Kaç güz, kaç kış geçti, saydın mı bilmem?
Gözlerim yollarda, bakıyor mahmur.
Yitirdim neşemi, kayboldu gülmem, 
Şimşekler çakıyor, şakıyor yağmur.

Saçaklara sinmiş, üşüyor kuşlar,
Sokaklar boşalmış, kaybolmuş başlar,
Yanaklardan inip, düşüyor yaşlar;
Söndürmez harımı, yakıyor yağmur.

Kopalı çok oldu, daldan yapraklar,
Yağışa hasretti, çorak topraklar,
Seveni ayırır, zalim ıraklar;
Gurbette boynumu, büküyor yağmur. 

Damlalar vuruyor, buğulu cama,
Yüreğim bin parça, tutmuyor yama,
Alışkınım sağnak hüzüne ama;
Kalbimi yerinden, söküyor yağmur.

Her birikintide, yüzün belirir,
Aşkına müptela, ruhum delirir,
Sanma ki yıkayıp, izin sildirir;
Maziyi üstüme, döküyor yağmur.

Sırılsıklam olsak, yine el ele,
Bitse firakımız, bitse velvele,
Karışsak vuslata, götüren sele;
Akıyor ömrümüz, akıyor yağmur.

30.11.2019
Muhittin Alaca
( Sırılsıklam Olsak başlıklı yazı Alaca tarafından 30.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.