1
(يَاۤ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُلُوا
مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ) “Ey iman edenler! Size rızık olarak
verdiğimiz şeylerin iyi olanlarından yiyin.” (Bakara, 2/172)
(يَاۤ اَيُّهَا الرُّسُلُ
كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ) “Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin.”
(Mü’minûn, 23/51)
(حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ
وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَاۤ اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪) “Size şunlar haram
kılınmıştır: Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş
hayvan..” (Mâide, 5/3)
…
Kur’an
da haram ve helal yiyecek ve içeceklerin açıklanması bir tesadüf değildir. Nitekim
Çin ve Endonezya da bulunan dünyanın en vahşi pazarında, adeta bu harama isyan
eden ve yenilen hayvanların etinden insana bulaşan Coronavirüs, insanları
öldürmeye devam ediyor.
Dünyanın
halifesi olan insana bütün canlılar hizmet etsinler diye yaratılmışlardır,
vahşet uygulansın diye değil. Hayvan hiyerarşisinde çoğalmayı dengelemek ve en
güçlünün hayatta kalmasını sağlayan zincir bozulmamalıdır da. Düşünün ki,
kurtları, ayıları geyikler yaşasın diye öldürseniz, artan geyik sürüsüne otlak
bulamazsanız bu neticede de kurtların ve ayıların yaşadığına kıyasla daha fazla
geyik ölümleri yaşanır. Allah bu dengeyi sağlamıştır. Bu dengeyi bozmak değil,
aksine kabul etmemiz ve bir halife olarak korumamız gerekiyor.
Kaldı
ki, helal olan inek, koyun, tavuk ve benzeri hayvanlarda bile çıkan hastalıklar
ve onların virüsleri, etlerini yememiz halinde bizi öldürüyor. Onlatın etlerini
bu durumdayken yememeliyiz. Ayrıca, dünyaya
gelmiş her canlının yaşamaya hakkı da var. Son günlerde köpek katliamları da
ayrı bir konudur. Eğer köpek nüfusu artıyorsa çoğalmasını önleyebilecek, kısırlaştırma
yöntemi uygulanabilir. Her canlının sahibi Allah’tır ve ona yapılan eziyete
Rabbim sessiz de kalmaz.
Eğer
insanlık bu dünyada huzur ve sağlıklı yaşamak istiyorsa, Allah’ın Kur’ andaki
öğütlerine kulak vermeli ve ona göre yaşamaya çalışmalıdır. Son din olan İslam,
insanı yaşatmaya ve huzur içinde yaşayacağı hayatı insanlara sunmaktadır. Allah
kulunun düşmanı ya da zalim değildir. Yarattığı canlıların yaşayabileceği her ortamı
ve ilişkilerini Kur’anda açıklamıştır. Elbette buna uyup uymamak kişinin kendi tercihidir.
Dinde zorlama da yoktur, ancak Coronavirüs gösterdi ki, buna uymamanın bedeli
çok ağırdır.
Kul
hakkının Allah tarafından affedilmemesi, adaletin
tesisinde ne kadar önemli olduğunu bir düşünün. İnsanları vahşice öldüren,
onları köle edip, insan gibi yaşamasını engelleyen, elinden ekmeğini alarak
sömüren, savaşlarda hicret etmeye zorlayan Allah’a isyan eden firavunların,
nemrutların akıbetlerini okuyunca bunu daha iyi anlayabiliyoruz. Hiç geçmişe
gitmeye gerek yok, işte Coronavirüs… Afrika’da yüzbinlerce insanı vahşice
öldüren Fransa’da, içinde yaşanan karışıklıkları ve huzursuzlukları hiç boşuna
değildir.
Bir
hafta önce, Amerika’ya giden okul çağındaki bir yakınımın otelden çıkıp market
alış-verişine giderken önünü kesen bir çetenin, bize para vermezsen hiçbir yere
gidemezsin, diye tehdit edilince cüzdanından para çıkarırken, onu kapıp giden
bu insanları korkuyla seyretmesi… Bunu yapanların yaptığının yanına kâr kalması…
Amerika dünyaya düzen getirmek isterken, kendi içindeki düzenin bozulmasına
aldırış bile etmemektedir. Her gün bu ve benzeri sebeplerden kaç kişi ölmekte,
kaç kişi mağdur edilmekte ve orada yaşayan insanların iki yakası bir araya
gelmemektedir…
Bugün
dünyanın iç karışıklıkları ve kötülükleri insanların Allah’a isyan ile seçtikleri
yoldan kaynaklanmaktadır. Kur’an adaleti tesis ederken, huzuru teklif ediyor. Hani
ne halleri varsa görsünler de olmuyor, bir ucu bize de dokunuyor. Bu yüzden Kur
’anı anlatmak ve onun huzurunu insanlara sunmak, tebliğ etmek de gerekiyor.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasınla insan huzur ve mutluluk yaşamıyor.
Allah
insanlığa hidayet versin inşallah… Âmin.
Saffet
Kuramaz