Bitmez efendim bitmez, askerlik anıları bitmez, avcıların anıları bitmez bir de hapishane anıları bitmez.
Sanki 20 sene yatmışım gibi, benim de anılarım bitmez. Ekseriyete tabi olmak ile olmamak arasında hayat boyu bocalayagelmisimdir de neyse...
 
 Hapishaneye getirildigim hafta koronadan dolayı karantina dedikleri tek kişilik hücrede haftayı tamamladım, sonra bir test yapıldı, negatif çıkınca başgardiyan gelip, yarın iki kişilik hücreye yerleştirilecekler arasında sen de varsın dedi, eğer seninle aynı hücrede kalmak isteyen bir başka mahkumu söylersen ne ala, yoksa biz kafamıza göre biri ile eslestirecegiz dedi.
 
 Kafam allak bullak olmuştu, tek kişilik hücre cennet gibiydi, en azından kötülük gelme ihtimali olan bir başkasıyla değildin, şimdi ise uykusuz geceler beni bekliyordu. Acaba nasıl biri ile aynı hücreye düşecektim. Kimse kimseyi tanımıyordu, çünkü diğer mahkumların bir kısmını gördüğümüz tek an, havalandırmaya çıktığımız günlük 1 saat içinde, havalandırma için paylastirilmis bir grup diğer mahkumdu.
 Hepsi hayduttu, yahut hepsi melekti, yani ben ne kadar haydutsam onlar da en az o kadardı, yahut ben ne kadar melek isem onlar da anca o kadardı.
 
 2 tane Türk gardiyan görmüştüm, sormaya çalıştım ama çok mesafeli davranıyorlardı, içimden dedim siz daha benim dosyama bakmamissiniz, dosyama baksaydiniz imana gelirdiniz.
 Gün gelip çattı, Hollanda'li başgardiyan gavurun imanlisi midir nedir, bak dedi istersen Hollandaca bilmeyen ama galiba birazcık Türkçe mirildanabilen bir Bulgar var, onunla hücre arkadaşı olur musun, birlikte kalmak ister misin.
 Ben dedim yalnız kalmayı tercih ederim, bana yalnız kalma müsadesi verin, isterseniz bütün kısmı ben siler süpürür temizlerim. :)
 Başgardiyan sinsi sinsi güldü, mecbursun dedi.
 Galiba bu iş inada biniyor, inceldiği yerden kopsun. Ben dedim itiraz ediyorum, 2 kişilik hücreyi reddediyorum, avukatimla görüşmek istiyorum.
 Başgardiyan istifini bozmadı, sen az daha düşün ben birazdan gelirim dedi, eğer yine istemezsen, istemediğine üzülürsün dedi.
 Hakikaten de adamı üzüyorlarmis, ben nereden bilirim.
 Bir süre geçti, Türkçesini bilmediğim kapının üstüne doğru ortada bulunan 20 santim kadar olan sürgülü yeri açtı ve bana baktı. Karar verip vermedigimi sordu, ben de verdim ya daha evvel, ben istemiyorum dedim.
 Başgardiyan gayet sakin, tamam seni birazdan başka yere götürüp yerlestirecekler dedi.
 
 Başgardiyan müneccim gibi adam, dediği oluyor. Demir kapı sert şekilde çalındı ve bağırma sesi gibi sesler duydum, daha ne oluyor demeye kalmadan içeri 4 tane özel kıyafetli, yüzleri miğferli, elleri sopalı kalkanlı bir ekip girdi. Yakalandım, ellerim kelepçelendi, kafama da birşey geçirdiler ve bilmediğim biryere götürülüyordum.
 Yolculuk kısa sürdü, tecrit hücresi yahutta Hollandacasi ile izolasyona getirilmiştim. 
 Ceza alan kişilerin getirildiği hücrelere izolasyon deniliyor, izolasyon insani imana getiren cinsten.
 Kiyafetlerinizi çıkarıyorsunuz, transparan incecik kumaştan yapılmış bir seferlik kıyafetin üstünden giyilen tulum modeli birşey veriyorlar, onu giyiyorsunuz. Duvarlar koyu gri, pencere yok, yatak yok, sadece bir döşek ve kısa boylu bir örtü veriliyor. Burası, zaman ve mekan mefhumunu unutmak, Allah ile başbaşa kalma yeri. Burada bağırmak çağırmak serbest, çünkü ismi onun için izolasyon ki, hem izole ediliyorsunuz hem de duvarlar, zemin, tavan öyle izole edilmiş ki, kimse sizi duyamaz.
 
 Sonradan çikarildigimda anladım ki, ben sadece 24 saat tutulmusum orada, sonra 2 kişilik hücreyi kabul edip, kibar kibar normal hücrelerin olduğu kısma getirilmisim.
 
 Havalandırma saatinde diğer mahkumlara sordum, izolasyonda 1 hafta, 2 hafta tutulanlar var, insani delirtmek için muntazam hazırlanmış, ben yine kildigim namazla, ettiğim duayla dayanabildim hepi topu 24 saati, dedim Allah bu izolasyona düşecek hayduta bile yardım etsin.
 
 Birdahaki bölümde hücre arkadaşımı anlatacağım.
 
 
( Hapishane 2 başlıklı yazı Alp.Aldatmaz tarafından 11.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.