Bir ömür Hakk yolunda yürümeye ant içti

Ahiretin tarlası, dünya gözünde hiçti

Fâniye sırt çevirdi, bâkî olanı seçti

Sayram ufuklarından doğan bir güneşti o

Gönül asumanında yıldızlara  eşti o

 

Tasavvuf mektebiydi, cehalete okuldu

Hakikat kovanında bir ana arı oldu

Gönül peteklerinde ballar balını buldu

Buhara'dan Yesi'ye, gören gözümüzdü o

Derdimizin tabibi, gülen yüzümüzdü o

 

Hadisten ilham aldı, Kur'an ile beslendi

Mazlumlara ağladı, vakit geldi hislendi

Divan-ı Hikmet'inde müminlere seslendi

Orta Asya güneşi, Pir-i Türkistan'dı o

Küfrün karanlığında, apaydınlık tandı o

 

Hakk'ın sırrına erdi, kapısına dayandı

Pervaneler misali, aşk ateşinde yandı

Şenlendi gönül evi, Hakk nuruna boyandı

İlmin köşe taşıydı, Yaradan'a kuldu o

Menzile varmak için yola revan oldu o

 

Hakikati haykırdı hikmetli sözlerinde

Serinliği düşledi ateşin közlerinde

Yunus Emre, Mevlâna yürüdü izlerinde

Dikenlerin içinden nice güller derdi o

Çile nârında pişti, maksuduna erdi o

 

Ümmetin ağır yükü omuzlarına bindi

Yaş altmış üçe geldi, çilehâneye indi

Kavuştu Yaradan'a, yürekte hasret dindi

Can evimizde candı, kül içinde güldü o

Ölümsüzlüğe doğdu, zannetmeyin öldü o

 

                                               M. NİHAT MALKOÇ

 

 

 

 

 

 

 

( Pîr-i Türkistan: Hoca Ahmed Yesevî başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 11.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.