hayal ettiği tüm hayaller uzaktaydı

anne sesi gibi uzaktan fısıldayan rüzgar

sanki akşam yemeği için çağırıyordu

ama çocuk mayınlı buğday tarlalarına doğru koşuyordu


oysa ki,,

aklını kaçıran dervişler gibiyiz 

yakın şehirlere uzak 

ve uzak gökyüzüne yakın

belki hala hayattayız ama ne pahasına

yalnızca doğru varsaydığımız hikayelerin

doğruluğunu gösteren bir termometre gibiyiz



varsaydığım gerçeklik beni her gün sorguluyor

beni yarı yolda uyandıran garip bir dejavu gibi

gördüğüm doğru yol mu

ve "evet" ile cevap veriyorum

ama aslında "bilmiyorum" diye düşünürken


yaşamın mitolojisinde

atalarımızın şehirleri nerede bilmiyorum

yolculuk nereye gidiyor bilmiyorum

bilinen tüm hastalıklar ve duaları geride bırakmak isterken


özlemlerimizin dağında bir ahşap kulübe hayal ediyoruz

deniz dalgalarını izlemek için dürbünle bakarken

yenilgilerimizi ve sevdiklerimizi hayal ederken


yürüyoruz göze batmamak için onların inandıkları gibi inanıyoruz

unutulmamak için sürü içinde yürüyorken


durmadan ırmak yatağında akıyoruz

yağmurdan saklandığımız hayal ettiğimiz o kulübeler çok uzakta

ve o hayal ettiğimiz yemyeşil ormanlarda avcıların namlusu önünde ölen ceylanın acısını görmeden umursamadan yürüyoruz

ve

yalnızlıklarımız daha da büyürken...



...o uzaktaki buğday tarlasına koşan çocuk bana her gün aynı soru soruyor

yaşam bu muydu? cennet burası mı?

ve ona diyorum ki “evet” ve aslında “bilmiyorum”

bilmiyorum çocuk belki…


( Hayat Mitolojisi başlıklı yazı Mikail Dede tarafından 2.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.