KÜLLENEN ATEŞ

 

Karanlığa gark olduk, batınca güneşimiz

Terk-i diyar eyledi yârânımız, eşimiz

Nedamet yüreklerde paslı bir hançer gibi

Söndü heyecanımız, küllendi ateşimiz


MAVZER


Gönül kapısı açar dilimizdeki mavzer

Küstahları ürkütür elimizdeki mavzer

İnancımız odur ki şehit ebedî yaşar

Diriye kök söktürür, ölümüzdeki  mavzer


MUSA VE FİRAVUN


Haksızlık yerde kalmaz, mislini görür eden

Ruhumuz aç kalırsa doymak bilir mi beden?

Hak başlara taç olur, tez unutulur batıl

Musa olmak dururken Firavunlaşmak neden?


MÜLTECİ DUYGULAR


Ruhumu kemiriyor amansız kaygılarım

Kalpten firar ediyor mülteci duygularım

Ya bir daha doğmazsa üzerimize güneş

Gece uyanıyorum, kaçıyor uykularım


ÜÇTEN DOKUZA

 

Baharı uğurlarken karşılarız güzleri

Uzağımıza düşer dünün sıcak izleri

Hoyrat bir el değince kopar gönül telimiz

Hayat üçten dokuza bir gün boşar bizleri


BİR NESİL YETİŞİYOR


Kim demiş fecir yakın, kim demiş gün ışıyor?

Ceddiyle bağı kopmuş bir nesil yetişiyor

Nerede elif gibi o dik, onurlu duruş?

Mülayimleşiyoruz, öfkemiz yatışıyor

 

                                                           M. NİHAT MALKOÇ

 

( İkindi Rubaileri-44 başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 13.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.