Ben Gönülden Düşmüşüm Göz Nedir Ki?

 

 

Açılmayan mütemadiyen zorladığım hayatın mı öykülerin mi kapısı seçemiyorum, kulağımda yankısı ile beni çağıranın peşinde iken başka sesleri duyamıyorum. Bir düşün müdaviyim kendimi tedavi etmek için, gün ise sözlerimden aldığım döktüğüm alın terinin kazancıyla beni terk etmezken, mütemadiyen kapıyı zorluyorum açıldı açılacak. Bir ton dayak yemiş gibi yorgunum, canımı acıtan ne ise, kapıyı açınca bitecek diye zorlarken, söylenmemiş sözleri düşünüyorum açmak için ben kendimi bu kadar yalnız buluyorken…


  Geçip giden onca ömür, nasıl nereye ne zaman gitti benden habersiz! Benden geçip gitmeyen o düşlerim hala canlılığıyla dururken içimde, bir adım atarak bir yol almamış halimle şaşkınım! Sanki tek belirgin olan şaşkınlığım, geçen zamanın ipi elimde sanırken değilmiş! Yaramı sarmaya başlayalı aylar oldu, sargısı hala üzerinde duruyor, açmaya korkuyorum. İrkildiğim bu yolda bitmez yol derken sona gelmişim habersiz ne zaman nasıl bilmezken, ruhumda şaşkınlığımın bensizliğini bana bırakırken ne varsa, zaman almış götürmüş sanki, fark edemedim gidişlerini, bir dal çiçek kalmış yolumun üstünde ona da dokunamıyorum, yaprakları dökülmesin diye derken dökülüyor yaprağı üzerinde.

 

  Sabırsızın önde gideni de değilim bugünden her an anıma, içine bir sözden vurgu yaparak bir his bırakarak gitmenin neticesinde, üzerine örtülen örtü de nedir belirgin değil, sevdakâr yüreğim küs var olamaz ki hiç değil, hep barışık. Düşlerimin hazin görüntüsü, arkamı bırakmazken rüyamda mı bıraktım gülüşlerini yanımda değil mi özgüvenleri diye düşünürken kara kara, yine açıyorum yüreğimde yara bu ara. Semazen olsam dönsem etrafında uzaklaşsam ağırlıklarımdan, yola döküldükçe fazlalıklarım düşüyorum yerlere kalkıyorum dizlerimde kan akarken, düşünce bir kez gözden, düşsem ne olur ki gözden gören göz değil ki bakandı, ben gönülden düşmüşüm göz nedir ki?

 

  Otobiyografisini yazmıyorum kendime ait olanların, ait olmayanları yazıyorum ben yazdıkça siliniyor sahip olamadıklarım! Bu yakıyor beni, sakin olamıyorum telaşın içinde gelemeyenlerin aklında ben yokum anlıyorum, öyle ise bunca telaşa sıkıntıya ne gerek vardı, aylarca düşlerini hayallerini kurdum ki! Geride kalan küllerin savrulmasıyla gözlerime dolan küller, bilmiyor musun içinde yaktın sana gelecek olanlar mı diyerek gözlerimi yakıyor! Ben onları korumayı seçmiştim telaşın içinde nasıl yakabilirim ki! Varlığımla içlerinde gezinmek isterken azlığımla durduğum yerde yeterli olamamanın sancısı ile hala sallanmaktayım yolda… Beni terk edenler bensiz ise bende onlarsız olurum madem.


  Birkaç sözcük kelime duygu ve hislerimle şiir yeter. Canlı duyguları yakaladığım anda canlanacağım ve yakaladığım o andayım. Alamadığım ne varsa alınmayan yerinde kalsın bana lazım değil madem ki. Muhatap olurken sırtını dönenden ne hayır gelir ki bunca uğraş içinde sırtını dönmesi için kelimeleri heba ediyorum, sen sırtını döndüm ben dünya ile sana dünyamla döndüm, haydi ara bul bulabilirsen beni! Arkanı dönerken kaldığın yerde hala beni bekle içinden kıs kıs gülerken, nah bulursun beni. Gönlümde uzanan yol sensizde uzanıyor bana doğru etkileşimle olmak isterken, ekşi suratla olmanı istemedim ki, ben dokunuşu yâr olacak olana saklıyayım onu da heba etmeden dik yokuşumu tırmanarak çıkayım…

 

Mehmet Aluç


( Ben Gönülden Düşmüşüm Göz Nedir Ki... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 3.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.