BİR  BAŞKA 14  ŞUBAT  ÖYKÜSÜ


Türkiye'de  ilk  güzellik  yarışması  ile başlayalım.

1929'da Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti Türkiye'nin en güzel kadınını seçmeye karar verir. Kararın Atatürk'ün emriyle verildiği bilinir.

Yarışma için Cumhuriyet gazetesi aracı kurum olarak belirlenir. Gazeteden duyuru yapılır.

Duyuru şöyledir: "Bütün dünyada güzel kadınlar memleketlerinin güzellik kraliçesi seçilirken, bizim böyle bir kraliçemiz niçin olmasın?"

Bunun üzerine yüzlerce yarışmacının gazeteye gönderdikleri fotoğrafları aylarca gazetede yayınlanır.

Fotoğrafların yayınlanışı 21 Haziran 1929 tarihinde tamamlanır. Tüm fotoğrafların yayınlanmasından sonra sıra halk oylamasına gelir.

En fazla oy alan 48 yarışmacının büyük jüri önüne çıkmasına karar verilir. 2 Eylül günü güzeller büyük jüri önüne çıkarlar.

Gazetenin tanımıyla "Orta boylu, kıvırcık lepiska saçlı, altın gözlü, beyaz tenli, zarif endamlı, beyaz krep satenden bir elbise giymiş olan’’ Feriha Tevfik birinci seçilir. ( Feriha  Tevfik  Negüz )

19 Yaşında aldığı bu birincilik haliyle Feriha Tevfik'in yaşamını değiştirir.Önce filmlerde rol alır, ardından tiyatroya geçer. Bir Kavuk Devrildi, Tosun Paşa, Allah'ın Cenneti, Leblebici Horhor Ağa, Karım Beni Aldatırsa, Bir Millet Uyanıyor, Kaçakçılar gibi filmlerde oynar.Fakat 1939 yılında değerinin bilinmediğini ve kırgın olduğunu söyleyerek bir daha dönmemek üzere, perde ve sahneden uzaklaşır.

22 Nisan 1991 günü, Cerrahpaşa Hastanesinde beyin kanaması sonucu yaşamını yitirir.

*****************************

İkinci  güzellik  yarışması  yine  Cumhuriyet  Gazetesinin teşviki  ile  düzenlenir.  

1930  da  yapılacak  olan  bu  güzellik  yarışması  bir  öncekinden  biraz  farklı  olacaktır  zira  Türkiye  Güzeli,  aynı  zamanda  Dünya  Güzellik  Kraliçesi  olmak  için  uluslararası  yarışmaya da  gönderilecektir.  Bu  bakımdan  duyurular  ve  yarışmanın  propagandası  daha  1929  yılında  başlar.

Cumhuriyet  Gazetesi  ''Memleketin şeref ve haysiyetine hizmet etmek üzere' Paris'e ve ABD'ye gönderilmek üzere kadın adaylar aranıyor''  diye  duyurular  yapıyor  ve  “Güzeller !Milli vazifenizi yapınız!” diyerek  kızları  bu  yarışma  için  teşvik  ediyordu.  Ayrıca  1929  Yılı  Türkiye Güzeli  Feriha  Tevfik  Hanımın  resimlerini  yayınlayıp “Feriha Tevfik Hanım'ın resimlerinin Amerika gazetelerinde intişarı bizim lehimizde ne mühim bir propaganda oldu. Türkleri zenci, sarı veya kırmızı ırktan zanneden sürü sürü Amerikalılar kendileri kadar beyaz ve güzel olduğumuzu Feriha Hanım'ın resimlerinden anladılar. Memleketimiz ve milletimiz namına ele geçen böyle masrafsız bir propaganda fırsatını kaçırmamak, ondan azami derece istifade etmek zaruretindeyiz. Bu fırsattan istifade milli bir vazifedir. Azami istifade ise ancak müsabakalara güzel, çok güzel kız göndermekle olur.” Diyordu.

