendisine kurbanlık deveye binmenin hükmü sorulduğunda cevaben şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittim şöyle buyurdu:

“Kendisine mecbur kaldığın müddetçe başka bir binit bulana kadar ona maruf şekilde bin!”

(Müslim 1324/375, Ebu Davud 1761, Nesei 2801, İbni Hibban 4015, Begavi 1056, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/317)

NOT: DEVAMI VAR

Hâtîme:

 

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.

 

Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır. 

O her şeyin en iyisini bilendir, 

Muvahhid Kullara  Selâm Olsun.

 

Polat Akyol.

 

KAYNAK : 

 

TEVHİD DAVETİ

 KUR’AN VE SAHİH SÜNNET


( Hac Ve Umre Yapmak başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 10.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.