-Komutanım!..
-Söyle asker!..
-Efendim görevimden istifa etmek istiyorum..
-Ne dedin, söylediklerini kulağın duyuyor mu senin!
-Evet efendim..
-Tam savaşın ortasında,tüm dengeleri değiştirdiğimiz bu istilanın en önemli komuta zincirlerinden birini kırmana asla izin veremem. Emrinde ki askerlerle iyi iş çıkardın, hangi ülkeye göndersem başarıların bize gurur verdi.
-Tam da bu yüzden efendim, hem askerlerim hem ben eski gücümüzü kaybediyoruz.
-Ne demek kaybediyoruz, her gün hâlâ binlerce düşman öldürüyoruz ..
-İşin boyutu değişti efendim. İnsanlar zaten birbirini öldürmek için yarışıyor. Verdiğimiz tahribatın sonucunu göremeden askerlerimiz ölüyor, zayiat çok fazla.
-Amaç bu değil mi zaten! Bu kutsal dava uğruna gerekirse zaten ölmeye hazır yetiştirmedim mi ben sizi? Kaldı ki kazanıyoruz da..
-Hayır efendim, en güçlü askerlerimizden oluşan bir bölük koca terörüne kurban gitti. Kendileri kadının vücuduna yerleşirken tüm köy abluka altında, yakında düşecek diyorlardı. Kadın köyün ileri gelenlerindendi, tüm köyle el işi derslerinden dolayı temas halindeydi. Ama istiladan yarım saat sonra kadının öldürüldüğü haberi geldi. Tek bir kadın için bir bölük asker verdik toprağa. Ya Amerika'da ki inzibat subayımızdan gelen habere ne demeli! Daha bir hafta öncesine kadar süper güç denilen o kıtada destan yazıyorlardı, şimdi hepsi ırkçılık gösterileriyle birbirini öldürüyor. Tam insanlar normalleşmeye başlıyor derken tüm ülke yeniden evlere çekildi. Biz kazanıyoruz diyebilir miyiz, sizce bu şerefli bir savaş mı?
- Bize ne şereften, sen savaşın sonucuna bak! Tarih bu yıllar arasında ki tüm kayıpları bizim başarımız olarak gösterecek. Her zaman bahaneleri olacaktır tabi, ama bu bahanelerin bizi yıldırmasına izin verirsek, insanoğlu yine kazanacak. Ama görüyorsun ki bize karşı tek silahlarını bile üretemediler. Güç hâlâ bizde..
-Efendim 3 aydır bu ülkedeyiz. Adamlar temizlik hastası çıktı, çoğu askerimiz saf alkol komasına girdi, kaybımız çok fazla. Her yeri arındırılmış bölgeye çevirdiler, yetmiyormuş gibi diğer ülkelere de uçaklarla takviye güç gönderiyorlar.
-Merak etme yaklaşan mevsimsel döngü itibariyle bir sürü açıklarını yakaladık. Adamların düğünleri, plajları, her türlü toplanma seremonileri oldukça enteresan. Bizde bu yerlere yeterli derecede mühimmat ve asker depoladık. Onlarda ki bu samimiyet dedikleri gösteriler bitmedikçe ülkeyi ele geçirmek hiç de hayal değil. Ne diyor düşman " aşkta ve savaşta her şey mübahtır."
-İyi bir konuya değindiniz efendim. Tam da bu noktada  istifamı onaylamanızı istirham ediyorum. 
-Ne demek istiyorsun, açık konuş!..
-Bıktım çeşit çeşit bedenlere girmekten, göçebe hayatı yaşamaktan! Artık yerleşik bir düzen istiyorum. Tek bir bedenin erkeği olmak..
-Erkek mi, ne erkeği asker! Düşman terimleriyle konuşma karşımda. Bizim erkeğimiz dişimiz yok. Bana bak yoksa sen düşmanın bedenine uyum mu sağladın?  Hain!
-Efendim asla! Sizde biliyorsunuz ki yerleştiğim her beden entübe durumda. Üstelik hasta ölmeden hemen önce bedeni terkedecek derecede başarılı manevra ve taktiklere sahibim. Lakin bu hayat beni çok yordu. Artık yerleşip sonsuza kadar dinlenmek istediğim tek beden var, ama o ölürse ben de ölürüm. O yüzden tüm silahlarımı teslim edip mutasyon geçirmek üzere hayatımın tek bedenine yerleşmek için izninizi istiyorum. 
      Aslıhan Savaş
( Küresel Bir Aşk Hikayesi başlıklı yazı saklı bahçe tarafından 10.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.