10  Ocak  1930 da  yapılan  yarışmaya 42  aday  katıldı.  Bunlar  içinde  ilk  22  ye  girenler  arasında Mübeccel  Namık   Türkiye  güzeli  seçildi  ve  Paris'te  yapılan  yarışmaya  büyük ümitlerle  gönderildi.  Lakin  gavur  Avrupa'nın  gavur  jürisi  adeta  biz  Türklerden  intikam  alırcasına  Yunan  güzelini  birinci  seçtiler. Mübeccel  Hanım  ise  dereceye  bile  giremedi.

Oysa o  zamanların  Halit  Kıvanç'ı  olan  Peyami  Safa...Evet  evet  ''  Sözde  Kızlar ''  Romanının  yazarı,muhafazakar  Peyami  Safa,  Mübeccel  Namık  için  “Kraliçemiz cidden güzeldir. Ona alenen biat ediyorum.” demişti.  Zamanın  Akşam  gazetesi  ise “Hakem heyetindeki üstatlar kendilerini cennette sanmışlar.” Eee Peyami bey ve üstatlar!. Sizin gibi sübyancılar için 15-18 yaşında bir güzele biat etmemek mümkün mü? Kendini cennette sanmamak mümkün mü?( Bu  söz  Hüseyin  Rahmi  Gürpınar'a.  Çünkü  güzellik  yarışmasının  jürüsü  olan  Hüseyin  Rahmi yarışmadan  sonra  ''  Kendimi  Cennette  hissettim''  Demişti. )  Sizi gidi sapıklar sizi. Bir de yeri geldiğinde “ahlak abidesi” kesilirsiniz…''  diye  veryansın  etmişti.

Unutmadan:  Bu  güzellik  yarışmalarının  değişmez  jürisinde  şu  isimler  ön  plandaydı  hep:  Abdülhâk Hamid Tarhan, Cenap  Şahabettin,Peyami Sefa, Ressam  İbrahim Çallı, Arif Dino, Nazmi Ziya, Ahmet Haşim,Halit  Ziya  Uşaklıgil,Sabiha Sertel, Hüseyin  Rahmi  Gürpınar... Daha pek çok ünlünün bulunduğu 27 kişilik bir jüri…

Mübeccel  Namık  bu  yarışmadan  bir  yıl  sonra  Abdülkadir  Behnesavi  ile  evlendi.   1975 yılında  vefat  etti

*********************************

1931  yılında  Cumhuriyet  gazetesi  yine  Türkiye  Güzellik Kraliçesi  yarışması  düzenler.  

Yarışmacılar  o  günlerde  mayo  giymemektedir.  Ayrıca  1931  yılında  modacılar  dizlerde  olan  etek  boylarını  topuklara  kadar  uzattıkları  için  yarışmaya  katılan  kızların  bacakları  hakkında  fikir  sahibi  olmak  üzere  üstad  Peyami  Safa'ya  büyük  bir  görev  düşer:  Elindeki  bir  cetvelle  kızların   eteklerini  diz  kapaklarına  kadar  kaldırmak  ya  da  kızlara  '' Eteklerinizi  kaldırın ''  demek...

Derken  efendim  Naşide  Saffet  adında  19  yaşlarında  bir  öğretmen  adayının  (  Henüz  öğretmen  okulu  öğrencisidir.) eteği diz  kapaklarına  kadar  sıyrılınca  jüri  ''  İşte  bu  ''  der  ve  bir  öğretmen  adayı  olan  Naşide  Saffet  Hanım  Türkiye  güzeli  olarak  seçilir.( Naşide  Saffet  Esen )

Seçilmesine  seçilir  ama  zamanın  Milli  Eğitim  Bakanlığı  bir  öğretmen  adayının  böyle  bir  yarışmaya  katılmasını  öğretmenlik  şeref  ve  haysiyetine  uygun  bulmaz. Zamanın  muhalif  gazetesi  Karagöz  veryansın  ederken  hükumet  yanlısı  gazeteler  ise "Esaretten kurtulan Türk kadınlığının asil ve kibar güzelliğini bizi henüz tanımayan yabancılara göstermek milli bir vazifedir.." diye  savunmaktadırlar  Naşide Saffet'i  ve  bu  güzellik  yarışmasını.

