Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.11.2019
Okunma Sayısı : 1027
Yorum Sayısı : 0

AKAİDÜ İBNİ’l-ARABÎ

عقائد ابن العربي

Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin (ö. 638/1240) akaide dair üç risâlesinin ortak adı.

İbnü’l-Arabî’nin itikad anlayışını ihtiva eden ǾAkıdetü’l-Ǿavâm, ǾAkıdetü’n-nâşiyeti’ş-şâdiye ile ǾAkıdetü ehli’l-ihtisâs, adlı risâleler aslında el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye’nin mukaddimesinde bulunmaktadır. Ancak müellifin müslümanları dinî hayat ve mertebeleri bakımından “ehlullah”, “ehl-i rüsûm” (şeriat ve zâhir âlimleri) ve “ehl-i İslâm” (müslüman halk kitlesi) şeklinde üç zümreye ayırdığı göz önüne alınarak bunların her biri için ayrı bir risâle yazdığı kabul edilmiş ve bu düşünceyle el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye mukaddimesinin ilgili bölümleri sonradan müstakil birer risâle haline getirilmiştir (GAL Suppl., I, 801). Kâtip Çelebi bu risâlelerin ortak adını ǾAkāǿidü’ş-Şeyhi’l-ekber şeklinde kaydetmiştir (bk. Keşfü’z-zunûn, II, 1143).

1. ǾAkıdetü’l-Ǿavâm adlı risâle ǾAkıdetü ehli’l-İslâm diye de bilinir (bk. Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2718). İbnü’l-Arabî bu risâleyi kendi itikadını açıklamak ve bu hususta müslümanların hüsn-i şehadetini kazanmak maksadıyla yazdığını belirtmektedir (el-Fütûhât, I, 163). Kelime-i şehâdetin tefsiri mahiyetinde olan risâle iki bölümden oluşur. “eş-Şehâdetü’l-ûlâ” başlığını taşıyan birinci bölümde Allah’ın birliği ve sıfatları üzerinde durulur. Ulûhiyyetinde, zâtında ve sıfatlarında tek, mekân tutmak ve bir yönde bulunmaktan münezzeh olan Allah’ın Kur’an’da açıklandığı şekilde ve dilediği mânada arşa istivâ* ettiği, zâtını zaman ve mekânın kuşatamayacağı, zira mekânı da zamanı da onun yarattığı, dilediği zaman kalp ve gözlerle görülebileceği, arşı yaratıp istivâyı sınır kıldığı, kürsî*yi var edip yeri ve gökleri onun içine aldığı anlatıldıktan sonra ilim, irade ve tekvin sıfatları âyetlerin ışığı altında izah edilir. Kâinatta mevcut zıtlık, ayrılık ve benzerliklerin bütünüyle ilâhî iradenin sonucu olduğuna, küllî iradenin her şeyi kuşattığına, âlemin yokken ezelî ilim ve iradeye göre yaratıldığına dikkat çekilerek kelâm, sem‘ ve basar sıfatlarına kısaca temas edilir. Daha sonra yegâne fâilin Allah olduğu belirtilerek birinci bölüm tamamlanır. “eş-Şehâdetü’s-sâniye” adı verilen ikinci bölümde Hz. Muhammed’in bütün insanlara gönderilen son peygamber olduğu ve onun Allah’tan getirdiği bütün haberlere inanmak gerektiği ifade edilerek sem‘iyyât* konuları sıralanır. Risâle şefaate, cennet ve cehennemin ebedîliğine temasla sona erer.

İbnü’l-Arabî’nin bu risâlesi, herhangi bir delil ve ispata lüzum kalmaksızın sıradan her müslümanın kabul etmesi gereken umumi itikad esaslarına yer veren bir akaid metni mahiyetinde olup Ehl-i sünnet esaslarına tamamen uygundur. Risâle plan, şekil ve yer yer muhteva ve ifade bakımından Gazzâlî’ye ait KavâǾidü’l-Ǿakāǿid’in birinci faslına benzemektedir. ǾAkıdetü’l-Ǿavâm’ın hacmi, büyük boy on sayfa civarındadır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma nüshası mevcut olup el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye içinde yayımlanmıştır (I, 162-173). Risâle ayrıca Şa‘rânî tarafından el-Yevâkıt ve’l-cevâhir’in baş tarafında iktibas edilmiştir (Kahire 1378/1959, I, 4-6).

DİA Yusuf Şevki Yavuz




( Akaidü İbni’l-arabî başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 19.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.