1
RECMİN KUR’AN-I KERİMDE ZİKREDİLMEYİŞİ ONUN GAYRİ MEŞRU
OLDUĞUNA DELALET ETMEZ.
Rahmân ve
Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…
Hamd, Allâh’a
mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin
şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete
erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete
erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…
Bundan sonra:
Recmin Kur’an-ı kerimde zlkredilmeyişi onun gayri meşru olduğuna delalet etmez. Çünkü birçok şer’i hüküm Kur’an-ı kerimde zikredilmemiştir. Bunları kendisine uymamız farz olan Rasulullah (sav) açıklamıştır.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
مَٓا اَفَٓاءَ اللّٰهُ عَلٰى رَسُولِه۪ مِنْ اَهْلِ
الْقُرٰى فَلِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى
وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ كَيْ
لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْاَغْنِيَٓاءِ مِنْكُمْۜ وَمَٓا اٰتٰيكُمُ
الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ
اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ
Bu âyetten biliniyor ki. Rasulullah (sav) bize Allah (cc)’ın emirlerini tebliğ edicidir. Onun her getirdiği de mutlaka herşeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’u Teâlâ’nın yüce vahyi İledir.
Zira. Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ
öyleyse Rasulullah
(sav)’in uyguladığı recm cezası nasıl olurda gayri meşru olur?
Onun yaptıkları ve
söyledikleri yukarıdaki âyetlerde de ifade edildiği gibi kendi nevasından
değil, Allah (cc)’ın ilka ettiği vahiy iledir. Vahiy ile olan birşeyse
meşrudur.
Hariciler Rasulullah (sav)’ın en mühim vazifesinin beyan olduğunu bilmiyor olmalılar.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِۜ وَاَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ
الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ
يَتَفَكَّرُونَ
Ayetinde Rasulullah (sav)’ın en mühim vazifelerinden birinin beyan (açıklama) olduğunu ifade etmiştir.
Ubâde bin Sâmid (ra)’den
rivayet edilen
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Hükümleri benden alınız. Allah zina edenlere bir nizam vazetti: Zina eden bekarlara yüz sopa ve bir sene sürgün, zina eden evlilere ise yüz sopa ve recm.” (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi. 64)
hadisi âyetin de
bildirdiği gibi Rasulullah (sav)’ın mühim görevi olan bir beyanı,
açıklamasıdır, öyleyse bu hadis zina eden evlilerin recmedilmesi hükmüne kesin
bir nastır.
Zaten Rasulullah (sav) da
kendisinin her açıkladığının otururken emir ve yasaklarımız kendilerine
bildirilince,
“Biz onu bilmeyiz. Çünkü
biz Kur’anda bulduğumuz hükmü alır, bulamadığımızı almayız.” diyecekdir.
“Haberiniz olsun.
Kur’anla birlikte bana Kur’anın ihtiva ettiği hükümler kadar hüküm
verilmiştir.” (Kutub-i Sitte)
Bu âyet ve hadisler açıkça gösteriyor ki, Rasulullah (sav)’ın yaptığı ve söylediği herşey yine Allah (cc)’ın vazettiği tesriindendir. Bu hükümlere uymak da kesin olarak farzdır.
Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ مِنْكُمْ طَوْلاً اَنْ يَنْكِـحَ
الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ
فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِا۪يمَانِكُمْۜ بَعْضُكُمْ
مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ
بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ
فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى
الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْۜ وَاَنْ
تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ
غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
2-ᅠ”İçinizden mümin ve hür
kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye
kızlarınızdan alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden
türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost
tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayıp alın,
mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa
onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek),
içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha
hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisâ: 4/25)
Ayeti, haricilerin “recm
meşru değildir” iddialarına delil olamaz.
Âyet, buradaki cezanın
recm değil sopa olduğuna delalet eder. Zira âyette bir yarılama vardır ve
şüphesiz Allah (cc) recmin ikiye bölünmeyeceğini bilir. Bir insanı yarı
öldürmek mümkün değildir. Öyleyse aklı selim sahipleri âyetteki cezanın recm
değil, sopa olduğunu anlarlar.
