Ramazan ayına girdiğimiz şu günlerde, Adem bey vakitlice iftar yemeği tertip etmiş, birçok şair şaire ve yazarı davet etmişti.

Vegan bizi aşar düsturuyla, normal yemekler ve ola ki vejeteryan olanlar için çeşitli sebze yemekleri ile sofra donatılmıştı.


Gülüm Çamlısoy hanım erkenden gelmiş sofrayı kontrol etmişti. Adem bey bir ara baktı ve sordu, Gülüm hanım eksik birşey var mı diye seslendi.

Gülüm hanım uzun uzadıya cevapladı.

Şiir gibi sofra olmuş, kimselere öykündüğüm de yok, ötenazi yaptığım mazim ile, edebiyat tutkum ile, kaykılan duygular diyordu ki… Adem bey gülümsedi, tamam anladım dedi. :)


Gülüm hanım şiir gibi konuşur, şiir yazar, şiirler de onunla yaşardı. Yüzü gülüyordu.


Konuklar da birer ikişer geliyor, Korona şartları daha tam geçmediği için, selamlaşmalar hafif mesafeli yapılıyordu.


Ozan Nefesi göründü, elinde minik bir tencere vardı, belli ki iftarlık bir ikram ile gelmişti. 


Saklıbahçe elinde tuttuğu tepside ağzı yeni haşlandığı için açık olan içli köftelerle gelmişti.


Sami bey takkesini takmış galiba iftardan sonra namazını bekletmeden eda edecek gibi duruyordu.


Nuri Baş bey elinde büyük bir tatlı kutusu ile gelmişti.


Mihman yani İshak Aras bey elinde çiçeklerle gelmişti, Adem bey gülümsedi, bunlar soğuk mu yeniliyor dedi. İkisi de gülüştüler.


MCU yani Mehmet Çağatay bey biryandan yürüyor bir yandan bakkal çırağı kasap çırağı manav çırağı gibi ardında bir kafile ile eşyalarla geliyordu. Neşeli bakışlar içinde, bilumum hamur işleri yaptırdığını ve çocukların bunları nereye bırakabileceklerini sordu, Mehmet Fikret bey birdahaki toplantıya gelecekler, istirahatleri devam ediyor diye de ekledi.


Adem bey saatine baktı iftara 15 dakika kadar zaman kalmıştı, çorbalar servise sunulabilir dedi ve organizasyonla itina ile ilgilendi.


Gökhasret bey giydiği krem renkli gömleğinde sol omzuna doğru kendisi farkında mıydı bilinmez, uğurböceği ile oturuyordu. Görenler gülümsüyordu, bu adam uğurböceği ile özdeş olmuş dediler.


Gökdeniz yani Erol bey, bir ara oturduğu yerden kalktı galiba tuvalet kontrolü yapacaktı, erkekler tuvaleti mermerleri bembeyaz parlıyordu. İçinden vay be, aferim dedi. Aynaya baktı, ellerini yıkadı ve saçlarını hafif kontrolle düzelttikten sonra yine çıkıp sofraya yerine geçti.


Çorbaların servisi de yapılmış işte şimdi herkes kısa bir duadan sonra orucunu açmıştı. Sigara içmek isteyenler için, sofradan ilerde ayrı özel havalandırmalı bir bölme hazırlanmıştı. Sigara içmek isteyenler de ihtiyaç molalarından sonra, sofranın kabası toplandı ve masalar tazelenmişti.

Tatlılar ve meyveler servise sunulmuş, çaylar kahveler ikram edilmişti.


Geleneksel toplantımız hayırlara vesile olsun, hepiniz tekrar hoşgeldiniz dedi.

Adem bey sonra yanında oturan Sami beye döndü bir an ve Sami bey sözü alıyor gibiydi.

Efendim dedi, sevgili muhterem Edebiyat Evi sakinleri dedi. Biliyorsunuz Selçuklu’dan beri, Osmanlı’nın da sürdürdüğü tarihi… diye devam ediyordu ki, 3-4 ayrı sesli gülümseme duyuldu. Sami bey de tarih anlatacağım sandınız değil mi… alayınız hoşgeldiniz sefalar getirdiniz dedi.


Alp ikinci defa sigara içme bölümüne hızlıca gidip geldi, belli ki ikinci bir sigarayı da hızlıca içmişti kaşla göz arasında.


Yıllık Gökdelen Bütçesinin tutulduğu koca deftere Adem bey şöyle baktı, konumuz bu değil dedi, kaldırdı koca dosyayı kenara koydu.


Misafirler arasında Mihman çayı nasıl içiyordu bilmiyoruz ama daha katılmasıyla şekerini karıştırdığıyla bir dikişte bitiyordu. Mihman çay diyordu, ille de çay.


Afet Kırat hanım kürsüde konuşma yapacak milletvekilleri gibi, küçük not kağıtlarını çıkarmış, onları sırasına uygun şekilde düzenliyordu.


İftardan sonra çaylar kahveler tatlılar derken , bir rehavet çökmüştü herkese, herkes toplantının başlamasını bekliyordu.


Bu toplantı sahur bitene kadar devam edecekti belli ki… şimdi anlaşılmıştı onca hamur işlerinin getirilişi.


Namazlar için birçok kişi mescide varmıştı…


Toplantı galiba birdahaki son bölüme kalacaktı…

( Edebiyat Evi Gerçekleri - İtiraflar 3. Bölüm başlıklı yazı Alp.Aldatmaz tarafından 4.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.