1 Kul Hakkı!

KUL HAKKI!

Mukaddime: 

 

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

 

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

 

Bundan sonra: 

Kul Hakkı Nedir? Birisinin malına ya da canına zarar vermek, iftira atmak, şakasına bile olsa korkutmak ya da üzmek, kalp kırmak, aldatmak, rüşvet almak ya da vermek, borcu ödeme süresini uzatmak, lüzumsuzca vakit almak, bekletmek gibi ve benzeri davranışlar kul hakkına girmektedir.

Değerli okuyucular; Kul hakkı bir çoğumuzunda bildiği gibi, büyük günahlardandır ve  Allah Subhanehu ve Teâlâ kul hakkının hesaplaşmasını kullarının kendi tercihlerine bırakmıştır yani, kul hakkına giren kişiye hak sahibi hakkını bu dünyada iken vermez ise ve yahut da helal etmez ise, bu helâlleşme Ahirete kalır ki, haksızlık yapan kişi kendine yazık etmiş olur.


 Hz. Peygamber (s.a.s.), üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan helallik almalarını öğütlemiştir. Bunun yapılmaması durumunda hesap gününde haksızlık yapan kişinin salih amellerinin, haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini, eğer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarının zâlime yükleneceğini belirtir (Buhârî, Mezâlim, 10). 

Yine Peygamberimiz (s.a.s.), imkânı olduğu halde zamanı gelmiş bir borcu ödemeyenlerin kul hakkını ihlal ettiğini şöyle ifade eder: "Ödeme gücü olan zengin kişinin, ödemeyi ertelemesi zulümdür." (Buhârî, Havâle, 1)

(1) Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Sonra şüphesiz ki, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız! (Yani hesaplaşacaksınız!)(Zümer: 39/31)

“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin.” (Bakara: 2/188)

“Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.” (Nisâ: 4/2)

“Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.” (Nisâ: 4/10)

(2) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün, sahabelerin arasında ayağa kalktı ve onlara hitaben şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki, Allah’ın Yolunda Cihad ve Allah’a iman amellerin en faziletlisidir.”

Bunun üzerine biri kalkıp:

−Ya Rasulallah! Eğer Allah’ı Yolunda öldürülürsem günahlarım benden silinir mi, bu hususta ki görüşün nedir? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurdu:

−“Eğer sabredici, ecrini sadece Allah’tan umarak savaşır, ileri atılıcı ve geri kaçıcı olmadan Allah’ın Yolunda öldürülürsen evet.”

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o kimseye şöyle buyurdu:

−“Nasıl dedin?”

O kimse:

−Eğer Allah’ın Yolunda öldürülürsem günahlarım benden silinir mi, bu hususta ki görüşün nedir? dedi. Rasulullah ona (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Eğer sabredici, ecrini sadece Allah’tan umarak savaşır, ileri atılıcı ve geri kaçıcı olmadan Allah’ın Yolunda öldürülürsen evet. Ancak kul borcu (hakkı) müstesnadır! Bunu bana Cebrail söyledi.” (Müslim 1885/117)

Not: Yani borçlu şehidde olsa, alacaklı alacağını almadan, Allah'u Teâlâ’nın onu bağışlamayacağı ifade ediliyor.

(3) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kimin yanında kardeşinden haksız olarak alınmış bir şey varsa, bundan dolayı hak sahibiyle helalleşsin! Ahirette hiç bir dinar ve dirhem yoktur! Kardeşinin hakkı için kendi sevaplarından alınmadan önce dünyada iken onunla helalleşsin! Ahirette zalimin (haksız yere aldığı şeyi) hakkı karşılayacak sevabı bulunmazsa kardeşinin kötülükleri (günahları) alınır ve o zalimin üzerine atılır.”  (Buhari 6447, Ahmed bin Hanbel Müsned 9621, 10578, Begavi 3978)

(4) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“İflas eden kimdir biliyor musunuz?”

Sahabeler:

Ey Allah’ın Rasulü! Bize göre iflas eden, parası ve malı olmayan kimsedir dediler. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Benim ümmetimden iflas eden kişi, kıyamet günü kıldığı namazıyla tuttuğu orucuyla ve verdiği zekâtıyla getirilir ve aynı zamanda işlediği günahlardan; sövdüğü, zina isnadında bulunduğu, haksız yere mal yediği, haksız yere kan akıttığı ve ona buna vurduğu şerlerde ortaya konacaktır. Böylece o kişi yaptıklarının hesabını vermeye başlar ve yaptığı kötülüklere karşılık iyilikleri verilir. İyilikleri bitince de hakkını aldığı kişinin günahlarını almaya başlar. Sonucunda da cezasını ateşle çekmek üzere cehenneme atılacaktır. İşte iflas eden bu kişidir!”  (Müslim 2581/59)

Bazı bid’atçılar bu hadisin Allah (Azze ve Celle)’nin:

“Hiç bir günahkâr başkasının günahını yüklenmez...” ayeti muarızdır diye itirazda bulunmuşsa da bu itiraz, cehaletten ileri gelen bir hatadır. Çünkü iflas eden kişi kendi fiili ve zulmüyle hak ettiğinin cezasını çekecektir. Hiç bir kabahati yokken cezalandırılacak değildir. Ehl-i Sünnetin görüşü budur.

