Beyin Fırtınasına Devam...
Şiir-Aşk-
Şiirin mısraların hecelerin
gülümseten yüzüne bakarak gülümserken, hüzünlü tarafına bakarak ta
hüzünleniyoruz da neden aşkla bakan yüzüne bakarak âşık olmuyor, aşkla
sevmiyoruz acaba? Aşkla bizi hissettiren aşkı okuduktan sonra neden, geriye
atarak az sen bekle ben şimdi hırsımla kinimle devam edeyim, belki sonra
diyerek aşkla sevemiyoruz acaba? Ne dersiniz?
A-Aşkla olabilmek her babayiğidin harcı
değildir, yani her insan aşkı taşıyamaz severken aşkla gerçekten sevemez. Aşk
bir yemek yemek gibi değildir ki acıkınca yanına varalım! Aşk nefes almak kadar
bize lazım olandır, lakin o gönlümüzü o kadar gereksiz şeylerle dolduruyoruz ki
aşka yer kalmıyor.
B-Bence aşkın tarifini bilmiyoruz
kırk tane pasta böreğin tarifini biliyoruz o nedenle bu tarifler yerine aşkın
tarifini bilmemiz gerek.
C-Cumbada oturan Ceylan, aşkın
derinliğine dalmış Leyla Mecnun aşkının içindeki hüznün ayrılığın çapının
çapsızlığıyla dik açılarının yan yansımasıyla bir dik açıyla yansımamış
olmasının nedenine dalmışken, bunu anlamanın tek yolunun aynı yolu yürüyerek
gidileceğine vakıf olmuştu… Aşkın insana verdiği neşeyi coşkuyu hissederek,
neşeyle coşmanın kapısını çalmak üzere iken, evin kapısı çalmış Annesi ”bırak
boş hayalleri kalk kapıyı aç, yoksa terlik geliyor” nidasıyla açacağı neşeyle
coşmanın kapısını başka bir güne bırakmış, kapıyı açmaya koşmuştur.
D- Dışarıda bunca kadınlarımıza
yapılan zulüm ölüm hattında olanlar daha dün sevgilim aşkım derken acaba
nereleriyle konuşuyorlardı diye düşünen Dürdane, bana sevgilim aşkım diyenin
ağzını burnunu kıracağım ki sonum böyle olmasın… Yok, evin erkeğiyim benim
sözüm geçer dediği anda her iki gözünü morartarak kapı dışarı edeceğim hatta
süründüreceğim diye hafiften esen yel serinliğinde gülümsemektedir.
E-Elimde kırık sazımla aşkın nağmelerini
söylerken gerçek aşkı damarlarımda hissediyorum.
Bir sana baktım bir bana baktım
sana vuruldum
Kurduğun gönül sarayında paşalar
gibi oturdum
Sevdiğin aşkla bende seviyorum
aşkım diyorum
Akan bir aşk pınarısın aşk
pınarında ben de içiyorum
G-Güneş tepemde iken aşkın yakan
ateşi gönlümde iken ben nasıl âşık olmayan sayılırım ki bir sevdiğim dahi yok
diye kendine kızan Gökhan, az ileride salınarak gelen endamı güzel bir genç
kızı görünce, kendisine haksızlık ettiğini düşünerek genç kıza yanaşarak” Saatiniz
kaç acaba?” diye sorunca genç kızın ”aşka beş dakika var bu son fırsat” dediği
anda, aşkla vuruldu… Genç kıza aşkla vurulunca onu kucağına alarak, aşkın
nehrinde sahiline kucağında taşıyarak aşka layık olmayı seçerek, genç kıza “şimdi
saat aşkı beş dakika geçiyor sanırsam” diye sorunca genç kızda “saatin ne önemi
var, mühim olan aşkın kucağında taşınmak” deyince beraberce gülümsediler.
Fazla uzun olmasın okunması
açısından bu günlükte bu kadar vesselam selamlarımla.
Mehmet Aluç