Bir kaç ay önce alerjik rahatsızlıklardan dolayı doktora gitmiştim. Kan tahlilleri sonucu bende şeker hastalığı başlangıcı tespit edilmişti. Hastalığın sınırındaydım, dikkat edersem ilaç kullanmam gerekmeyecekti. Üç ay yediklerime içtiklerime iyi bir şekilde dikkat ettikten sonra hastalık sınırından bir hayli uzaklaşmıştım yani kan şeker değeri olması gereken seviyede idi. Her ihtimale karşı üç ayda bir kontrol oluyorum. Galiba son tahlilde yine sınıra doğru yaklaşmışım çünkü “nasıl olsa seker hastası değilim!” diye kendimi teselli edip eski alışkanlıklarıma yavaş yavaş dönmüştüm. Her ne kadar dikkat etsem de, sıkı bir şekilde şeker perhizi yapmayı bırakmıştım. “Azdan bir şey olmaz!” düşüncesine yenik düştüm. Bu sabah yine kan şekerimi ölçtürdüm, yüksek çıktı! Bugün: “nerde hata yapıyorum acaba?” diye düşünürken, başkalarından medet umduğumun farkına vardım.
Biraz açayım, şeker hastası adayı olan benim ama başkalarının
benim kan şekerini yükseltici bir şekilde beslenmeme engel olmalarını
bekliyorum. “O çok şekerli, yeme! ”gibi ihtarların yanı sıra hastalığı
tetikleyen unlu, çok şekerli, çok yağlı yemekler, tatlılar vesaire
yapılmamasını bekliyorum. Başka bir ifadeyle, başkalarının rahatsızlığımı
nazari dikkate alıp beslenmelerini yani bana ayak uydurmalarını bekliyorum.
Hasta olan benim, rahatsız olan benim, dikkat etmesi gereken de benim! Hiç bir şekilde şeker hastalığı olmayanlar
neden beslenme tarzlarını hasta birisinin beslenme tarzına göre ayarlamaklarmış
ki? Hangi sebeple? Ben hastayım diye çevremdeki insanlarda durduk yerde perhiz mi
yapsınlar?
Sonunda benim çok köşeli jeton düştü; bu hastalık benim mücadelem
ve bu hastalıkla mücadele artık benim hayat kavgamdır! Hastalıkla savaş, benim için
hayat memat meselesidir: ya ben onu yok ederim ya da o beni ölmekten de beter eder, ömür boyu süründürür!
Abdullah konuksever