antik lehçesiyle

bağrıma düşen 

kaşı kara güzel buruk yörelerden 

sızan bir tutam mezopotamya 

çiçek açsa yüreğimin yamaçlarına 


alev dudaklı güneşim 

savur simsiyah saçlarını bağrıma

yurt ol mutluluğumun hür ırmaklarına

yağmur gökkuşağı ötesi kıyılara düştükçe

saklasam seni yudum yudum yarınlarıma


bahar yağmurları ağlar ardımdan

mabedimi arasın ceylan gözlerin 

özgürce yüreğimde süzülen kanatların

bir yankı bitmeyen hüzünlü nağmelerin 


senle kapansa gönlümün zindanı

kanatlanan sabahsız gecelerimde

kavrasam sımsıkı göz kapaklarını 

kirpiklerin demlenen çayın buğusu 


dumana sarılan yamaçlarda

gecenin kuytu sokağında

kesişen umutlarımı

sevgi bağı ile örsen kilimlere


nefesin kahırla örtülü bahtımı yıksa

tutunsam karanfil kokulu saçlarına

sığ gecelerin hecelerinde  

nefesim bozkırlarda otağ kursa


harabeye düşen yalnızlığımı alsan

dağın yamaçlarında esen rüzgar olsan

ellerimi açsam gelsen kollarıma


ışıldayan kara gözlerinden

tutam tutam mezopotamya

sersem kır gülleri açmamış

yüreğimin kıraç topraklarına


güneşin saçlarından süzülen

çöllerin bağrında 

buharlaşan çiy olup yağsam gözlerine…

( Helena başlıklı yazı Mikail Dede tarafından 16.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.