Derken  Efendim  Naşide  Saffet Türkiye  güzeli  olarak  Türkiye'yi  temsilen  Fransa'nın  Nice  şehrine  Avrupa  Güzellik yarışmasına  gönderilir.

Bu  yarışmada  dördüncü  olur  Naşide  Saffet  ama  o  kadar  güzel  gözleri  vardır  ki  aynı  zamanda Avrupa'nın  en  güzel  gözlü  kızı  seçilir. 

Evet,  Naşide  Saffet  Avrupa'nın  en  güzel  gözlü  kızı  seçilmiştir  ama  daha  sonra  kendisi  ile  ilgili  yazılanlara  '' ‘Ben, güzellik yarışmasına balo kıyafeti ile gittim. Muallimler baloya gidemez mi? Muallimler, deniz hamamında mayo giyemez mi? Ben, hareketimin şeref ve haysiyetimi ihlal etmediğine kâniyim.’'  diye  itiraz  etse  de  bir  öğretmen  adayının  toplum  huzurunda  bacaklarını  açmış  olması  öğretmenlik  mesleğinin  şeref ve  haysiyetine  uygun  bulunmadığından  öğretmen  okulundan  atılır. 

O  kadar  güzel gözlere sahip  olmasaydı  belki  de  o  yarışmaya  katılmayacak, çok  sevdiği  öğretmenlik  mesleğinden  mahrum  kalmayacaktı.  Velhasılıkelam  güzellik  başa  belaydı.  

5  Kasım  1988 de  hayata  gözlerini  yumdu

Eee  14  Şubatla  ilgisi  ne  bu  yazının ?

Efendim,  Naşide  Saffet  14  Şubat  1931  de  Avrupa'nın  en  güzel  gözlü  kızı  seçilmişti.  

Evet,  bütün  bunlar Cumhuriyetimizin  ilk  yıllarında  oluyordu. Sene  1931 di.  Cumhurbaşkanlığı koltuğunda  Mustafa  Kemal  Atatürk,  Başbakanlık  koltuğunda  İsmet  İnönü , Milli  Eğitim  Bakanlığı  koltuğunda  ise  Atatürk'ün  ''Seni  üç  yüz aday  arasından  seçtim ''  dediği  Harbiyeden  hocası  Esat Sagay  bulunuyordu.

Esat  Sagay  kendi  düşüncelerine  göre  -erkek ve kadın- ahlâken zayıf öğretmenleri görevlerinden alması, Beyoğlu’ndaki okullar civarındaki randevu evini kapattırması, Cumhuriyet gazetesinin açtığı güzellik yarışmasına kız öğrencilerin ve kadın öğretmenlerin katılmasını engellemesi, katılanları meslekten uzaklaştırması, okullarda hüküm süren disiplinsizliğe karşı sert önlemlere başvurması  gibi  sebepler  yüzünden çok  düşman  toplamıştı.  Dolayısıyla  Atatürk  tarafından  getirildiği  görevinden  yine  Atatürk'ün  emri  ile  uzaklaştırıldı. 

1932  yılında  ise  Atatürk'ün  sonradan  ''Ece'' soyadını  verdiği  Keriman  Halis,  hem  Türkiye  hem  de  Dünya  güzeli  seçilmişti. 

( Avrupa'nın En Güzel Gözlerine Sahip Olduğu İçin Öğretmen Olamadı başlıklı yazı Sami Biber tarafından 15.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.