Sevgili dostum, sana uzun süre yazamadım ve cevap veremedim. Üzgünüm. Son paylaştıklarını ayrıca çok, ama çokça düşündüm. İnsan bilmediği ve tanımadığına düşman olur, onu sevmez, aşık da olamaz… Sevgiyle bütünleşen dostluklar, dünya normlarında özveriyle, gerçek ortamda paylaşılan karşılık beklemeyen paylaşımlardır. Ancak, seninle gerçek bir dünya ortamında iletişim kurmadık ki.. Ne elini sıktım, ne göz göze geldik, ne kahve içtik, ne de karşı karşıya gelip çayımızı yudumladık, sanal bir dünyanın içinde, dostluk zannettiğimiz bir paylaşımdı bizimkisi… Bu nedenle birbirimize karşı gerçek dostluk olgusunu hissetmedik. Sanal bir paylaşım içinde söylediğin de bana buydu, “Ben seni nasıl bu gerçekler içinde sevebilirim!” dediğindi, yani seninle dünya normlarında gerçek bir paylaşım olmadığı manasını ifade etmiştin. Bu oldukça gerçekçi bir yaklaşımdı. 

Ben geçmişte kereviz yemeğini hiç yemezdim, nerede görsem yemek için onu tercih etmezdim. Balık da yemezdim, kılçığından ve kokusundan dolayı nerede görsem gördüğüme bin pişman olurdum. Bir gün bunları ağzımda tatmaya ve onun lezzetini damağımda hissetmeye başladığım da, her zaman ilk tercihlerim arasında oldu ve aranılan lezzetler içinde yemeye başladım, hem de tutkuyla. Evet sendeki bu açıklama da böyle bir şey gibi geldi bana. Ben bunları tatmazdan önce balık ve kerevizin mükemmel bir gıda olduğunu ve yenmesi gerektiği konusunda negatif değildim, tartışmazdım bu konuda ama asla yemez ve tercih de etmezdim. Sende bana paylaşımlarıma bakarak mükemmelsin diyorsun ama benim yemek tercihimde olduğu gibi gerçekten yemiyorsun, yani bana karşı gerçek bir sevgiye sahip değilsin. Bu yüzden düşündüğün gibi paylaşımımızda da olumsuz bir şey yok. Eğer sen bana karşı pozitifsen, mükemmelsin ve yenmesi gereken-sevilecek insansın diyebiliyorsan, gerçek ortamda arzuladığın sevgi ve dostluğu benimle paylaşabilir ve hem mükemmelsin dediğin mana alemi ile, onu iteleyen dünya normalarındaki maddi alemle bütünleşen dostluğu yaşar, mana ve bedenle bütünleşmiş sevginin en yücesi dostluğu birlikte paylaşabiliriz. 

Gerçek dostluk, Allah’ın kuluna ruhunun bir parçasından üflediği mana aleminde başlar. Bu konuda hemfikiriz ve bu çerçevede mana alemindeki paylaşımımızdan aldığın lezzet hiç tartışılacak gibi değil, doğru mu? bizim yaşlandıkça, konuşabileceğimiz, tartışabileceğimiz, aynı modu yakalayabileceğimiz bu gibi şeyleri parayla satın almamız mümkün olmayacaktır, bunu içtenliğe ve doğallığa taşıyacak gerçek sevgiyle gerçekleştirerek sahip olabiliriz ancak. Yaşlının tek gıdası sevgidir. Aşıkların yaşlandıkça tensel paylaşımları ve istekleri ister istemez bitecek, geriye sadece sevgisi kalacaktır. Gözlere bir bakış, ele bir dokunuş, sevgiyle sarılış, hatırlanmak, değer verildiğini hissetmek tercihlerde ön plana çıkaracaktır. Senin kalbinde eksik olan şeylerde, bu gibi ruhsal beklentilerdir, değil mi?

İnsan herkese merhaba diyebilir, konuşabilir, misafir eder, ya da edilir, bunu her kişiyle yaşayabilir. Sonra ise eyvallah der ve geriye dönmeden, geçmişi unuttuğu ileriye doğru yol alır. Bu paylaşımı kolayca unutabilir. Bunun tek nedeni, dostluğu manayla yaşanmasına fırsat verecek ortamın olmamasıdır... O ilk paylaşım, sıradandır, bir değeri yoktur. Bu paylaşım manalı değil, aksine değersel olarak manasızlaşmıştır. Bedensel paylaşım olmuştur ama kalbe giren mana alemi yaşatacak fırsatlar için sebepler aynı derecede ileriki zamanlarda oluşmamıştır. Her şey geleneksel ve yüzeysel şekliyle kalmıştır. Bu kısa süreli de olsa paylaşılacaktır ve paylaşılmıştır işte. Bu yalnızca bedenseldir ve seninle paylaştığımız mana alemi mevcut olmamıştır.

Seninle ruhen, bir duygu ekseninde çok güzel paylaşıyor ve birbirimizi merak ediyoruz. Evet, bir vesile ile de olsa kısa süreli seni gördüm, resmiyet çerçevesinde, geleneksel anlayışla tanıdım. Ama her paylaşımda bir başlangıç ve önsöz vardır, kitaplardaki önsözler gibi. Bu paylaşımın süresi ne olursa olsun paylaşıma bir vesiledir. Eğer benimle paylaştığın yönde negatiflik olsaydı, paylaşım olumsuzlaşır, çirkinleşen bir gelişme yaşanırdı. Aksine, gördüğüm ve hissettiğim yegane şey, bana karşı nazikane duyarlısın ve değer verdiğini hissettiriyorsun. Bu dostluk kitabının yazılması için ne güzel bir önsözdür.

Yazdıklarını çok düşündüm, ben duyarlı ve ne istediğini bilen biriyim. Eğer çıkarcı bir yaklaşım olsaydı, son yazdıklarından sonra sana bu kadar uzun bir yazı yazmazdım. Manada başlayan paylaşım yavaşça ve zamanla kalbimize yansıyan hale dönüşecek, en azından ben böyle hissediyorum. Bu güzel cuma günü, sana bunları yazıyorum, çünkü, sen gerçekten sevilesi ve çok değerli bir dostsun, çiçeğinde doğmaya başlayan gonca, belki papatyasın… Asla solmayacak. Kalbinde-mana aleminde hissettiğim şeyler öylesi güzel ki. Bana ilham oluyorsun ve çok güzel şeyler hissettiriyor ve ilhamı değerli kılan güzel şeyleri yazmama vesile oluyorsun. Bu yazdıklarımı okuduğunda anlattığım şekilde hissettiğine de eminim.

lütfen içenlikle yaz bana ve sevgiyi, gerçek dostluğa dönüşen güzel değerler ölçüsünde, doğal yollarla-gerçek ortamda karşılaşarak birlikte bulalım. Böylesi bir dostluğa ikimizinde ihtiyacı var, o heyecana ve düşünmeye... Akmaya da... Uçurtmalar gibi asumanda özgürce uçmaya da… Birbirimizi anlamaya çalışıp, gereksizce kırmayalım. Birbirimizi içtenlikle anlamaya çalışalım olmaz mı? Sanal bile olsa, insan ne kadar yalan söyleyebilir ki…

Sanal dostum, senin dostluğuna değer veriyor ve seni seviyorum…

Saffet Kuramaz

( Sanal Dostlukların Doğduğu İnternet Çağını Yaşıyoruz başlıklı yazı safdeha tarafından 22.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.