İlk zamanlar uzaktı mahşeri ayrılıklar

El ele tutuşur koşar oynarken
Gül bahçesinde uyuya kalıp 
Eve geç gelirdi hayaller

Tahrip gücü yüksek sözlerinin
Piminin çekilmesi dölledi

Sırt dönüşünün doğurduğu yokluğunu

Isıttığım yakamozları biberonla vererek
Mülteci ninnileri kulağına yerleştirerek
Ayağımda salladım

Sokakta oynarken düşüp dizini yaralasa
Ciğerime dikiş attırdım

Çocukluğuna yetişmek için sırtımı kırbaçladım

Emanetin olan öksüz yokluğunu
Sol yanıma ilikledim

Hem anası oldum hem babası

Ne aç bıraktım nede açık 
Yemedim yedirdim
Giymedim giydirdim

Ne
Sarıya çalan sırma saçları yapıklandı
Ne
Kirpikleri kaşları sürmesiz kaldı

Biliyor musun
Bütün oyun havası şarkılarımın
Nakaratların da ağıt söyleten yokluğunu

Sırtımdaki ceketi satıp okuttum

Ela gözlü bir ay parçası gibi büyüttüm
Aynı senin gibi utangaç

Elimin emeği gözümün nurunu döktüğüm çeyizi
Maraş işi oyma ceviz sandıkta hazır

Düğürçüleri gelip gidiyor

Hadi artık sende bir mavi geliş peydahla da
Musalla taşı sırtımı üşütmeden
Kumral yokluğunun mürüvvetini görelim


( Yokluğunun Mürüvvetini Görelim başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 24.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.