M.NİHAT MALKOÇ


            Kadınlar hayatımızın öznesidir. Onların olmadığı bir hayat, nerden bakarsanız eksiktir. Kadın elinin değdiği iş başa varır. Onlar annedir, abladır, bacıdır, vefalı eştir. Kadınlarına değer vermeyen toplumların ilerlemesi, çağdaş uygarlık seviyesine yükselmesi mümkün değildir. Bunun canlı örneklerini geçmişteki yaşantılar açıkça göstermiştir.

 

            Toplumların belkemiği olan kadınlarımızın kıymetleri yeterince bilinmiyor. Bazı ülke ve bölgelerde ayrımcılığa tabi tutuluyorlar. Acıları evvela kadınlar çekiyor. Ailenin yükünün en ağırını onlar taşıyor. Aileyi kadınlar ayakta tutuyor, dengeyi sağlıyor, çekip toparlıyor.

 

            Kadınlar sıkıntıların merkezinde bulunuyor. Hayatî tehlikeler ve savaşlar bakımından dünyanın en sıcak bölgelerinden biri olan Filistin’de ölümle yaşam arasında sıkışıp kalan kadınların yaşadıklarını duyunca insanın merhamet duyguları gözyaşlarına karışarak akıyor. İsrail işgali altındaki Filistin topraklarında kadınlar kocalarının yanı başında kurtuluş mücadelesi veriyorlar. Bu kutsal davada eşlerini hiçbir zaman yalnız bırakmıyorlar. Bu kahraman kadınlar şahadet mertebesine erişmek için kendilerini silahların önüne atabiliyorlar.

 

            Filistin’de erkek nüfus hızla azalıyor. İsrailliler, Müslüman erkeklerin kökünü kurutmak için planlı bir çaba içerisindeler. Filistinlilerin ailelerindeki erkeklerin çoğu ya şehit olmuş, ya da gazi… Bu ailelerde yük kadınların omzuna yüklenmiş durumdadır. Kocasını savaşta yitiren kadınlar, çocuklarını etrafına alıp yaşama mücadelesi veriyorlar. Yemiyorlar; çocuklarına yediriyorlar, içmiyorlar onları içiriyorlar, giymiyorlar yavrularını giydiriyorlar. Evladına kol kanat germe dürtüsü fevkalade yüksek olan analar, Filistin’de vatanları ve çocukları için yaşıyorlar. İşgalcilerin ölüm yağdırdığı bu topraklarda kadın olmak çok ama çok zor…

 

            Filistinli kadınlar vatanları için ölmeyi ve hapse girmeyi göze alabilen sıra dışı insanlardır. Yaşadıkları zorlu hayat onları dirençli kılmıştır. Günümüzde İsrail zindanlarında kurtuluşu bekleyen mücadeleci Filistinli kadınlar vardır. Buradaki kadınlar açlığa ve susuzluğa mahkûm ediliyor. Bilerek zorlaştırılmış, gayri insanî şartlarda yaşamaya mecbur bırakılıyorlar. Zindanlarda hasta düşen kadınların tedavilerine müsaade edilmiyor. Bu kör olası hapishanelerde doğuran kadınlar bile var. Yeni doğan çocuklar anneleriyle beraber mahkûm hayatı yaşamaya zorlanıyorlar. Böylelikle Filistinli bebekler gözlerini hayata açar açmaz hapishaneyi tanıyorlar. Sorarım size: Ne günahı var bu kadınların, ne günahı var bu bebeklerin? Cevabını vereyim isterseniz: Bu kadınların günahı; ülkelerinin işgaline direnmeleri, bebelerin günahı da haysiyetiyle yaşama mücadelesi veren, özgürlük isteyen annelerin çocukları olmaları… Gerçek bundan ibarettir, öbürler yalan yanlıştan ibaret… Saldırganlıkta sınır tanımayan, insaf fakiri Siyonistlerden başka ne bekliyordunuz?

 

            Filistinli kadının her günü acı ve keder içerisinde geçer. Çünkü ya eşini, ya çocuğunu bu topraklar için şehit vermiştir. Eşi, ya da çocuğu İsrail zindanlarında ömür çürütmektedir. Şanslı olanların çocukları ve eşleri sağ olsa da onlar da ya bir baskında, ya da adi bir saldırıda şehit olmaya namzettir. Onun için Filistinli kadının geceleri gözüne uyku girmez. Hayat arkadaşını ve çocuğunu uyurken doya doya seyreder. Çünkü yarının neler getireceği, neler götüreceği hiç belli değildir. Bu topraklar acı gelecekleri bağrında uyutmaktadır.

 

            Filistinli kadınlar teslimiyetin veya mücadelenin kaçınılmaz olduğu bir hayata doğuyorlar. Onlar onurlarını ve vatanlarını baş tacı ettikleri için teslimiyeti değil, mücadeleyi tercih ediyorlar. Bunun bedelini de çilelerle ödüyorlar. Filistinli kadınlar silahların gölgesinde yaşamaya mecburlar. Filistin’de kadınlar ateşten gömlek giyiyorlar üzerlerine. O gömlek onları yakıyor ama onu çıkarıp da atamıyorlar. Dünyanın sözde kadın teşkilatları Filistinli kadınların bu dramını görmüyorlar mı acaba? Yoksa Filistin’de yaşayan hemcinslerini kadından ve insandan saymıyorlar mı? Asıl mağdur, asıl ezilen Filistinli kadınlar olduğuna göre niçin bu eziyetleri, acıları, trajedileri görmezlikten geliyorlar? Avrupa’daki kadının korunmaya ihtiyacı yok. Asıl korunması gereken Filistinli kadınlar. Fakat korumuyorlar işte...

( Filistin’de Kadın Olmak başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 11.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.