Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 30.11.2021
Okunma Sayısı : 905
Yorum Sayısı : 5

MESUT ÇİFTLER MÜSABAKASI / DEST-İ İZDİVACINIZA  TALİP OLABİLİR MİYİM? -3. BÖLÜM--


Bu  bölümde  öncelikle Haftalık  Mecmuanın Mart 1927 de açtığı ‘’ Hangi Kızla Evlenmeli?’’ Yarışmasının  sonucunu  açıklayayım.

Yarışmayı  9754 kişiden 3363ünün  oyunu  alan  ve  özellikleri : ‘’Osmanlı tipidir; pek sokağa çıkmaz. Çağdaş eğlence türlerini sevmez. Sinemaya, tiyatroya, baloya gitmez. Çok sıkı bir aile terbiyesi almıştır. Dindardır. Çok güzel bir kızdır. Çok merhametli bir kalbi vardır.’’ Olarak  tanıtılan  Mediha  Hanım  kazanmıştı.

******

1928 yılına geldiğimizde bu  işe  zamanın  en  ciddi  gazetelerinden  biri  olan  Vakit  Gazetesi  el  atar.

Şimdi  ‘’ Vaaaay  şeriatçı Vakit  gazetesine  de  bakın.  Demek  zamanında  çöpçatanlık  yapıyormuş  ha? ‘’ Diyenler  olacaktır. Yok  efendim  o  zamanki  Vakit  Gazetesi  ile  günümüzdeki  Vakit  gazetesi  aynı  değil...

Vakit  Gazetesinin başlattığı  yarışmanın  adı  ‘’ Mesut Çiftler  Müsabakası’’ dır.

İşin  aslına  bakacak  olursanız  Vakit  gazetesi sahiplerinin  umurlarında  bile  değildir  kimin  kimle  mesut  bir  yuva  kurabileceği. Onların  derdi  tirajlarının  düşeceği  korkusudur.

Peki  tirajlarının  düşeceğinden  niçin  korkuyorlar?

Korkuyorlar  çünkü  Mustafa  Kemal  yurdun dört  bir  tarafında  yeni  Türk  Harfleri  dediği  Latin  harflerini  hem  de  bizzat  kendisi  kara  tahta  başına  geçerek  tanıtmaktadır. Araya  Falih  Rıfkı  Atay’ı  sokup gazetenin bir  sütununun  eski  harflerle  diğer  sütunun  yeni  harflerle  basılması  önerisi  de  Mustafa  Kemal  tarafından reddedilmiştir. Bu  durumda  tirajı  arttırmak  için bir  takım  yenilikler  aranırken  bugünkü  evlendirme  programlarının atası  sayılacak  bir  uygulamayı devreye  sokarlar.

Vakit  Gazetesi  30  Kasımda  eski  yazı ( Arap  Alfabesi )  1 Aralıkta  ise – Yeni Türk  Harfleri  resmen  uygulanmaya  konulduğu  için -  Yeni  Türk  Harfleriyle  okuyucularına  ‘’ Mesut  Çiftler Müsabakası ‘’ adını  verdiği  yarışmayı  ve  yarışmanın  detaylarını  sunar.

Buna  göre gazete iki günde  bir  bir  erkek  ve  bir  kadın tanıtacaktır. Bu  kadın  ve  erkekler  tabii  ki  yine  hayali kişiler.  Kadınların  ve  erkeklerin tüm  özellikleri  yirmi gün  boyunca gazetede  okuyuculara  duyurulacak. Bu arada  okuyucular  yirmi  gün  boyunca  kupon  biriktirecekler  ve  20. Günün  sonunda  kuponları  ile  müracaat edip  adlarını  kaydettirdikten  sonra  hangi  çiftin  birbirine  uygun  olduğunu  belirtecekler.

