Çocukluğumun vitrinini açtım, orada yine sadece sen varsın çocukluk aşkım… Gündüz, bitap saatleri
arşınlarken gecenin sana koşası tutmuş takarım çelmemi de izin vermem buna.
Canımın
koridorlarında ışıklar öyle bir kapalı ki karanlıkta kaybolurum da sence
bulunamam.
Sevilen türkülerde
en sinsi bağlaması olmuşsun yıldızların; göz kapaklarımı sana uyuyarak
kapatamam. Ben de yaş aldım, benim yaşlarım seninkinden kalabalık kalır unutuşlara.
Sevmekle birlikte
sevilmemeyi de ilk senden öğrendim ne de olsa. Garip bir yokluktun sen,
yıllarca fazlalaşsa da yokluğun; varlığınla kıymetlenen şarkılar hâlâ sana
müstesna…
Yıllar olmuştu
senin için sana yazmayalı… Pullarım dökülüyor gecelere, takriben kaç adımda bir
bütün olurum sevilmekle? Benden başka herkes sana da gül bahçesiydi.
Sitem aşina
sokaklarımda kaç kez ceza yedim, polis nefretler kelepçeledi beni imkânsızlıklara…
Çocukluğumun anı
kutusunu açtım, ben de mutlu olmalıyım. Bana izin verin, kıymet bilmeyenler…
Sevilmeye kaç öğün
doyamadıysam o derece pişiriyorum geçmişimi…
Çocukluk aşkım,
sana şarjı dolmadan unutuşumun; bana dokun kalben…
Hâlâ hatırının
köylüsüysem o güzel aklında, elini değdir elimin aşkın elinden bir türlü
tutamamış yanına; avucumda elektriği giden yaşamın sana seninle aydınlanan
cenneti var.
Çocukluktun aşkım;
sahici yağmurlara sahte bir şemsiyeydim başkalarının yağmurunda ıslansan da…
Krema saçlarının
beyazından öptü, ürkek çocukluğum…
Bence sen fazlaca
yaşlıydın zaten aşkıma.
Yitiriyorum seni
aklımda…
Camlara sordum,
yoktun ve yıldızlarda artık dilenmeyi unutan isimsiz bir dilekten başka bir şey
değildin. Dedim ya; sen çocukluğa bile çocukluktun.
Kaşınıyorum mutlu
olmaya, yetişkin mutlulukların pulları düşüyor beyaz saçımdan.
Ben de
beyazlanıyorum faiziyle seni unutmaya…
Gül, senden önce
gül bile değildi. Ağlamak, şiddetli geçimsizliğiydi yanlış aşkların.
Gözlerin, bana
bakmayan bir dünya iken ve sen çocukluk aşkım; çocukluğuma bile çocukluktun.
Sevişimde ayıcıklar uyanıyordu, masallarla…
“Buradayım” desen
de burada değildin. Bana masal, başkasına gerçekken.
Sen, barış
dallarında koparılan bir savaştın.
Tütünümde sararken
yaralarımı…
Dilara AKSOY