Âyetteki “hür kadınlar” tabiri evli kadınları değil bekarları ifade etmektedir.
Hür ve bekar bir kadına zina ettiği takdirde yüz sopa cezası verilirken evli bir cariyeye zina cezası olarak elli sopa verilir. Cariyelere uygulanan lezonın hürlere nisbetle hafif oluşundaki hikmet, zinanın hür kadında daha çirkin olmasıdır. Hür kadın her zaman evinde olduğu için fuhşa yolaçan fitneden daha uzak ve emniyettedir. Cariye ise her zaman dışarıda bulunduğu için fuhşa sebeb olan kötülüklerden korunması çok güç ve hür olması için fitneye mukavemet gücü daha zayıftır. Bundan dolayı Allah’u Teâlâ cariyelere merhamet ederek cezalarını hafifletmiştir.
3- Haricilerin
iddialarına göre âyetteki “Zina eden kadınla zina eden erkekten her
birine yüzer değnek vurun.” hükmü umumu ifade eder.
Bu hükmü yalnız bekarlara
tahsis ederek evlileri istisna etmek Kur’ana muhalefettir. Bu iddia cahilce bir
iddiadır. Çünkü Kur’andaki birçok hüküm umumu ifade ettiği halde Rasulullah
(sav)’ın sünneti bu hükümlerden bazılarını istisna etmiştir.
Mesela:
Allâh
Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا
جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالاً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
Ayetinin hükmü bütün hırsızları
içine alan bir umumilik ifade eder.
Hatta çalınan şey çok küçük de olsa hüküm değişmez. Haricilerin iddialarına göre çalınan şey bir iğne bile olsa hırsızın ellerinin kesilmesi lazım gelir. Halbuki Rasulullah (sav), umumilik ifade eden bu hükmü, çalınan malın en az bir altın liranın dörtte sn (biri) veya on dirhem gümüş veya karşılığı değerinde olması gerektiğini açıklamıştır. Bundan daha az değerdeki malın çalınması halini Rasulullah (sav) bu âyetin hükmünden istisna ederek bunun cezasını hakimin içtihadına bırakmıştır.
Yine, Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ اُمَّهَاتُكُمْ
وَبَنَاتُكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْاَخِ
وَبَنَاتُ الْاُخْتِ وَاُمَّهَاتُكُمُ الّٰت۪ٓي اَرْضَعْنَكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ
مِنَ الرَّضَاعَةِ وَاُمَّهَاتُ نِسَٓائِكُمْ وَرَبَٓائِبُكُمُ الّٰت۪ي ف۪ي
حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَٓائِكُمُ الّٰت۪ي دَخَلْتُمْ بِهِنَّۘ فَاِنْ لَمْ تَكُونُوا
دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْۘ وَحَلَٓائِلُ اَبْنَٓائِكُمُ
الَّذ۪ينَ مِنْ اَصْلَابِكُمْۙ وَاَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْاُخْتَيْنِ اِلَّا مَا
قَدْ سَلَفَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُوراً رَح۪يماًۙ
Ayetinde yalnız süt anne
ile süt kızkardeşln haram olduğunu beyan etmektedir. Rasulullah (sav) da neseb
bakımından insana haram olan yakınların süt münasebeti ile meydana gelen
benzerleriyle evlenmenin de haram olduğunu, yani süt halanın, süt teyzenin, süt
kızının vb.nin de haram olduğunu bildirmiştir.
Eğer haricilerin
iddiaları doğru olsaydı bunlarla evlenmenin haram kılınışı Kur’ana muhalif
olurdu.
Kur’an iki kız kardeşin
bir erkekle aynı anda evlenmelerini yasaklarken bir kızla halasının veya
teyzesinin aynı zamanda bir erkekle evlenmesini de Rasulullah (sav) haram
kılmıştır. Eğer haricilerin iddiaları doğru olsaydı bunların haram kılınışı da
Kur’ana muhalif olurdu.
Hamd âlemlerin rabbi olan
Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed
sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.
Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.
O her şeyin en iyisini bilendir,
Muvahhid Kullara Selâm
Olsun.
Polat Akyol.
KAYNAK :
TEVHİD DAVETİ
KUR’AN VE SAHİH SÜNNET