Hangi  çift en  fazla  oyu almışsa  o  çifti  belirleyenler  arasında  yapılacak  kurada  birinciye  100 Tl  ikinciye  50 Tl  verileceği  gibi  ayrıca gazeteyi satan bayiye de 50 Tl  para  ödülü  vardır.

Gazete  kuponu  her gün  verir. Hayali  yarışmacı  erkek  ve  kadınları da  iki günde  bir ( bir  erkek ve  bir  kadın ) tanıtır.

Bu  yarışmanın  hayali  gelin  ve  damat  adaylarının  adları  ve  özellikleri  şöyledir ( Bir  kaç  örnek )

HALİT BEY:


30 yaşında bir ilçe kaymakamıdır. Namuslu, güzel, temiz bir hayat arkadaşına ihtiyacı vardır. Hayatı Anadolu’da geçeceği için eşinin balo ve eğlence meraklısı olmasını istememektedir. Kendisinin çehresi güzeldir. Doğru, bilgili ve çalışkan bir adamdır. En büyük kusuru sinirli olması ve çabuk kızmasıdır. Fakat karşısındaki insan aklı başında, makul, sakin, düşünceli bir insan olursa, çok hürmet eder. Sevdiği insanlara karşı fedakar denecek kadar iyidir.

HAFİZE HANIM:

42 yaşında, eski bir konak kalfasıdır. Ömrü çalışmakla geçmiştir. Fevkalade işgüzardır. Yüzü çirkindir, fakat iğrenilecek gibi değildir. Tatlı sözlüdür. Kanaatkardır. Şimdiye kadar kocaya varmamıştır. Fakat evin efendisi vefat etmiş, konak dağılmış, kalfa on parasız sokakta kalmıştır. Hizmetçiliğe gitmek nefsine ağır gelmekte, namuslu bir kısmet bulursa evlenmek istemektedir. Varacağı adamının yaşı, serveti ne olursa olsun razıdır.

SABİT BEY :

Eski istidbat (II. Abdülhamit dönemi kastediliyor)paşalarından birinin oğludur. Babasından kalan ev ve dükkanların kiralarıyla geçinir. Memuriyeti yoktur. Vaktiyle epey çapkınlık etmiş, lakin sonradan uslanmıştır. Kıskançtır. Güzelce, sade ve sakin bir kadınla evlenmek arzusundadır.40 yaşındadır.''

NECMİYE HANIM :

Yirmi bir yaşında orta boylu, kıvırcık siyah saçlı, tatlı esmer…Çehresi pek güzel değil; fakat sevimlidir. Yemek pişirmesini, dikiş dikmesini bilir ve ev işleriyle uğraşmaktan hoşlanır. Eğlence ve tuvalette(giyim kuşamda) gözü yoktur. Tahsili ilk mektep tahsilinden ibaret kalmıştır. Fakat aklı her şeye erer. Alaturka keman çalar. En büyük kusuru mahdut ve biraz inatçı olmasıdır. Evlendikten sonra annesinden ayrılmak fikrinde değildir.

Yarışma  sonunda ilk  gün  tanıtılan Ali  Bey  ve 8 Aralık 1928 de  tanıtılan Kadriye  Hanım  birbirine  en yakışan  çift  olarak  seçilir.

Peki  Ali  Beyin  özellikleri  nelerdir?

ALİ BEY:  

40 yaşında mühendistir.200 lira aylığı, bir evi vardır. Zevcesi iki yıl önce vefat etmiştir. Üç ve yedi yaşlarında iki kız çocuğu vardır. Orta boylu, şişmanca, sevimli, çalışkan bir adamdır. İşreti (İçki içmez) yoktur. Doğruluktan ve intizamdan çok hoşlanır. Muntazam evinden işine, işinden evine gidip gelir. Terbiyeli hayırhahtır. Fakat mantıksızlığa tahammül edemez. Çocuklarını çok sever. Güç darılır, fakat kırıldığı insanla kolay barışamaz.''

Ya Kadriye  Hanımın  özellikleri?

