İNSANLIK          

     Hani her şeye eyvallah da. İnsanız işte. Koyuyor bir yerden sonra. Elhamdülillah diyemiyor. Belki de o kadar güçlü bir imana sahip olamıyorum hala. Medet umuyorum insanlardan. Herkesin kazık attığı acımasız bir çağa denk geldi naif kalbim. Dağladılar da yine de sesimi çıkaramadım. Birine dayanmak istiyor insan. Korkmadan güvenmek istiyor. Canı yandığında ağlayacak bir omuz arıyor. Zaaflarını anlatmak istiyor mesela. Kullanmayacağına inanmak istiyor. Sadece mutluluğu değil, üzüntüyü de paylaşmak istiyor. Nasıl sevinçler paylaştıkça çoğalıyorsa, acılar da öyle azalıyor. İnsan dert denizini, dost kayığı olmadan geçebilir mi? Hayal kırıklığı yaşamaktansa boğulmayı tercih ediyor bazen insan. 

   

    Kötü olmak istiyor. Herkes gibi acımasız davranmak istiyor. Yakıştıramıyor kendine. İnsanlık bu değil diyor. Yapamıyor yine, kıyamıyor düşmanına bile. Neden biliyor musunuz ? Çünkü insanlığını kaybetmeyi göze alamıyor. Doğrudan vazgeçemiyor. Peki neden insanlar yanlışta ısrarcı. Neden benmerkezci yaşıyorlar. Birinin gözyaşlarının sebebiyken nasıl gülebilir ki bir insan. Nasıl bir vicdan ki hiç sızlamıyor. Oysa ne güzel olurdu dostluklar ebedi, sevgiler daim olsa. İnsanlar birbirini satmayı nereden öğrendi ki. Ayrılıkları, terk edişleri bize kim öğretti. Birlikte yürüdük biz bu yollarda. En kötü zamanlarındı omzumda ağladın. Şimdi bu nankörlük neden ? İnsanları anlamıyorum Rabbim. Beni zor zamanlarında kullanıp, zor zamanlarımda yalnız bırakmalarına dayanmıyor kalbim. Emek emek büyüttüğüm davamda dışlanmayı kaldırmıyor yüreğim. Yine de vazgeçemiyorum insanlara değer vermekten. Yapamıyorum düşeni kaldırmadan geçmeyi. Umursamaz olamıyorum dünyanın kötülüklerine. Yok mu çıkarı olmayan biri. Değişmeyecek bir dost, bırakmayacak bir yar yok mu ? Allah korkusu sarmıyor mu bedenleri. Bu kadar katılaşmış mı kalplerimiz. Çocuk çığlıklarına sağır, müslüman katliamlarına kör olacak kadar... Bize insanlığımızı ne unutturdu ?

                                  

       Rumeysa GÜNDEM

( İnsanlık başlıklı yazı Dil-i sûzan tarafından 4.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.