ÇOK KASVETLİ VE YOĞUN
Bu
akşam da karanlık çöktü tepesine dağın
Hafifledi
güneşin yangınları
Yalnızlığın
alevli rüzgârıyla yine ararım kendimi
Neredesin
ey zalim ve cahil ben!
Sen
afetlerinle istediğin kadar öğün
Bir hüzün
çöktü ki içime
Çok
kasvetli ve yoğun!
Bir
ateş hattındayım ki
Sarmış
dört bir yanımı telaş
Sırılsıklam
terler rüyamda geceler
Nefsimi
döverim örs üzerinde ateşte ısıtıp nevruzlarda
Güneşin
ateşine üflerken körük yerine ciğerlerimle
Ufku
eritirim damla, damla yüreklere
Hangi
dağ dayanır güneşten bakışlarıma
Ölümün
provasını yaparım
İnsanlarda
kendimi öldürerek acımasız
Dibine
öfkeyle vurunca dünyanın
Sarsılan
kırılmış kalpler
Misilleme
yaparlar cesetlere
Takvim
yapraklarıyla kefenler ölen zamanı
Saatin
akrebi imam
Ve
müezzin yelkovan
Cenaze
namazını kılarlar
Birden
sonsuza kadar sayılar
Cennet
sevinciyle atarken yürekler
Cehennem
sıkıntısıyla geçiyor zaman
Mutsuz
insanlara çarpıp yıpratarak
Soluk
soluğa yaşanıyor imkânsızlar
Küllerini
savuruyor esen bir rüzgâr
Kararmış
yüreklerdeki korun üzerinden
Yıkarız
köprüleri maziyle
Dinamitleyip
ağıtları ah uçurumlarının dibinde
Bir
kente gireriz ki apansız
Şehir
emini sokak lambalarını yakar önümüzde
Yüreğinin
ışığıyla bir, bir
Ay
gülümser sevgiyle
Mutluluk
olur mehtabı
Seven kalplerin
üzerine düşer
Ve içindeki
aşk yarasını deşer
Hayat
bu durur mu hiç yerinde?
Kana
kan, cana can, kısas ve af
Rest
çeksen ne olur her şey lafı güzaf
Ben
yine de elimde sevgilerden bir demet
Buketle
karşılarım üstüme gelen olayları
Bu
akşamda karanlık çöktü tepesine dağın
Hafifledi
güneşin yangınları
Yalnızlığın
alevli rüzgârıyla yine ararım kendimi
Neredesin
ey zalim ve cahil ben!
Sen
afetlerinle istediğin kadar öğün
Bir
hüzün çöktü ki içime
Çok
kasvetli ve yoğun!
06-04-2013
Şair, Burhan AKSU