KADRİYE HANIM:  

Yirmi yedi yaşında. Kısa boylu, pembe çehreli, güzel beyaz dişli, yumuk siyah gözlü bir kadın. Fakir fakat temiz bir ailenin kızıdır. İki defa evlenmiş, ikisinde de bahtiyar olmamıştır. Birinci kocası ayyaş ve serseri, ikincisi aksi, titiz hastalıklı bir adamdı. Bu adamlarla geçinmek için bin türlü fedakarlığa ve mahrumiyete katlanmış, fakat muvaffak olamamıştır. Mutsuz olmasına rağmen çok neşeli, cesur ve çalışkandır. Mütemadiyen güler ve güldüğü zaman yanağında sevimli bir çukur açılır. Kocasının güzel, zengin, meşhur bir adam olmasını istemez.

Yarışmayı  kazanan ve 100 Tl ödülü  alan   o sene  Erkek İstanbul Muallim  Mektebinin 3. Sınıfında  okuyan bir  öğrenci  olduğu  için  ismi  açıklanmaz. İkinci  olup 50 Tl  ödülü  alan  ise  Eskişehir’den  Sara  Hamit  Hanım  olur.

Gazeteler daha  sonraki  yıllarda  da  izdivaç  konularına  yer  verdikleri  gibi  Türk  kadın  tipini de  tarif etmeye  başlarlar. 

Mesela 15 Mart 1933 de  yayın  hayatına  başlayan  Yedigün  Dergisine göre  ( Genel  yayın  Yönetmeni  Sedat  Simavi  idi.) Cumhuriyet  kadını  iş  ve  aile  hayatını  birlikte  yürüten  kahramandı.

Dergi Yazarlarından  Hikmet  Feridun  Es  kadının  evde  hizmetçi  dışarıda hanım  olması  gerektiğini  savunuyordu.

Derginin  yazarlarından Rakım Çalapala dergiye  gelen mektuplara  cevap  veriyordu.  Mesela  22  yaşında  iyi  eğitim  görmüş  bir  kız yakınıyordu ‘’ Talibim  yok.  Olanlar  da  az  eğitimli.  Ben  ne  yapayım’’  Rakım  Çalapala  bu  kıza  ‘’  Evde  kitapların  diplomanın değil  erkeğin  sözü  geçer.  O  bakımdan  az  eğitimli  birine  evet  diyebilirsin.’’

Evet... Bir  taraftan  ülkedeki  nüfusun  arttırılması  için  evlenme  ve  çocuk  yapma  teşvik  edilirken  bir  taraftan  da öyle  Türk  kadınları  fotoğraflarda  gördüğünüz  üzere  Avrupalı  kadınlar  misali  bir özgürlüğe  özendiriliyordu.

İşin  aslına  bakacak  olursanız kadınlara  sözüm  ona  akıl  hocalığı  yapan  erkekler  kendi  karıları  dışındaki  kadınların  çok  özgür olmasını  istiyordu.

Yedigün  dergisi  aynı  zamanda  kadınların 24  erkeklerin  ise  29  yaşından  önce  evlenmelerini  hiç  uygun  görmüyordu  oysa  Mustafa Kemal  ve Hükumet nüfusun  hızlı  bir  şekilde  arttırılmasından  yanaydı ve  gerek  gazeteler gerekse  dergiler  güya  hükumeti  destekliyorlardı.

Bu  dönemde ideal  bir  Türk  kadının  tipi de  çizilmişti  dergi  tarafından: Vücudu sağlam, asabı kuvvetli, çizgileri yuvarlak, gözleri parlak, dudakları dolgunca...

Peki  kızlar  nasıl  rahatça  koca  avlayabilirlerdi?