(5) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas (hakkı) alınacaktır!” (Müslim 2582/60)

(6) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Sonra Allah'u Teâlâ yakındakilerin işittiği gibi uzakta bulunanların da işitebileceği gibi onlara şöyle seslenir:

−Deyyân, hesaba çekici benim, Melik benim. Kendisinde cennet ehlinden birinin hakkı olan cehennemlik kimse kısas olunmadan cehenneme giremez ve kendisinde cehennemliklerden birinin bir tokat ile de olsa hakkı bulunan cennetlik kimse de kısas olunmadan cennete giremez!” (Ahmed bin Hanbel Müsned 16138, Terğib ve Terhib 7/127)

(7) Ebu Saîd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Mü’minler ateşten kurtuldukları zaman, cennetle cehennem arasındaki bir köprüde tutuklanırlar da, dünyada aralarında geçen zulümlerden ötürü birbirlerinden hak alırlar. (Yani aralarında hesaplaşırlar) Ne zaman ki, (günahlarından ödeşerek) temizlenir ve arınırlarsa, cennete girmelerine izin verilir. Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim! Onlardan her biri, cennetteki yerinde, dünyadaki yerinden daha selamettedir.” (Buhari Edebu'l-Müfred 486)

(8) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Allah katında divanlar (amel defterleri) üç tanedir. Birinci divanı Allah yüklenip önem vermez. İkinci divandan Allah bir şeyi terk etmez (yani onda ne yazılı ise onu uygular). Üçüncü divan ise, Allah onu bağışlamaz. Allah’ın (içerisindekini) bağışlamayacağı divana gelince; Allah’a şirk koşmaktır. Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır:

“Kim Allah’a şirk koşarsa Allah ona cenneti haram kılmıştır.” Allah’ın (içerisindekine) önem vermediği divana gelince; kulun Rabbisiyle kendi arasında bir gün orucu terk etmesi veya namazı terk etmesi (gibi) nefsine zulmetmesidir. Allah Azze ve Celle dilerse onu bağışlar ve ondan vazgeçer. Allah’ın içerisinden bir şeyi terk etmeyeceği divana gelince; kulların birbirlerine zulmetmeleridir. Kaçınılmaz onda kısas vardır!” (Ahmed bin Hanbel Müsned, Hâkim el-Müstedrek 4/576)

Hesaba çekilme herkes için söz konusu değildir. Çünkü Allah'u Teâlâ bu ümmetten yetmiş bin kişiyi hesapsız ve azaba uğramaksızın cennete sokacağını Rasulüne bildirmiştir. (Buhari 6452, Müslim 220/374)

Bunlar kendilerine rukye yapılmasını istemez, bedenlerini dağlamaz, uğursuzluk inancı taşımaz ve ancak Rablerine tevekkül ederler. Onların yüzleri dolunay parlaklığı gibi parlar halde olacaktır. Aynı zamanda bu yetmiş bin kişinin her bin kişisiyle beraber yetmişer bin kişi yani 70×70.000= 4.900.000 kişi ve Rabbimizin tutamlarından üç tutam avuç miktarı insan da hesapsızca cennete girdirilecektir. (Tirmizi 2554, İbni Mace 4286, Ahmed bin Hanbel Müsned 22508, 22659)

Allah'u Teâlâ kullarına karşı, annenin çocuğuna duyduğu merhametten daha fazla merhametlidir. (Buhari 5996, Müslim 2754/22)

Yüce Mevla gökleri ve yeri yarattığı gün rahmeti yüz parçaya ayırdı. Bunlardan bir parçayı cinler, insanlar, hayvanlar ve haşerelerin arasına indirip yaydı. İşte o tek bir parça rahmet sebebiyle mahlûkat birbirine şefkat etmekte, vahşi hayvanlar bile yavrularına meyledip onları ihmal etmemektedir. Rahmeti gazabına galip gelen Rabbimiz rahmetinin kalan doksan dokuz kısmını geri bırakmıştır ve kıyamet gününde o kalan kısımla kullarına merhamet edecektir. (Buhari 5997, Müslim 2751, 2753)

Azabı da çetin olan, Rahman, Rahim, Raûf şefkatli, Latîf yumuşaklık ve lütuf sahibi, Halîm yumuşaklıkla muamele edici ve Gaffâr çokça bağışlayıcı olan Rabbimizden bizlere hesap gününde rahmetiyle muamele etmesini ve bizleri cennetine girdirmesini niyaz ediyoruz. 

Hâtîme:

 

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.


Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır. 

O her şeyin en iyisini bilendir, 

Muvahhid Kullara  Selâm Olsun.


Polat Akyol.


KAYNAK :

TEVHİD AKİDESİ

( Kul Hakkı! başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 21.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.