Hiç kimseye gözyaşı borcum yok. Ama ağlamak güzel şeydir rahatlatır.
Aslında her damla göz yaşında her şeye rağmen umut saklıdır.

Sabrımız varsa, niyazımız varsa, şükrümüz varsa mutlaka umudumuzda olmalı.

Tüm Dünya malum bulaşıcı hastalık nedeniyle zor günler yaşıyoruz, bir çoğumuz
yakınlarımızı kaybettik, kaybetmeyede devam ediyoruz. 

Tedbirli olmak zorundayız, bunu artık çok iyi idrak ettik, o nedenle kendimizi, ailemizi
korumak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. 

Çocuklarımız, torunlarımız, yakınlarımız bizi ziyaret etmiyorlarsa yalnız kendilerini
değil, bizide düşündükleri için.

Tüm dikkatimize rağmen, tüm tedbirlerimize rağmen, hastalık gelip bir gün bizimde
kapımızı çalabilir. Durum böyleyken her şeyi boşlayıp nasıl olsa öleceğiz demek 
mümkün mü? Yok böyle bir şey, umudu yitirip teslim olmak yok.

Umudun ufkuna açtınız mı yelkenleri bir kere, sizi kimse durduramaz inanın...

O halde önce içimizi rahatlatalım, serbest bırakalım göz pınarlarımızı varsın aksın gözyaşı.
Sonra gülümseyelim hayata, Ya Allah, Ya bismillah diyerek...

Hele başınızı yaslayacak bir omuz varsa. Sizi anlayacak bir çift göz varsa.

Ve oda sizin omzunuza başını yasladığında huzur buluyorsa, ister birlikte
gülün, isterseniz birlikte ağlayın mutlulukla...

Eğer gün olur da küserseniz birbirinize;

Öncelikle affetmenin,  kucaklamak olmadığını, sadece kalbinizdeki kötü duygulardan ve beyninizdeki olumsuz düşüncelerden kurtulmak da olabileceğini anlayıp, kendi kanatlarınız 
ve kendi kalkanınızla gözyaşlarına da boğulusanız sevgiye kucak açabilecek bir kalbiniz olduğunu yeniden keşfedin.

Sevmesini bilen ve yeteri kadar seven bir yürek taşıyorsanız gerisi zaten gelecektir. 

Umudunuzu hiç yitirmeyin. Küllerinden doğmak diye bir şey varsa eğer bu hayatta Umut her zaman gönlümüzün ekmeğidir.

Sadece iyi şeylerin, sizi ve diğer insanları, ya da sevdiğinizi aynı anda mutlu edebilecek bir şeylerin varlığına inanmaya çalışın.

Şimdi kısa bir umut hikayesi paylaşacağım sizlerle:

"Pers Sultani iki adamı ölüme mahkum etmiş. 

Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkumlardan bir tanesi hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söylemiş. 

Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bu teklifi kabul etmiş .

Diğer mahkum inanmayan gözlerle arkadaşına bakarak 

"Atların uçamadığını biliyorsun Nasıl olur da böyle delice bir fikirle çıkabilirsin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı biraz uzatıyorsun o kadar"

"Pek değil" Demiş birinci mahkum." Kendime dört özgürlük şansı veriyorum"

Birincisi : Sultan bir yıl dolmadan ölebilir.
İkincisi : Ben ölebilirim.
Uçüncüsü: At ölebilir.
Dördüncüsü: " Belki ata gerçekten uçmayı öğretebilirim"!"

Biraz mübalağa gibi görünse de işte hayata dört elle sarılmak, umudu hiç bir zaman yitirmemek buna denir sanırım.

Özümüze dönecek olursak:

Ne güzel söylemiş Hazreti Mevlana,

"Gene gel, gene. Ne olursan ol, ister kafir ol, İster ateşe tap, ister puta, İster yüz kere tövbe etmiş ol, ister yüz kere bozmuş ol tövbeni... 

Umutsuzluk kapısı değil bu kapı, Nasılsan, Öyle gel..."

Ne zaman umutsuzluğa kapılır gibi olsam, önce bir ney sesi gelir kulağıma sonra Hazreti 
Mevlananın sözleri.

Belki yüreğim coşar sevgi ile ve iki damla gözyaşı akıtır ama, yeniden toz pembe bakarım hayata.

O halde kapatalım kapılarımızı umutsuzluğa ve sevgisizliğe, kapatalım ki şu kısacık hayatın tadına varalım ve son yolculuğa çıkarken manevi bir inanç ve huzurla çıkabilelim...

Gözyaşı sevginin, sevgi umudun, umutsa hayatın ta kendisidir.

Güneşi tutabilir misiniz? Umudunuzu eksik etmeyin, Güneşi tutmak illa ki, elinize almak değildir.

Hiç bir yılın yeni bir yıldan farkı yok, ama biz yinede, yeni yıla sağlık, huzur ve barış umuduyla
girelim. Gerisini Allah bilir...

Esen kalın.

Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret)
11 Araık 2020 Saat 02.15 (Yasaklı Günler)
Güzelçamlı/Kuşadası
( Umuda Yolculuk başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 11.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.