Dergi  bunun  için de  11 Altın  kural  belirlemişti:

*İyi huylu olmak
*Fazla boyanmamak
*Erkeğe arkadaş olabilmek
*İyi ev kadını olmak
*Kıskanç olmamak
*Erkeği kıskandırmamak
*Akıllı hareket etmek
*Artist ruhu barındırmak
*Erkeğine göre giyinmek
*Çok zayıf olmamak
*Balıketinde olmak

Anlaşılan  o  ki  derginin  erkek  yazarları ( Evet  bu  kriterleri  belirleyenler  arasında  tek  kadın  yok. Hepsi  erkek.)  kendi  hoşlandıkları  kadın  tipini  çok kolay  erkek avlayabilecek kadın  tipi olarak  yazmışlardı.

Sahte münevver( aydın ) , ukala, şımarık, artist, dişi kurt, süs kadını özelliklerini  taşıyan  kadınların  hiç  şansı  yoktu.

Dua  etsinler.  Bunları  bugün  yazmış  olsalar  feministler  parça  parça  ederdi  bu içten  pazarlıklı  hovardaları  )))))))))

Peki  Türkiye’de  bir  kadın  ve  bir  erkeğin  karşı  karşıya  gelerek yani daha  profesyonel  adıyla  randevu  programları  ne  zaman  ve  nasıl  başlamıştır?


Randevu şovlarının ilk örneğinin Amerika’da 1960’lı yıllarda yayınlanmaya başlayan “The Dating Show” olduğu bilinmektedir. Söz konusu bu ilk örnek Türkiye’de 90’lı yıllarda yayınlanan “Saklambaç” adlı program formatının birebir aynısıdır. Dolayısıyla Türkiye’de ilk evlendirme/randevu programı olarak yayınlanan Saklambaç’ın “The Dating Show” adlı programın Türkiye versiyonu olduğu söylenebilmektedir. Ayrıca The Dating Show İngiltere’de “Blind Date”, Avustralya’da ise “Perfect Match” adıyla yayınlanmıştır. İlerleyen süreçte Türkiye’de, 2002 yılında ise aşk ve evlilik temalı ilk program olan “Ben Evleniyorum” adlı yarışma yayınlanmaya başlamıştır. Bu programdan sonra “Biz Evleniyoruz”, “Size Anne Diyebilir miyim”, “Gelinim Olur musun” vb. birçok evlilik programı yayına girmiştir. Sene 2007’ye gelindiğinde ise evlilik programlarına temel olan “Saklambaç” adlı randevu programının formatında evlilik programları yapılmaya başlanmıştır. Bu konudaki ilk örnek ise Esra Erol’dur. Flash TV’de Esra Erol’un sunuculuğunda yayınlanan “Dest-i İzdivaç” adlı program 10 yıl sürecek bir yayın formatının öncüsü olmuştur.

Ve  tabii  ki  Dest-i  İzdivaç  programları  deyince de kafasında  bardak  kıran Caner’i
Ata  Türk  ve  Annesi  çılgın kaynana  Semra’yı (  Ata  Türk  maalesef  intihar etti. Semra  Kaynana  ise  bir  iki  tv programı  yaptı  sonra  ortalıktan  yok  oldu.)
Program  Sunucusu  Esra  Erol’u  dizlerine  oturtup göğüslerini  mıncıklayan Necip Dedeyi
Beş  kez  evlenip iki  karısını  öldüren  üçünden  boşanan  ama  evlenme  konusunda  asla  umudunu  yitirmeyen Sefer  Beyi
Kısmeti  Şenol  beyi  çok  yaşlı  bulan Mehri  Hanımı
Kimseleri  beğenmeyen Nevruz  Hanımı
Sonradan  kabak  çiçeği  gibi  açan Hanife  Hanımı
Kulaklarının Arkasını  yıkatmak  için  eş  arayan Hilmi Beyi
unutmak  mümkün  değil tabii  ki.

BİTTİ.




( Mesut Çiftler Müsabakası Dest-i İzdivacınıza Talip Olabilir Miyim -3. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 30.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.