Say ki, hiç çizilmedik zamana öyle sere serpe,
Saatler dokunmadý hiç eksilirlerken bizden,
Çantaný alýp koluna gittiðin o dipsizlik, hiç vurmadý pencereme

Seher buluþtuðunda ay ýþýðýyla, sanki hiç dökülmedi kýsýr susuþlar,
Derme çatma düþ kuruþlarýmýz olmadý þimal yýldýzý kayarken,
Sor þimdi kudretli aðýrlýðýnca sana,
Hiç deymedi mi palete o yapýcý fýrça?

Say ki, kara kaplý deftere hiç not edilmedik,
Alacaklýsý olmadý toplamýmýzýn,
Tenceresinde kaynayan nesi idi katmerlice,
Bir tutam saçýn?

Sanki depremlere enkazlar býrakmadýk,
Þuursuzca söyleþirken dinmiþ yaðmurlarýn ýslattýðý saçaklarýn altýnda,
Arabacýya "çek bilinmeze" derken, hiç tutuþmadýk

Sokak ressamlarýndan ödünç alýnmýþ bir kubbe var üzerimizde,
Kadim bir saklayýþ türedi kýlcal bir sýzlayýþtan,
Kaç kurtar kendini istersen ya,
Ben, bu palete fýrçamla dokunma azmindeyim

Sahra çadýrlarý kuruyorum iç göçlerime,
Özgür yaban taylarýyla arþýnlýyorum onca yolu sana gelen,
Tipik bir anlama gayretindeyim sur dibi gölgelerini,
Tokat gibi kendime söylerken adýnýn anlamýný

Hani yaz helvasý ve incir zamaný,
Nicedir köklerine kadar biriktirdiðimiz cam kesiklerini,
Bir çýrpýda savurup kaldýrýma,
Gök sýratýndan geçeriz diye,
Kararlýyým kamili olmaya bu yaþananýn

Keskin sözler getir iklimlerin en ayazýndan,
Kesin dönüþ yap geldiðin uzak ülkene,
Var eþsiz yakutun damarlarýna istersen ya,
Ben, kalýyorum; ben, bakýyorum...