Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 15.12.2020
Okunma Sayısı : 735
Yorum Sayısı : 0
Hayatımızı adalet kelimesi üzerine inşa ediyoruz. Doğrudan ve dolaylı olarak ta İlahi Adalet kavramını çok sık kullanıyoruz. İnsanoğluna göre olağanüstü güçlere sahip düşmanımıza (şeytan) karşı normal şartlarda savunmasız durumda olduğumuz da bir gerçek. Allah-ü Teala hiç bir kulunu cezalandırmak için yaratmamıştır. İnsanoğlunun en büyük düşmanı kendisidir. Hak ve Batıl savaşında inanan insanların savunmasız ve yardımsız kalacaklarını düşünmek mantıksızlık değil midir? Allah-ü Teala şeytana karşı kullarına yardımcı olarak Peygamberler göndermiştir. Yine bildiğimiz ve inandığımız üzere peygamberlik halkası Peygamber(asv) Efendimizle birlikte sona erdi. O zaman Kıyamet gününe kadar inanan insanlar yalnız mı kalacak? Bana göre bu mantık İlahi Adalete aykırıdır. Diyebilirsiniz ki: Ulemalar?  
Cevabım şudur: İnsan bildikleri ve öğrendikleriyle iman etmez, kalbiyle iman eder.İman etmek takdiri ilahidir. Amr'a (Ebu Cehil) lakabı bilgisiz veya eğitimsiz olduğu için değil Peygamberimize iman etmediği için verildi. İlim öğrenmek dinimizde her zaman teşvik edilmiştir. Bedir esirlerinin fidyesinin 10 Müslümana okuma yazma öretmek olduğunu biliyoruz. İlim öğrenmenin beraberinde bazı ahlaki olumsuzlukları beraberinde getirdiğini de biliyoruz. Mesela: Kibir, gurur gibi. (Tefsir sahibi ve köşe yazarı meşhuur bir ilahiyatçı yakın zamanda Kur'an ayetlerine absürd ifadelerle saldırdı ve özür dileme gereği bile hissetmeden emekliliğini istedi. Bu zihniyetin ağa babalarından Y.N. Öztürkün Deist olduğunu ilan ettiğini ve baş örtülülere küfür ettiğini, Namazı bu ümmetin başına bela ettiler dediğine şahit olduk.) 
Batı normlarıyla İlahiyat eğitimi alan ve ifade özgürlüğüne sığınan ilahiyat camiasının inançlarımızı korumak konusundaki faaliyetleri tartışılacak duruma geldi.
Bir diğer konu ise Teknolojik gelişmeler ve bilimsel keşiflerin inancımıza yaptığı saldırılar. Bizler ilim kelimesinden her türlü ilimi anlıyoruz. HER TÜRLÜ İLİM sahipleri de ünvanlarına güvenerek İslami konularda pervasızca konuşuyor ve yazıyorlar. Jeoloji profları, doktorlar İslam dininin temel kaideleri ve sünnet hakkında keyfi beyanlarda bulunuyorlar. Günümüz Ehl-i Sünnet Uleması bunalmış durumda. İslam dinini Bilimsel olarak açıklama çabası içine girdiler. O zaman benim sorum şu olacak: Asimov, Carl Sagan ve Hawking gibi fizikçilerin Ateist veya deist olmalarını nasıl açıklayacağız? Bu insanlar bildikleriyle niçin iman etmiyorlar? Anlatmak istediğim genelde Peygamberler özelde ise Peygamberimiz(asv) e karşı çıkanların tamamının bilgisiz olmadığı gibi pek çoğunun da akademik kariyer sahibi olduğu.
Şeyhlik, dervişlik gibi olgular manevi konulardır. Kitaplardan öğrendiklerimizle izah edilmesi, kabul edilmesi mümkün değil. Ehli Sünnet tasavvufunun ayrı bir din olmadığını, Allah-ü Teala'nın rızasına ulaşmanın sayısız yollarından biri olduğunu belirtmiştik. 
İslam termninolojisindeki şeyh olağan üstü ve günahsız manasına gelmez. Şeyhlik Peygamberliğin aksine kazanılan bir makamdır. Peygamberler seçilmiştir, günahsızdır, günah işleyemezler. Şeyhler mürşidlerinden aldıkları eğitim ve yaşayışla manevi makamları ele ederler. İtikat ve yaşayışlarındaki yanlışlıklarla da makamlarını kaybederler. İnsanlar günah işleyebilirler Ehl-i Tasavvuf tevbe eder. 
Şeyhlerin en ariz özellikleri her bakımdan peygamberimize uymak, sevmektir. Bu sevgi bağılarına yansır. İnsanlara imanlarını kemale erdirme de yardımcı olur.  Günümüz insanının kafası eski büyüklerin menkıbeleri ve sözlerinin yazıldığı kitaplardan ve günümüz bilimsel keşiflerinden dolayı oldukça karışık. Bu kafa karışıklığı beraberinde inanç zaafını getiriyor. Bildiklerimiz imanımızı artırmak yerine bizi bunalıma düşürüyor. 
Bu inanç zaafından kurtulmanın tek yolu Kamil Bir Mürşid!
( Tarikat-lar Şeyh Gerekli Mi-10 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 15.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.