Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 30.08.2018
Okunma Sayısı : 1593
Yorum Sayısı : 0
*Yaşam algısı üzerine zorunlu ve önemli bir açıklama*

     Yüzlerce kişisel gelişim kitabı okudum, okuyorum ve de okuyacağım.
Bu genel başlık altında, bu amaca hizmet eden sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih ve kurumsal gelişim kitapları da var tabi.
Harika insanlar tanıdım, muhteşem yaşam öngörülerine tanık oldum, samimi mutluluk reçetelerine vuruldum.
Hepsi de insanlığa güzel miraslar bırakma gayretinde/sevdasında.
     Şunu belirtmem gerekiyor ki; büyük bir çoğunluğunun ahlak, dayanışma, yardımlaşma, uyumlu sosyal yaşam, mutluluk önerileri İSLAM inanç ve öğretisinin bünyesinde var. Tek ihmalimiz ve gafletimiz; bilimi ciddiye almamak, düşünceyi teşvik etmemek, planlı, sürekli ve metotlu çalışmamak. İnancı yanlış yerde kullanmak, çıkar, makam ve menfaatlere basamak yapmak. Sevgi ve kaynaşma değil, dayatma ve baskı aracı olarak kullanmak.
     Japonya'da maneviyat eğitimi adında bir kitap okudum, Finlandiya'nın kalkınmasında manevi hamlenin önemi gözardı edilemez. G.Kore'nin başarısında, moral ve motivasyonun, maneviyatın katkısı vardır.
     İslam inancının yaygın olduğu toplumlar olarak; sevgi, insan, yaşamsal değerleri, aslı ve özüne uygun, ilahi mesaj ve nebi öğretilerinden çok uzakta kabullenmişiz. İslam felsefesi değil, ritüelleriyle yetinmişiz. Yunus Emre, Mevlana, Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşi Veli vb. maneviyat önderleri gibi tanımlayamamışız. Yani insanı, duygularını, ihtiyaçlarını, beklentilerini merkeze alamamışız. İnsani özne yapamamışız.
Edilgen, taklit eden, itaat eden, boyun eğen, talimat bekleyen bir canlı türüne indirgemişiz.
Eğitim verdiğimiz, gönüllü katkı sağladığımız bireyi, robotik emir kulu yapmaktan yanayız.
Bireysel tercih ve düşünceyi pasivize ediyoruz.
      "Peki o zaman, madem ki bu öğretiler inancımızın özünde var, niçin diğer kitaplara ihtiyaç duyuyorsun" diye bir mantıklı soru yöneltilebilir. Düşünce yetisi, altyapısı, ölçüsü bilince yerleşmemişse inanç hiçbir şey değildir. İnanç her şey de değildir. Kap yok ise suyun havada bir anlamı/ gereği olmaz.
Felsefi düşünce bu anlamda çok önemlidir.
Düşünce dinamik ve gelişime açıktır.
İnanç statik, sakin ve durağandır.
Birbirleri ile dayanışma içindeyseler, insana hizmet ederler. Farklı bir bilgi, mevcut bilgiyi pekiştirir ve onaylar.
     Evrende sadece biz yaşamıyoruz, sadece bizim inancımız yok. Yerel ortak değerlerimizi korumakla birlikte, evrensel ortak bir yaşam medeniyeti geliştirmek zorundayız.
Diğer dünyaları da tanımak, inanç ve öğretilerini bilmek, yaşam tarzlarını keşfetmek, başarılarını gözlemlemek bu açıdan önemlidir.
Her şey algı, bilinç ve önyargıda kilitleniyor.
Japonya gibi bir ada ülkesi; inancını, dilini, geleneklerini değiştirmeden 50 yılda kalkınmışsa, her durum, konum ve şartı ondan daha mükemmel olan Türkiye bu trendi niye yakalayamamıştır? Bu sorunun/sorgunun yerinde cevabı değişimi başlatacaktır.
     "Yerli ve milli olalım" deniyor eyvallah.
Ama önce adil, çalışkan, sevecen, çevre duyarlılığı olan, farklılıklara saygı gösteren bir yaşam tarzı geliştirelim. Birbirimize güven verelim, güvenelim.
Değirmenin sadece suyu tükenmedi, öğütecek tahıl da kalmadı. Taşları kendi kendini öğütmekte. Yaralı gönüller, tedirgin zihinler bilmem ki neyi beklemekte?
Düşünürsek, inanırsak, planlarsak ve birlikte uygularsak başarırız.
Değişim, gelişim ve dönüşüm; her faydalı şeyin en iyisini yapmakla başlıyor.
Kötülüğün en şiddetlisini değil.
30.08.2018
Ali Rıza Malkoç
#armozdeyis
( *yaşam Algısı Üzerine Zorunlu Ve Önemli Bir Açıklama* başlıklı yazı Ali R.MALKOÇ tarafından 30.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.