Hayat, sevdadan içmemişler ile “Hiç mi sevmiyor?”  sorusunu sorduran çiçeklerin akıl almaz bir merhaba busesi; ben ise sana rastlarken çıplak ayaklarım aşka. İbadetimde “Âmin” den sonraki ilk isimsin.

Sen, kabullere ramak ve kısmet olmayanlara nispet olansın. Sen, her şeyin her şeyisin.

 

Mektubumun satır virtüözü hacimli yağmurlara kemanın arşesinden haber getirirmiş.

Çiğnermişsin mektubumun sol anahtarını; sonuna hep bizi son diye seslendirirken.

Güzel şarkıların çalınan enstrümanlarında kavim göçüne rastlayası gelirmiş bizden sonraki sevdaların.

Şerbet, lokmalara isim verirken adım; adım adım sana imzalanan bir tabut artık.

Biz, bizde yaşamayanı seslendirmekten aciz iki zavallıydık.

Mutluluk, yutkunduğum acının sana bal tarifesiyle tatlılıklarla uğradığı bir düğün artık.

Okumaz adamın hep yazan kadınıyım…

 

Virgülün bile noktalı virgülünle değil soru işaretinle evlendi.

Ünlemin bile bir cesarette alevlere atıldı da kendisinden ayrı bütün bir noktalara kendini adadı.

Noktalama işaretlerimiz bile bir olmadı bizim.

Biz, bizi bizden hep sakladı.

Hayat, senli uçurumların atlarım diye benden korktuğu bir yıkım artık.

Bilenlerin artıklara “Yeter artık” diyerek uğradığı hayat fragmanı sicim gönlüm…

İzlendi yeterince.

Kıyamet, sana sonsuz kala aşka hep; bana yitenlerin savaşı bir kızıllık…

 

Hayat, ebesini arayan ve kendinde doğan bir trajedi senden sonra…

Gün, ayana dek hep kendine bir ışık aradı.

Murat vapurlarında düdüğü çalındı gelinlerin, gidenler benimken.

Kapının tokmağında elinin olmadığı sonbaharlar büyüttü kalbim.

On üç yaşında ergen bir ayrılık annesiyim.

Baş edemiyorum; hayat, okuluna sığmayan ecnebi piç ayrılığımın doğumhanede kimliğini arayan bir zavallılığı artık.

Bu kadar adaletsiz bir yalnızlıkla baş edemem.

Seviyorum;  ‘Hâlâ’nın sana inatla koştuğu topuklu ayakkabılarına inat.

O düşecek, ben yine kalkarak seni seveceğim.

Mümkünün çocuğunu doğuracak zaman; “Unuttum” kaldırımlarında adın yazılana kadar.

Hayat, ışıklı kalplerin şarjı biten umudu gibi artık…

Neredeysen, kimdeysen gel…

Tebrik edeyim; gönlümce…

Hayat, farz edilen ‘Sen’in hayal bakkalından on kuruşa satıldığı bir rant artık.

Toplasan bende yokluğun varlığından müstesnadır ama varlığın cennetimde filizlenen en derin ayıbımdır artık…

Dilara AKSOY

 

( Artık başlıklı yazı dilara aksoy tarafından 10.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.